ÇİN, ekonomik büyümenin getirdiği enerji ile doğal olarak ilk adım atacağı, genişleyeceği, zemin arayacağı yer ORTADOĞU'ydu. Doğal.
Anlaşılır. Ekonomik büyümesini sürdürmesi AMERİKA'nın karşısına dikilmesi için bunu SAVAŞTAN uzak metotlarla yapması gerekiyordu. Öyle de yaptı. YUMUŞAK GÜÇ'le geldi her yere indi, her yere girdi, kredi verdi, ortak üretime yöneldi, işgalci görünmedi yani öncesinde İngiltere sonrasında ise Amerika ne yaptıysa yapmadı!
Amerikan sermayesi ile teknolojisi ile büyüyen Çin 1970'lerde başladığı yolculuğunu 2020'lerde DÜNYA İKTİDARINI İSTEMEYE kadar götürdü.
Yaşananları, katliamları İSRAİL-HAMAS-İHVAN-HİZBULLAH çerçevesinin dışına çıkarak inceleyelim...
Geçtiğimiz haftanın son yazısında İRAN'ın 25 yıllık STRATEJİK bir ANLAŞMA ile ÇİN'e bağlandığını, Amerika'yı tamamen karşısına aldığını aktarmıştım. Oradan devam edelim...
Pekin yönetimi İRAN'a uygulayacağı yatırımlar karşısında kendisi için en gerekli silah olan PETROLÜ ucuza alacaktı. İran'ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney, Doğu Asya'yı Avrupa'ya bağlayan kadim İpek Yolu'nun yeniden canlandırılmasını desteklediklerini belirtip "Çin'in üstünlüğünü istiyoruz" dedi. Çin'in İPEK YOLU'na hangi aklın desteği ile hangi odağın gücüyle başladığını konuşan yoktu. CİNPİNG, KAZAKİSTAN'da 2013 yılında İPEK YOLU yani BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ açıklıyor, TÜRKİYE-MISIR-SURİYE- KATAR karışıyordu.
Değişimler yaşanıyordu! 2013 bugünü anlamanın anahtarıydı!
İpek Yolu projesinin hayata geçirilmesiyle Çin'in etkisi Pasifik'ten İngiltere'ye kadar yayılacaktı. Bu planın kilit halkalarından biri Çin'den Myanmar, Bangladeş, Hindistan, Pakistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran, Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya, Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere'ye uzanan yüksek hızlı trendi. Tahmini maliyeti 150 milyar dolardı. Projenin temel amacı, Asya bölgesinin yeraltı kaynaklarını ÇİN için erişilir hale getirmek ve Çin mallarını Avrupa'ya ulaştıracak en rahat yolu açmaktı. Bu proje lojistik, enerji, inşaat ve kültür alanlarındaki işbirliği sayesinde SADIK ÜLKELER kuşağı oluşturacak dolayısıyla Çin, küresel politikada ABD'yle boy ölçüşebilecekti. Bir yanda Çin diğer tarafta AVRUPA ortada ise etkileri az toprakları çok yeraltı kaynakları ZENGİN ülkeler bulunmaktaydı.
DENKLEM bunun üzerine inşa ediliyordu.
İran, Kuzey'i Güney'e, Batı'yı Doğu'ya bağlayan kara ve deniz yollarının kesiştiği yoğun bir kavşaktı.
Ortadoğu'da stratejik konuma sahip İran'ın Çin tarafından yeni İpek Yolu'nda belirleyici rol oynayabilecek bir ülke olarak değerlendirilmesi çok doğaldı. İlişkiler istenen formata gelince ORTADOĞU'daki bütün siyasi-ekonomik-askeri dengelerin değişmesi kaçınılmazdı! Tam da bu gerekçeyle PEKİN, İRAN ile SUUDİ ARABİSTAN'ı bir masanın etrafında buluşturuyordu. İKİ ÜLKE elçilik ve misyonlarını yeniden açacak, güvenlik ve ekonomik iş birliği peşinden gelecekti. BUNA "100 YILIN ANLAŞMASI" diyen çoktu.
Gerçekten de çok kritik bir hamleydi. Çin'in Ortadoğu'daki varlığının sadece ekonomik çıkarlarla sınırlı olduğunu düşünen çoktu. Ticari ilişkilerin zamanla diplomasiyi güçlendireceğini, nihayetinde istihbarat ve güvenlik iş birliğine tırmanacağını görmek için gazeteci olmaya gerek yoktu! Açıkça ÇİN hızlı adımlarla Amerika'yı ORTADOĞU'da dışlıyor, oyun dışına atma niyetini ortaya koyuyordu.
Yine bu kulvarda TEMMUZ ayının başlarında önemli bir adım atıyor, ritmi artırıyordu. GAZZE krizinden uzak duran, durmak zorunda kalan Çin, sürpriz bir hamle ile FİLİSTİN İTTİFAKI için HAMAS ile EL FETİH'i bir araya getiriyordu. Filistinli 14 ulusal grup, 2 gün süren toplantıların sonunda aralarındaki sorunları çözme, İsrail işgaline karşı koyma ve kapsamlı bir ulusal birliğin sağlanması hususlarında mutabakata varıyordu.
Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi- İslami Direniş Hareketi - Filistin Kurtuluş Halk Cephesi- Filistin Kurtuluşu Demokratik Cephesi- Filistin İslami Cihad Hareketi- Filistin Halk Partisi- Filistin Halk Mücadelesi Cephesi- Filistin Ulusal Girişim Hareketi- Filistin Halk Kurtuluş Cephesi -Filistin Demokratik Birliği - Filistin Kurtuluş Cephesi- Arap Kurtuluş Cephesi- Arap Filistin Cephesi- Halk Kurtuluş Savaşının Öncüleri gibi güç odakları ortak bir bildiri yayınlıyor cevap İSRAİL'den geliyordu! İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, "Bu gerçekleşmeyecek çünkü HAMAS yönetimi ezilecek ve Abbas Gazze'yi uzaktan izleyecek. İsrail'in güvenliği yalnızca İsrail'in elinde kalacaktır..." diyordu.
Zaten bir hafta geçmeden HAMAS'ın lideri HANİYE İRAN'da kaldığı güvenli evde öldürülüyordu. Sonrasında HİZBULLAH ve LÜBNAN harekatı geliyordu...
Geçtiğimiz yıl 7 EKİM'de HAMAS'ın saldırısı ve sonrasında İSRAİL'in katliamları ORTADOĞU'da yer etmek, alan kazanmak, oyuncu olmak için gücünü ortaya koyan ÇİN'e tepkiydi.
Tabii arkasındaki akla...
VEKALETEN Amerika'yla savaşan çatışan tarafların hedef olması düşünülmüş bir kurguydu. Asıl hedef ÇİN'di. HAMAS-İHVAN-HİZBULLAH- İRAN zincirin önde yer alan halkalarıydı.
Arkada ÇİN vardı. İsrail'e verilen görevle silahların gölgesinde ÇİN'in attığı adımlar yaptığı hamleler boşa çıkartılıyordu. İSRAİL'e verilecek cevabın sert olması için ÇİN'in sahnede görünür olması şarttı. Çin'in dahil olmadığı bir mekanizmanın BÖLGESEL SAVAŞ çıkarma ihtimali yoktu. Çünkü muhatap onlardı! İsrail'in vereceği cevap KARARLILIĞI, İran'ın takınacağı tavır ise geleceği belirleyecekti.
Amerika BATI'yı tümden yanına almıştı! NET! Yakında AVRUPA'dan ÇİN'e uçak seferleri görmek imkansız olacaktı. BAĞ KESİLİP ATILIYORDU! Türkiye, İSRAİL ve AMERİKA karşıtı cephedeydi. İran önde olsa da Türkiye için de yeni bir yol bulma ya da yapma şıkkı masadaydı.
BÖLGE büyük bir basınç altındaydı. Çin için savaş çok erken bir adımdı. İstenmezdi.
Bu nedenle İRAN'ın ne yapacağı, Çin kadar bizi de etkileyecekti...
7 EKİM'den bu yana yazdığım notla bitirelim..
BÖLGEDE DEĞİŞİM KAÇINILMAZ...