23 yıllık hesap!
GENEL olarak medyaya, yazılana, çizilene, ekranlara odaklandığımda maalesef konunun hiç anlaşılmadığını görüyorum.
İsrail'in vereceği cevabın şekli Amerika'dan Japonya'ya kadar her yerde manşet. Burada da.
Doğal. Ancak konu nasıl İsrail ile HAMAS-HİZBULLAH arasındaki mesele değilse bugünden sonra yaşanacaklar da Tel Aviv ile Tahran arasında değildi! Bizi etkilememe ihtimali olmayan bir fırtınanın içindeydik.
Sanırım şimdilik şiddetini anlamıyorduk!
Açalım dilerseniz...
Çin, KOMÜNİST PARTİ tarafından yönetiliyordu.
Üretim ve sosyal hayat tarzı itibariyle de KAPİTALİST'ti.
Buna kim karar vermişti? Bu sorunun cevabı yaşanacakların listesini barındırıyordu! Bizler tüm olaylara SİYASETEN ve duygusal gözlükle bakarız.
Oysa SİYASETİN YANINA PARANIN AKIŞ HIZINI VE
YÖNÜNÜ KOYMAZSAK
SAVAŞIN TARAFLARINI
DA NİYETLERİNİ DE anlayamayız. Ortalama bir zekaya sahip biri İran'ın, Yemen'in, Irak'ın, Hizbullah'ın HAMAS'ın Amerika için tehdit olmadığını bilir. Zor değildir bunu anlamak. Peki o zaman gerçekte olan neydi?
MERKEZ MEDYALAR dünya genelinde her ülkenin kendi kararını verdiğini savunur. Tüm bu ilişkilerin sonucu olarak da dünyanın gidişatının belirlediğini aktarır! DIŞINA çıkıp bir söz ettiğinizde ise saldırı altında kalırsınız! Dünyaya şekil veren ODAKLARI görmemiz istenmez! Özellikle PARAYI elinde tutan ailelerin amaçları bilinsin istenmez!
London School of Economics'in verilerine göre, 1978'de Çin'in ihracatı 10 milyar dolar ile dünya ticareti içinde yüzde 1'lik bir paya sahipti. Bu 1985'te 25 milyar dolara çıktı. Şimdi ise trilyon dolarları geçti. ABD Başkanı Nixon 1970'lerin başında Çin'e giderek startı verdi. 1979'da diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla ülke yabancı yatırımlara açıldı. BU ÖNEMLİYDİ!
Ucuz işgücü ve düşük kira maliyetinin sağladığı avantajlar nedeniyle yatırımcılar Çin'e para yağdırmaya başladı. YANİ KÜRESEL BİR PROJE HAYATA
GEÇİRİLİYORDU. Standard Chartered Bank'ın baş ekonomisti David Mann, "1970'lerin sonlarından itibaren tarihteki en büyük ekonomik mucizeye tanık olduk" diyerek anlatıyor bu dönemi.
1990'lardan itibaren Çin daha hızlı büyümeye başladı.
Ülkenin 2001'de DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ'ne katılması Çin ekonomisine yeni bir ivme kazandırdı.
Ticaretin önündeki engellerin kaldırılması ve gümrük tarifelerinin indirilmesi ile Çin malları her yerde belirmeye başladı. Doğru mu? Kesinlikle!
Peki bir soru! İKİZ KULE SALDIRILARI NE ZAMAN
GERÇEKLEŞTİ? 2001 olmasın!
Buradan devam edelim...
Çin 2001'de KÜRESEL DEV olacağını ilan ediyor Amerika da "Sana izin vermeyeceğim" diyerek İKİZ KULELERE dalıyordu!
Simgesel olarak savaş başlıyordu! Şablonlar ve medya bize gerçekte ne olduğunu anlatmıyordu. Bilmedikleri için... Görevli oldukları için...
El Kaide de Hizbullah da HAMAS da PKK da IŞİD de bize İKİ ODAK arasındaki KÜRESEL mücadeleyi anlatıyordu. Ancak biz HER DEVLETİN kendi kararlarını aldığı masalına inanmaya devam ediyorduk!
"Çin NASIL BÖYLE DEV HALİNE GELDİ?"
"Kim neden getirdi?" diye sormuyorduk. AVRUPA KÖKENLİ AİLELER ile bunlarla bağını koparmayanlar ÇİN'i büyüterek Amerika'nın karşısına çıkartıyordu.
Onların bildiği ancak bizim hala bilmediğimiz Amerika-Rusya gizli ittifakını kopartmak istiyorlardı. Zaten Rusya da tam bu gerekçeyle UKRAYNA'ya giriyor, AVRUPA ile ÇİN'in bağını söküp atıyordu. Avrupa'ya akan ENERJİ vanasını da kapatarak!
Devam...
2013'te Türkiye ve Mısır gibi ülkeler sarsılırken Çin "BİR KUŞAK BİR YOL"u ilan ediyordu. 2001'deki üyelikten sonra bu GÜÇ gösterisi olarak görülmeliydi. Pekin yönetimi dünya nüfusunun yarısını oluşturan, gelirinin de 5'te birine imza atan ülkeleri birbirine bağlamak için yola çıkıyordu.
"Kuşak", Çin'i Orta Asya üzerinden Avrupa, Güney Asya, Güney Doğu Asya'ya ulaştıran kara bağlantılarını, "Yol" ise Çin'i Asya üzerinden Afrika ve Avrupa'ya uzanan büyük limanlara bağlayan bir deniz ağına işaret ediyordu. Bu çerçevede Kızıldeniz de Hint Denizi de Akdeniz de merkez adreslerdi. Türkiye ve İran da kilit ülkelerdi! HİNDİSTAN ise oyun bozucu adres olarak öne çıkacaktı...
Çin'in büyümesinin BİR KUŞAK BİR YOL kapsamında 150 ülkeye para saçmasının önüne geçilmesi gerekiyordu. PARAYI ELİNDE TUTANLARIN
BÜYÜTTÜĞÜ ÇİN,
SİLAHI ELİNDE
TUTANLARA meydan okuyordu. Pentagon tam da bu nedenle PARAYA karşı İSRAİL'i saha sürüyor, ÇİN'in arka planda durduğu yapıları hedefe koyuyor "saldırı emri" veriyordu... Cinping yönetimi ekonomik ilişkiler başladığı genleşmesini ORTADOĞU'ya indiriyor, burada PARA üzerinden adımları sıklaştırıyor enerji ile buluşuyordu. Gücüne güç katıyordu. Bu kendileri için son derece doğru olmakla birlikte Washington için sakıncalıydı.
COVİD-19 salgını ve Rusya'nın Ukrayna müdahalesi SİLAHI elinde tutanların "PARAYI KİMSEYE
VERMEYECEĞİZ" çıkışıydı! AVRUPA ile ÇİN yakınlaşması böylece biçiliyor paranın akış yönü terse çevriliyordu! İşte bu KÜRESEL mücadelenin yaşanacağı iki adres daha vardı! TÜRKİYE ve İRAN...
İran'ın konumu belliydi.
ÇİN'e yakındı. NET!
25 yıllık stratejik anlaşmayla ittifakını ortaya koymuştu.
Türkiye ise her iki tarafa da yakın her iki tarafa da uzaktı.
Her iki odak da Türkiye'nin net konumunu görmek isteyecekti.
Başka ülkeler için bu geçerli değildi!
2001'deki İKİZ KULE saldırılarıyla ilan edilen savaş, 7 EKİM HAMAS operasyonuyla seviye artırdı.
Ve bu devam edecekti.
İran'ın, Amerika'nın söylediği rolünü kabul etmesi ya da etmemesi gelişmelere şekil verecekti... Etmezse bence çok etkili bir saldırı gelecekti...
Ürkütücü boyutta... İzleyelim...
Şablonlara takılmadan HAMASETTEN uzak durarak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.