7 EKİM'DE HAMAS'ın saldırısından sonra başlayan, İsrail'in tavan yaptırdığı bölgesel sarsıntı, Esad'ın düşmesiyle devam etti. Şimdi sıra Suriye'nin KUZEY DOĞUSU'ndaki YPG/SDG yapısında...
Ne olacağı, nasıl olacağı bilinmiyor.
MHP lideri Devlet Bey ön aldı.
"ÖCALAN gelsin Meclis'te konuşsun" çıkışına imza attı. AFFIN yolda olduğu, oturacağı evin bile hazır olduğu iddiaları sıralandı.
DEM heyeti İMRALI'ya gitti. Yeni adımlar için umutlu olduklarını söylediler. Öcalan da 7 maddelik bir metinle seslendi...
Peki İMRALI devreye girerse, sorumluluk hatta risk alırsa SDG silahlara veda edip kendi inisiyatifiyle sisteme katılacak mı? İşte soru bu...
Açalım...
Amerika ile İngiltere'nin Türkiye'de yaptıkları mücadele kitaplara bile sığmaz. Yakın tarih bunların örnekleriyle dolu...
Tam olarak bilemesek de 2016'dan sonra aralarında ANGLO-SAKSONAMERİKAN ittifakı kurulduğu gerçek. Bu adım dünyanın yeni dengesi için yukarılarda hem ANLAŞMAYI hem de YENİ MÜCADELEYİ anlatıyordu.
BREXIT ile Avrupa'ya veda eden Londra yanına ANKARA'yı alıyordu...
15 Temmuz'dan sonraki her ritmin içinde İngiltere vardı. İki başkent etle tırnak gibi hareket ediyordu.
Silah sanayinin gelişmesine verdikleri destekte, Eurofighter alınmasındaki pürüzleri ortadan kaldırmalarında, TUSAŞ'a yapılan saldırıdan sonra taziyeye ilk gelen olmalarında bunu görmek mümkündü...
Çok örnek vardı...
Türkiye İngiltere ile onlar da Amerika ile irtibattaydı.
Peki ne oluyordu?
Siyasi-askeri-stratejik-psikolojik ve ekonomik tüm gelişmelerin odağında NATO vardı. NATO'yu yöneten ELİTLER karşılarına koydukları ve "ÖTEKİ" ilan ettikleri "DİKTATÖR" dedikleri PUTİN ve CİNPİNG ile mücadele etme kararı almıştı. Gazze'yi de Filistin'i de Suriye'yi de İran'ı da SDG'yi de HAMAS'ı da HİZBULLAH'ı da Esad'ı da anlatan buydu! Çağrı cihazlarını patlatılması ile Hizbullah'ın yıkılması da Kasım Süleymani'nin öldürülmesi de Haniye'nin tasfiyesi de bu hesaba dahildi.
NATO'nun 2019'daki zirvesinden çıkan sonuçta ÇİN yumuşak bir hedef gibi görülmekteydi. Pekin yönetimi için "STRATEJİK ZORLUK" tanımı
getirilmekteydi.
Geçen süre bu çerçeveyi dağıtıp atıyordu. İki yıl sonra 2021'deki zirve başka bir şey anlatıyordu... NATO değerlendirmesinde "Çin davranışları sisteme bir meydan okuma" noktasına geliyordu.
NATO liderleri Brüksel'deki zirvenin ardından yayımladıkları bildiride, Çin'i Batı ittifakına karşı bir güvenlik riski olarak nitelendirirken Genel Sekreter Jens Stoltenberg de, üye ülkeleri Çin'e karşı birlikte hareket etmeye çağırıyordu.
Bildiride, "Çin'in hırsları ve iddialı tavırları mevcut kurallara dayalı uluslararası düzene ve ittifakın güvenliğiyle ilgili alanlara sistematik olarak meydan okuyor" satırları da yer alıyordu.
Rusya'yı da ÇİN'in yanına koyan NATO, üyeler arasında rol dağılımını gerçekleştirerek SAVAŞ İLAN EDİYORDU.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Washington D.C.'de NATO 75. Yıl Zirvesi'nde "Çin, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmak için kullandığı füze, bomba, uçak ve silahları yapmasına yardım ediyor" dedi. 32 üye buna imza attı.
Yani Çin ve Rusya, karşılarında 32 üyeli tarihin en büyük ittifakını buluyordu.
Aynı zirveden sonra İngiltere Savunma Bakanı John Healey de çok önemli açıklamalar yapıyordu...
Durumu özetliyordu...
"Beyaz Saray'a kim seçilirse seçilsin, Amerikan önceliklerinin Hint-Pasifik'e kaymasının muhtemel olduğunu kabul etmeliyiz.
ABD, askeri odağını kaçınılmaz olarak Çin'e yönlendirecektir...
Bunun sonucu olarak NATO'daki Avrupa ülkeleri, geleneksel olarak Amerikalılara yaptırdığımız ağır işleri ve liderliği daha fazla üstlenmek zorunda kalacaklar. Bu nedenle BRİTANYA, NATO'da önde gelen AVRUPA ülkesi olacaktır. Avrupalılar'la üstlenmemiz gereken sorumlulukları biliyoruz..." Buradan anlaşılacağı gibi Türkiye, İngiltere ile birlikte önce RUSYA'yı sonra da Çin'in ORTADOĞU ve AVRASYA'ya gelen "gölgesini" biçecekti.
Biçiyordu! Amerika rol dağılımı gereği ÇİN ile ASYA'da hesaplaşma planları ve hazırlığı içindeydi. İngiltere- Türkiye ittifakı, NATO adına en büyük hamleyi yapıyor Pekin'e, Rusya'nın düştüğü durumu savaş alanlarında gösteriyordu...
Bu noktada Ankara'nın, Amerika ile İngiltere'nin yaptığı KÜRESEL anlaşmanın ORTADOĞU'ya düşen hissesinin hassas noktalarını bilmesi şarttı.
Mesela Washington'un SDG ve KÜRT KARTI ısrarı devam edecek miydi?
Edecekse nasıl bir yol izleyecekti?
HTŞ, Colani, Esad, YPG/ SDG, Mazlum Kobani gibi figürler olanları anlamamıza yetmezdi...
AVRUPA'dan İRAN'a oradan da ÇİN'e ulaşan bir HAT yakın zamana kadar IRAK'taki KÜRTLER'le Suriye'dekileri bir araya getirmek, yanlarına da TÜRKİYE'de yaşayanları koymanın hesapları içindeydi.
O tablo şimdilik ters yüz oldu.
Öcalan'ın öne çıkartılması da bu HATTA alan vermemek DARBE indirmek içindi.
Kürt kartı üzerindeki yabancı parmak izleri silinebilirse KÜRESEL sonuçlar doğuracağı kesindi.
Silinemezse de... Bu nedenle İMRALI üzerinden atılmak istenen adımlar çok kritikti...
Sonuca ulaşır mı ulaşmaz mı göreceğiz... Herkes kendi hesaplarını SDG üzerinden görmek isteyecektir... İşte bu adımların önünü kesmek için İMRALI sahneye davet edildi... Bence...