ETRAFINIZA baktığınızda hayatımızı etkileyen pek çok olayın kendiliğinden olduğunu, meydana geldiğini düşünen çok insan görürsünüz.
Ben asla ve kat'a böyle düşünmem.
Özellikle KÜRESEL SONUÇ veren gelişmelerde.
Çok kişi konfor alanını korur. Sorularla cevaplarla gitmez, ya yalanlara inanır ya da duymak istediklerine...
İçinden geçtiğimiz zaman dilimi hiç anlatıldığı gibi değil. Büyük bir savaşın merkezindeyiz. Herkes kendi için doğru olanı yapma telaşında...
Birinci Dünya ve İkinci Dünya Savaşları sonra petrol krizi, Berlin Duvarı ve Sovyetler'in yıkılması, 11 Eylül İkiz kule saldırıları, Irak ve Afganistan'a müdahale derken Rusya'nın Ukrayna'ya girmesi... Küresel sonuçları olan her adımın arkasında büyük akıl vardı. Aksi mümkün değildi. Planlama, hesaplaşma, dağıtma, paylaşma ve yeni sitem...
Açalım ilerleyelim...
4 Ağustos 2020'ye dönelim...
Neden olduğunu, kimsenin içeriğini anlayamadığı önemli olaya gidelim...
Ajanslar dehşet görüntüleri servis ediyordu.
Beyrut çok büyük patlamayla sarsılıyor, 200'den fazla insan hayatını kaybediyordu. 6 bin 500 kişi de yaralanıyordu.
Patlamanın ardından günlerce süren yangınlar çıkıyordu. Patlamanın sembolü ise SİLOLAR oluyordu. Patlayıcı maddelerin bulunduğu depo alev alıyor ve büyük felakete neden oluyordu.
Oysa o gün de bugün de hedef BUĞDAY'dı.
Birkaç yıldır bazı siyasilere bunları yani olacak olanları anlattım. Çok önemsedikleri izlenimi uyanmadı. İlgilerini çekmedi belli ki. Oysa dün de yazdığım gibi Kissinger'in sözünü hiç unutmayacaktık: TARIM, TARIM BAKANLARINA BIRAKILMAYACAK KADAR CİDDİ BİR İŞTİR...
Neyse...
Devam...
Beyrut'ta BUĞDAY hedef alınıyor ve ilk işaret fişeği patlamayla atılıyordu!
Anlamıyorduk. Derken Rusya Ukrayna'ya girdi. Çok rahat çözülebilecek konular abartıldı, SAVAŞ kaçınılmaz oldu. Kurgu sahnedeydi artık... Herkes kendi kampına gidiyordu. İstenen de buydu... Savaş başlayınca KALORİ, yani ekmek yani buğday yani tahıl gündemle geliveriyordu...
Rusya ve Ukrayna, küresel ticarete konu olan buğdayın yüzde 28'ini, arpanın yüzde 29'unu, mısırın yüzde 15'ini ve ayçiçek yağının yüzde 75'ini sağlıyordu. Mesela Lübnan ve Tunus'un ithal ettiği tahılın yarısı buradan geliyordu. Libya ve Mısır ise üçte ikisini alıyordu.
Çatışmalarla tedarik zincirleri koptu savaşın artan temposu şu an 1.6 milyar insanın açlıkla baş başa kalabileceği gerçeğini önümüze getirdi.
Gelişmekte olan ekonomilerdeki haneler bütçelerinin yüzde 25'ini gıdaya harcıyor. Sahra altı Afrika'da ise bu oran yüzde 40'a kadar çıkıyor. Tüm tahılların yaklaşık 'u biyoyakıt yapımında kullanılıyor.
Bitkisel yağların 09'i biyo-dizele gidiyor. Tahıl, sığır kuru yeminin 'ünü oluşturuyor. 2021'de Çin, domuzlarını beslemek için 28 milyon ton mısır ithal etti! Bu, Ukrayna'nın bir yıllık ihracatından fazlaydı.
Rakamlar ne kadar hassas bir dönemden geçildiğini göstermeye yetiyor da artıyordu bile...
Savaşla birlikte TAHIL da SAVAŞIN ANA MEVZİSİ haline gelince THE ECONOMIST, KURU KAFALARI BUĞDAY BAŞAKLARINA yerleştirip "The coming food catastrophe" KAPAĞI ile çıkıyordu. Mayıs 2022'de...
Gelecek olan büyük gıda krizini anlatıyordu. Kapak çarpıcıydı. Çok da ses getirdi.
The Economist yine haklı çıkıyordu. Savaş sürdükçe garip bir şekilde bir el devreye giriyor ve UKRAYNA ile RUSYA'nın tahıl depolarını havaya uçuruyordu. Çok kişi görmek istemese de ENERJİ sistemini tıkayan savaş hızla TAHIL üzerine gidiyordu.
Israrla GIDA üzerinden sonuç alınması için hamleler yapılıyordu. Bu bir ülkenin bir liderin planı değildi.
Olamazdı da. KÜRESEL bir hamle ile küresel sonuç alınmak isteniyordu.
Ağustos ayı da bize başka işaretler veriyordu.
Anlayana görebilene...
Mesela Fransa'nın Manş Denizi sınırındaki en önemli İHRACAT limanlarından birine ev sahipliği yapan La Rochelle kentindeki buğday silolarında yangın çıktı. Sabah sekiz civarında, buğdayı yukarı taşıyan bantta başlayan yangın, yakındaki dört buğday silosuna sıçradı.
Silo yangını, bölgeye gelen 80'in üzerinde itfaiye erinin müdahalesiyle kontrol altına alınabildi.
Kimse yangını nedenini bilmiyordu! Bilemezlerdi.
Operasyonda parmak izi bulamazdınız. Gelelim bize...
Yine Ağustos'ta Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Derince Silosu'nda patlama meydana geldi. Bütün siloların etkilendiği bir patlama yaşanıyor uzaktan bile İNCE HESABI görmek mümkün oluyordu. TAHIL üzerinden KÜRESEL bir operasyon başlayalı çok olmuştu. Rusya'nın savaşı başlatması önce enerjiyi vuruyor sonra sıra mideye ekmeğe geliyordu.
Kurguyu yapanların can alıcı hesapları da burada yatmaktaydı. AFRİKA ise GİZLİ MANŞETTİ. Peş peşe darbelerin yaşandığı AFRİKA belli ki daha çok karışacaktı. Dünya ekonomileri sarsılırken orada insanlar açlık sınavı verecekti. DEĞİŞİM için enerji ve GIDA kullanılacaktı. Bundan geri dönüş de yoktu.
OPERASYON o kadar büyüktü ki istenen ülkenin SİLOLARI havaya uçurulurdu! Engel de tanımazlardı. Garip olan Rusya'nın basit isteklerine "HAYIR" denmesiydi.
"EVET" dedikleri anda oyun bozulacaktı...
Bu nedenle kaos'tan sonraki düzen için savaş şarttı! Enerji ve gıda krizinin yaşanması da sürmesi de tırmanması da gerekliydi!
Bütün bunların dışında tüm olup biteni "Ne var bunda!
Doğal gelişmeler" diye değerlendiren varsa sözümüz yok. Akıl, olana ve olması muhtemele bakmayı emrediyor.
Bence...