Patron

AMERİKA'DA
Başkanlık yarışı yaklaşırken ve kızışırken Washington'un dünyanın geri kalanıyla nasıl ilişki kuracağı cevap bekleyen soruların başında gelmekte...
ABD'yi yakından takip ettiğinizde burada öne çıkmakta olan 3 eğilim görülmekte.
Daha doğrusu ABD içindeki 3 gücün mevzisi ile burun buruna kalınmakta...
İkinci Dünya Savaşı ile iktidara gelen liberal enternasyolistler, en etkili derinlikli sürprizlere imza atma kabiliyetleriyle ilk sırada...
İkinci sırada ise bazı ittifaklardan ve işbirliklerinden kurumlardan çekilmek uzaklaşmak isteyen bir kesim var...
Diğer grup ise küresel olarak üstlendikleri rolden sıyrılıp DAR eksende kalmayı isteyen ve 'Önce Amerika' diyerek yürüyen odak...
ABD içindeki bu çekişme iki partinin iki ismin mücadelesi değildi. Dünyanın nasıl şekil alacağı nasıl yönetebileceği ile ilgiliydi.
Biden ile Trump'ın bilek güreşi de buydu.
İki ismin arkasındaki ekoller farklıydı. Başkan Biden mevcut düzenin sürmesini isteyen ve bunun için mücadele eden isimdi. Kurulu düzeni onlar meydana getirdiği için devamını istiyorlardı. Doğaldı.
Trump ise sistemi değiştirmek için yola çıkıyordu ve arkasında AMERİKA'nın ÖNCÜLERİ VARDI.
BU EKOL ABD'nin jandarmalıktan kurtulmasını amaçlıyordu. Küresel sistem, Washington'a güç verse de bütçesini deliyor ÇIN gibi bir rakibin çıkmasını engelleyemiyordu.
Bundan rahatsızlardı...
ABD'deki seçim sonuçları kesinlikle bizim için de olduğumuz coğrafyayı Afrika'yı Asya'yı büyük ölçüde etkileyecekti...
Amerika'nın derinliklerinde kavga müthiş...
Geçtiğimiz hafta da yazdığım gibi KOCH AİLESİ bir orta yol bulmak için olsa gerek daha önce destek verdikleri Trump'tan güçlerini çekerek Nikki Haley'e veriyorlardı. Yani 'Tamam önce büyük ABD... İtirazımız yok ancak burasını da içe kapanıp köye çeviremeyiz' diyorlardı.
Küreselleşmeye karşı çıkıyorlar, NIKKI HALEY üzerinden üçüncü bir yol arıyorlardı. Zaten bu savaşı fosil yakıtlar ve yeşil enerji üzerinden de görmek mümkündü...
TRUMP güçlü bir karakter. Biden oldukça yaşlı. Nikki ise hazırlanan zemine en uygun isim gibi. Elbette daha çok zaman var ancak adamlar işlerini son güne bırakacak değildi...
Trump görevdeyken bile NATO'dan çıkmak istediği SIR değildi.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, bunu yazdığı kitabında aktardı.
Trump büyük sarsıntı, Haley ölçülebilen tahmin edilebilen değişim, Biden da mevcut sistem demekti... Şu an için DERİN ABD, Biden'la yan yana görünmüyordu.
Buralarda bilmediğimiz ABD'nin öncüleri Trump'a da Haley'e de sıcaktı... Trump'ın gelmesi, ABD ile AB'nin kopması, Çin'in de kopan parçaya yapışması demekti.
NIKKI HALEY bu dengeyi tutmanın ismiydi...
Trump'ın Beyaz Saray'a tekrar dönecek olması ABD dışındaki her ülkenin kendi hesabını kendisinin görmesi anlamına gelmekteydi.
AMERİKA'nın öncüleri kendilerini bunun rakipsiz yapacağını düşünmekte. Bir de bu planların pek çoğunda PÜRİTEN etkisi bulunmaktaydı!
Trump gelirse bölgede canımızı sıkan gelişmeler duracaktı. Bu kez Trump'ın gücü yetecekti.
Ortadoğu şekillenirken bize büyük rol düşecekti.
Fakat! Demokratların ve arkasındaki EKOL'ün de büyük kabiliyeti becerisi ve oyun değiştirme gücü vardı. BIDEN NETANYAHU'yu günahı kadar sevmiyor ancak söyleyemiyordu.
Bu nedenle seçimlerden önce İsrail'de değişim istiyor hükümeti götürmek için sinyaller yolluyordu. Netanyahu da katliamlardaki artan dozun Biden'a zarar vereceğini hesap ediyordu. Sullivan da bu nedenle son kez uyarmak için Tel Aviv'e gidiyordu...
ABD içindeki mücadelede demokratlar kaybedeceklerini görürse ki bu uzak değil; çılgınlık yapma ihtimalleri vardı...
SAVAŞ bunun için akla gelebilecek ilk şıktı...
Trump'ın devamlı çılgın olarak takdim edilmesi oyunun bir parçasıydı.
Türkiye önümüzdeki dönemi sorunsuz atlatabilirse kurulacak masada büyük oyuncu olarak yerini alacaktı...
Küreselleşme biterse bitirilirse burada PATRON bizdik!
Figüranlarla uğraşmayı bırakır koca bir sayfa açardık...
Yine tuhaf haftalara aylara kucak açtık gibi...
Bakalım görelim...