Osmanlı duraklamadı devlet yapısını değiştirdi
Sipahiler
DOĞRU TEŞHİS KOYULAMADI
Devlet düzenindeki aksaklıkları ve çözüm yollarını göstermek için çeşitli devlet adamları raporlar kaleme aldılar. Bunlara genellikle "ıslahat layihası" denir. Ayrıca nasihatname veya siyasetname kitapları olarak da bilinir. Buhranın sebeplerini çözmeye çalışan Osmanlı yazarları, ilk belirtileri Kanuni döneminde buldular. Ancak asıl problemlerin III. Murad devrinde başladığını kabul ettiler. Buhranın sebebi olarak en çok tekrarlanan hadise, III. Murad devrindeki sünnet düğününde gösterileri beğenilen oyuncuların Yeniçeri Ocağı'na kanunlara aykırı bir şekilde alınmalarıdır.
Layiha yazarları, "ihtilâl-i nizâm-ı âlem"in, yani Osmanlı devlet düzenindeki çözülmenin temel sebepleri olarak adaletin aksaması, rüşvet, adam kayırma, memuriyetlerin hak etmeyenlere verilmesi, kadın ve padişah musahiplerinin sözüyle hareket etme ve devlet işlerinde müşavereye önem vermemeyi gördüler.
Osmanlı devlet düzenindeki bozuklukların düzeltilmesi için layiha kaleme alan yazarlar incelendiğinde devlet kademelerinde görevliler oldukları görülür. Osmanlı sistemi içerisinde yetiştikleri için farklı bir dünya görüşüne sahip değillerdi. Bu yüzden değişen dünya şartlarının analizini yapamadılar, Osmanlı askeri gücünün zirvede olduğu klasik döneme tekrar dönülmesini önerdiler. Osmanlı malî-askerî ve idarî örgütlenmesinin belkemiği olan timar sisteminin değişen dünya şartlarına uygun olmadığını anlayamadılar. Devletin girdiği buhranın sebepleri ile neticelerini karıştırdılar.
YENİ ŞARTLARA İNTİBAK
Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda askeri gücü ve bu gücü örgütleyip yönlendiren bürokrasisi ile bir cihan devleti oldu. Osmanlı bürokrasisi, 16. yüzyılın sonlarından itibaren değişen dünya şartlarına ayak uydurmaya çalıştı, zamanın şartlarına uymayan müessese ve idari usulleri tadil ve ikmal etti. Gerektiğinde de değiştirdi. Askeri ve sivil bürokrasi 17. yüzyılda, hayatın pratiklerinden hareketle devletin yeni şartlara uyumunu gerçekleştirerek devleti içine girdiği buhrandan çıkardı.
Osmanlı'nın içine girdiği bu durum, uzun süre "duraklama" olarak adlandırıldı. Ancak Osmanlı tarihi hakkında son yıllarda yapılan akademik tarih çalışmalarına göre, imparatorluk 16. yüzyılın sonlarından itibaren değişen dünya şartlarına paralel olarak kendi yapısını değiştirmişti. 17. yüzyılın ortalarına gelindiğinde imparatorluğun klasik şeklinden tamamen farklı yeni bir devlet yapısı ortaya çıktı.
Klasik yapıda meydana gelen bu değişiklik, devrin yazarları tarafından "bozulma" olarak algılandı. Osmanlı klasik düzenindeki değişmeler bozulma değil, yeni şartlara intibaktı. Bu dönem için "çözülme", "duraklama" ve "gerileme" terimlerinin yerine, "buhran" ve "dönüşüm"ün kullanılması daha uygundur. Esasen Osmanlı İmparatorluğu da karşılaştığı bu buhranı atlatıp 300 yıl daha devam etmiştir.
OSMANLI DÜZENİNİN BOZULMASININ SEBEPLERİ
BAŞTA rahmetli Halil İnalcık Hocamız olmak üzere, Osmanlı tarihi araştırmacıları 16. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun düzeninin bozulmasını şu şekilde izah ederler:
16. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa'daki askeri sistemlerde değişim yaşandı. Bu dönemde atlı askerler yerine tüfekli piyade ön plana çıktı. Osmanlılar, 1593-1606 yılları arasında Avusturya ile yaptıkları savaşlarda timarlı sipahilerin silah ve çarpışma şekilleri açısından artık uygun olmadığını fark etmeye başladılar. Devrin şartlarına cevap vermeyen timarlı sipahilerin yerlerini tüfekli askerler aldı. Yeniçeri sayısı arttı. Kanuni döneminde 24 bin olan Kapıkulu askeri sayısı XVII. yüzyılın başlarında 40 bine ulaştı. Aynı dönemde timarlı sipahi sayısı ise 80 binden 20 bine düştü. Kapıkulu sayısını artırmanın yanı sıra saruca-sekban adı altında Anadolu'dan ücretli tüfekli asker toplandı.
Hamilton'un, fiyat artışlarının Avrupa'da kapitalizmin yükselişine sebep olduğu iddiası bugün kabul görmemektedir. Şevket Pamuk da, fiyat artışlarının Osmanlı tarihine etkisinin sınırlı olduğunu, bir dönüm noktası olmadığını belirtmektedir. Osmanlı İmparatorluğu, bu yıllarda azalan gelirlerini çoğaltmak için yeni vergiler koydu. Daha önce savaş zamanlarında alınan "Avarız" vergisi daimi bir vergi hâline geldi. Merkezi idare, ayrıca mahalli yöneticilerden dolaylı makam vergileri (caize, avaid, bohça) almaya başladı. Bu yüzden bir kısım yöneticiler devletin onlardan talep ettiği bu vergileri ödeyebilmek için halktan kanunsuz olarak "nalbaha", "selamlık", "aylık", "cerime", "pişkeş" gibi adlar altında vergi toplama yoluna gittiler. Ancak bu uygulamalar halkı iyice ezdi.
Bu dönemde dünyada "ayni ekonomi"den "nakdi ekonomi"ye de geçilmeye başlandı. Bu yüzden ayni ekonomiye dayanan timar sisteminin yerini zamanla gelirlerin merkez için toplandığı iltizam sistemi aldı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Lübnan’ın düzenini Avrupalılar bozdu (13.10.2024)
- Gündemden düşmeyen antlaşma: Sykes-Picot (06.10.2024)
- Osmanlı’da canilere 2 türlü ceza verilirdi kısas ve diyet (22.09.2024)
- İstanbul’u sarsan esrarengiz kadın cinayeti (15.09.2024)
- Sultan Abdülaziz’in Mısır seyahati protokolü değiştirdi (08.09.2024)
- Malazgirt'ten Büyük Taarruz'a Turan taktiği (01.09.2024)
- Türklerin yaşadığı tüm coğrafyanın adı: Turan (18.08.2024)
- Ellerinden gelse Hazreti Âdem’i bile mason yapacaklar (11.08.2024)
- Il. Abdülhamid’in Olimpiyat Komitesi’nin kurulmasını engellediği iddiası doğru değil (04.08.2024)
- Osmanlılar kardeş ve oğullarını devlet yaşasın diye feda etti (28.07.2024)