TÜRKİYE büyük devlettir. Çok daha BÜYÜK olma potansiyeli ve fırsatı da vardır. Düğüm de buradadır... Bu nedenle gelişmeleri DOĞRU, AKILCI ve GELECEĞİ okuyacak bir şekilde deşifre etmeliyiz. Duygularımızı, öfkemizi, kalp atışlarımızı bir yana bırakıp AKILLA gidip sonuca ulaşmalıyız...
Ne demek istiyorum?
Açalım...
PKK denilen örgüt 40 yıl önce sahaya indiğinde yanlış teşhis konuldu. "ÇAPULCU" denildi geçildi.
Sonra durumu gören YABANCI SERVİSLER örgütü ele geçirdi. Büyüttü de büyüttü... PKK bizim ORTADOĞU'ya inmemizi, BÜYÜK olma iddiamızı engellemeye çalışan bu nedenle eline silah alan KİRALIK yapı haline geldi. NET! Amerikaİngiltere- Fransa-Almanya-Rusya ve AVRUPA ile ÇİN'in taşeronluğunu yapan İRAN işin içindeydi. TÜRKKÜRT meselesi gibi sunulan çerçeve doğru değildi. PKK'nın eli kanlı oluşumun halk da karşılığı yoktu.
Bölgenin haritasını, rotasını FRANSA ile İNGİLTERE belirledi.
Sınırları çizen onlardı. Amerika geldi, IRAK'a girdi. Önce BAAS'ı sonra da sınırları değiştirmek istedi.
Bizim dışımızda olan bu mücadele kesinlikle bizi içine çekecekti.
Çekiyordu da. PKK buydu.
Küresel rekabet içindeki güçler bizi PKK üzerinden yola getirmeye çabalıyordu. TERÖR üzerinden bizim KONUMUMUZU belirlemek istiyorlardı. Nerede olacağımız onlar için değerliydi. Uzun yıllar sadece GÜVENLİK ŞEMSİYESİ ile olaya dahil olduk. Bu şarttı. Ancak asla ve kat'a yetmezdi. Sinekle mi uğraşacaktık bataklığın kurutulması için yeni bir akıl mı ortaya koyacaktık...
Önce küçük bir iki soru sorarak başlamak gerekiyordu! Elebaşı Öcalan hangi komşumuzun sınırları içinde yaşıyordu? Nereyi terk ediyor ve Kenya'da yakalanıyordu?
Teröristbaşını Kenya'da bize kim teslim ediyordu? Ve biz bunu nasıl yorumlamalıydık?
Öcalan Suriye'de yaşıyordu.
Şam'ın koruması altındaydı. Fakat yönettiği örgüt KUZEY IRAK'tan geliyor canımızı yakıyor, enerjimizi, zamanımızı çalıyor, politikalarımızı etkiliyordu. Öcalan neden KANDİL'de değildi! Bu üzerinde çok ciddi düşünülmesi gereken bir noktaydı! Orada güvende değil miydi! Korkuyor muydu? Kimden?
Devam...
Amerika, CIA bize ÖCALAN'I veriyor onun ismi etrafında siyasi çözüm istiyordu. "Bizim adamımız bu" diyorlardı resmen... O günün siyasileri bunu anlamakta zorlanıyordu.
Hatta bunu yorumlayamayan GENELKURMAY BAŞKANI gördüm... Durum buydu... Öcalan PKK terör örgütünün lideri olsa da ortada bir KONSORSİYUM vardı.
Herkesin bir PKK'sı oluşmuştu zamanla... Örgütte bu kadar üst düzey ismin olması bunun işaretiydi.
GİZLİ SERVİSLER örgütün içinde kendi kanallarından yürüyordu...
Uzun zamandır PKK tabelası ile bize saldıranlar, GİZLİ SERVİSLERİN yönettiği kiralık katillerdi... Onların ODAK'larıydı!
İşte burada birden fazla PKK'nın olduğunu görmek durumundaydık. Örgüt içindeki bu HİSSE DAĞILIMI siyasi uzantı olarak HDP'yi de şimdiki DEM'i de etkiliyordu. Aksi mümkün değildi. Kürtler adına siyaset yapanların büyük çoğunluğu KANDİL'e, oradaki PKK'ya bağlı ve yakındı. Bu aynı zamanda bölgenin ekonomik damarlarını elinde tutan OLİGARŞİ'yi de kapsamaktaydı... Öcalan bunun dışındaydı. Nasıl sarışın mavi gözlü yabancıları KARDEŞ sanıyorsak, KÜRTLER'i de aynı payda altında değerlendiriyorduk. Oysa gerçekte aralarında muazzam bir rekabet hatta kan davası bile vardı!
Amerika ÖCALAN'ı verdikten sonra gücünü SURİYE'ye kaydırdı. Alenen YPG/SDG'ye yardım yağdırdı. Onlardan ordu meydana getirdi. Ancak KANDİL kaldı! "Neden?" diye üzerinde kafa yormadık. Düşünmedik.
Şablonlarımızla nasıl olsa her durumu anlattığımızı düşünüyorduk.
Suriye'de ÖCALAN'ın oğlu gibi olduğu söylenen FERHAT ABDİ ŞAHİN vardı. Örgütün lideri oydu.
ABD eski Başkanı Trump, BARIŞ PINARI HAREKATI sırasında ismini dünyaya duyurdu. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutanı Mazlum Kobani'ye defalarca teşekkür etti. Başkan Erdoğan "Amerika bu adamı bize teslim etmeli" açıklamasını yaparken BARIŞ PINARI HAREKATI başladığı gün Trump, Erdoğan'a mektup yazıyordu...
"Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım.
Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere etmek istiyor ve daha önce vermedikleri bazı ödünleri vermeye niyeti olduğunu söylüyor. Size güvenerek, (Mazlum Kobani'nin) bana yazdığı, elime yeni ulaşan mektubu da ekliyorum..." Mazlum Kobani, 1967 doğumlu bir Suriyeli Kürt. Bazı kaynaklar adının Mustafa Abdi bin Halil olduğunu belirtiyor. Yıllar içinde kullandığı adlar arasında Ferhat Abdi Şahin, Şahin Cilo ve Mazlum Abdi de yer alıyor. Net olarak bilinmese de çocukluğundan bu yana ÖCALAN'ın yanında olduğu ileri sürülüyordu. ARAP BAHARI'ndan sonra rüzgar gelip SURİYE'ye dayanıyor YPG/SDG de Mazlum Kobani de sahne alıyordu. IŞİD yani bölgede oyun kurmak için sahaya indirilen diğer yapı alan kazanınca KOBANİ dünyanın manşeti oluyordu. Mazlum Kobani de doğal olarak herkes tarafından tanınan bir isim haline geliyordu.
Dikkat çekmek istediğim nokta başka! MAZLUM KOBANİ, ABD BAŞKANI tarafından muhatap alınıyor, Erdoğan'a mektubu yollanıyor, YPG küresel bir destek buluyor ancak KANDİL de HDP de şimdilerde DEM de bunu görmezden geliyordu. Ferhat Abdi Şahin ya da Mazlum Kobani asla ve kat'a bunlardan destek alamıyordu.
Selam veren yoktu! O da zaten PKK başka YPG başka diyordu!
Dün de yazdığım gibi ÖCALAN sahne alsa da KANDİL'de onu dinleyecek kimse yoktu. Etki alanı YPG/SDG üzerindeydi.
KÜRT SİYASETİ ise tamamen KANDİL'e bakar onların işaretiyle yürürdü. Başak Demirtaş'ın olası BELEDİYE BAŞKAN adaylığını hatırlayın! Günlerce DAĞ'dan haber beklendi. Mazlum Kobani'ye bir şey soran yoktu! Yani ÖCALAN Amerika'ya yakın olarak bir alanı kontrol etse de, diğerleri AVRUPA'yı temsil ediyordu.
Aradaki fark büyük ve yakıcıydı...
Önceki gün TUSAŞ'a saldırı olunca "izleyin herkes Amerika'yı suçlayacak" diye not düştüm. Öyle de oldu. Devlet Bey, ÖCALAN'ın ismini zikrettiği an AVRUPALI güçler devreye girdi. TUSAŞ saldırısı üzerinden Ankara'ya "Siz kimsiniz ki bizden habersiz ÇÖZÜM bulmaya çalışıyorsunuz. Öcalan'ı sahaya itiyorsunuz. Bu mesele TÜRK-KÜRT meselesi değil.
Anlamadınız mı" mesajı iletiyordu.
Mehmetçik, ZEYTİN DALI HAREKATINDA ilerlerken KANDİL, Mazlum Kobani'ye destek vermemek için elinden geleni yapıyordu...
Silinmesini yıkılıp gitmesini istiyorlardı. ÖRGÜTÜN içindeki durum böyleydi... Öcalan'ın yakınları İMRALI'ya indiği dakikalarda ANKARA'da TUSAŞ saldırısı oluyordu. Mesajı vermek isteyenler kullandıkları PKK üzerinden geliyordu. YİNE...
Çözüm zor ancak imkansız değil... PKK sorunu olduğu sürece maalesef DARBELERİ ekonomik krizleri her 10 yılda bir yaşamaya devam edeceğiz...
Bu kural değişmez. Bunu aştığımız anda ise BAMBAŞKA bir Türkiye ufukta belirir... KÜRESEL REKABET içindeki güçlerin içinden sıyrılıp sorunu ortadan kaldırmamız gerekiyordu. Bu gerçekleştiği an sadece Türkiye, Ortadoğu değil dünya değişirdi...
Yapabiliriz... NET...