THE Economist dergisi başta olmak üzere, Küreselci Şeytanların medyadaki borazanları, açıkça Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı yaptılar. Erdoğan gitmeli diye yayın yaptılar. Ancak; milletimiz hadiseye bizzat müdahil oldu ve Erdoğan kalacak dedi...
Milletimiz Küreselci Şeytanlara İstanbul'da muhteşem bir kalabalık ile cevap verdi. Azılı düşmanlarımız ve yancıları, seçimlerimize karışmayı bırakın artık resmen seçimlerimize iştirak ediyorlar... Sağlık ve diğer mazeretleri nedeniyle çok isteyip de İstanbul'daki efsane mitinge katılamayanlar da var.
Yollara düştükleri halde, trafik nedeniyle miting alanına yetişemeyenler var. Dev ve muhteşem toplantıyı Türkiyeden ve dünyanın her yerinden televizyonlardan, radyolardan ve internetten takip eden milyonlarca insan var. Milletimiz; Recep Tayyip Erdoğan'a karşı yürütülen yalan, iftira, tehdit siyasetine önce İstanbul'da meydanda ona sahip çıkarak cevap verdi, sonra da sandıkta bir kez daha seçecek inşallah... Muhalefet partilerinin idarecileri; kaybettiklerini biliyorlar, bu gerçeği seçmenlerinden gizliyorlar. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a ve Cumhur İttifakına, İstanbul'da ve her yerde gösterilen ilgi, sevgi ve muhabbet, siyasi gerçekleri tam ve açık bir şekilde ortaya çıkarttı. Erdoğan kazanıyor ve karşısındakiler kaybediyorlar...
SİNİR UÇLARINI KAŞIYANLAR
Sürekli bir kavga, kaos, çatışma, gerginlik ortamı oluşturmaya ve devleti, milleti birbirine düşürmeye gayret ediyorlar.
Yılmamızı bekleyenler, yıkılmamızı isteyenler, çözülüp dağılmamızı dileyenler var...
Bu bir vesvese, paranoya değil...!Milletimizin sinir uçları; bilerek, istenerek planlanarak kaşınıyor. Din, ırk, mezhep, siyasi mensubiyetlerimiz, düzenli ve disiplinli bir şekilde saldırıya uğruyorlar.
Millet birbirine düşman olsun, milleti bir arada tutan değerler çözülsün/gevşesin istiyorlar. Bu yeni olmayan bir savaş...
Ancak bir fark var. Topyekün millet olarak ortak düşmanımızla savaşmıyoruz.
Savaşamıyoruz.
Bu savaşta aramızda; azılı düşmanlarımızla beraber olarak bizimle yani kendi devleti ve milleti ile savaşanlar var.
SİYASETÇİ MASKESİ İLE KIŞKIRTMAK
Aramızda iki kesim var. Birincisi kendilerine muhalifim diyenler... İkincisi bizden gibi görünen bizden olmayanlar... Bu iki kesim, ihtilafları, farklılıkları, ayrılıkları köpürtüyorlar.
Seçilen mevzu; muhalefet partileri tarafından geniş kitlelere yayılıyor, bunlara ait yayın kuruluşları ve yabancılar tarafından fonlanan medya görünümlü silahlar eliyle gündemde tutuluyor. Sosyal medya isimli adeta bir suç örgütüne dönmüş yapı da dibine kadar azılı düşmanlarımızın hizmetinde ve bu savaşta etkin bir biçimde yer alıyor. Bu nedenle eskiden kimi desteklediğiniz, şimdi hangi siyasi görüşe mensup olduğunuz, önemli değildir.
Çünkü bu bir parti meselesi değildir.
Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Cumhur İttifakı, azılı düşmanlarımız tarafından hedefe konmuştur ve yıkılmak istenmektedir.
EKSEN BİZZAT TÜRKİYE
Muhalifler neleri vaat ediyorlar...? Faizleri yükselt... IMF'ye git, borç Amerikan doları bul, finans oligarşisine, dolar teröristlerine devleti ve milleti teslim et... Devleti ve milleti yeniden ABD/AVRUPA/BATI'ya zincirli kul köle yap...
Türk milleti bunları vaat edenleri tercih etmeyor ve göreceksiniz etmeyecektir.
İnşallah, bundan sonra; Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhur İttifakı ile aziz ve asil milletimizin/devletimizin menfaatleri, nerede ve kimlerle ise orada olacağız... Hem Afrika'da, hemAsya'da, hem Avrupa'da, hem Uzak Doğu'da, hem Amerika'da... Her yerde ve her zaman...
Doğrusu da bu idi... Allah'a binlerce şükürler olsun... Özlediğimiz tavır her geçen gün gerçek oluyor. Türkiye Cumhuriyeti, hiçbir ittifaka mecbur değildir... Olmamalıdır...
Yıllarca Batı medeniyetinin, kulu ve kölesi olmaya zorlandık... Bağımsız, güçlenen, Müslüman hassasiyetler ile davranan Türkiye...
Eksen bizzat, Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi çıkarları, hayalleri ve inançları olmalıdır... İşte şimdilerde bu hayata geçiyor.
Türkiye Cumhuriyeti; Başkan Recep Tayyip Erdoğan/Devlet Bahçeli liderliğinde, gücünü ve dayanağını, milletinden alıyor, ecdadımızın şanlı geçmişinden ve gönül coğrafyamızdan alıyor. Evlatlarımızın güven içinde yaşaması, devletimizin ve milletimizin bekası için her türlü tedbiri alıyor.Dünyanın her yerindeki mazlumlardan ve mağdurlardan hep dua alıyor. Kimseden izin almak mecburiyetinde olmadığını haykırıyor. Ayrıca; S-400 ile ilgili haklı duruşumuz, Suriye, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs ile ilgili yaşananlar, bir kez daha, Batı'nın bir müttefik değil; azılı bir düşman olduğunu ortaya koymadı mı...?