RUSYA'NIN UKRAYNA'ya girmesinin sonuçları, her geçen gün kendini daha fazla hissettirmekte.
Binlerce kez yazdığım gibi büyük bir kurgu sahneye konuldu. Önde silah top tüfek tank vardı!
Arkada ise akıl para ve çıkar yatmaktaydı...
Mart 2022'de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Ukrayna'daki krizin ardından "açlık kasırgası ve küresel gıda sisteminin erimesi" konusunda uyarıda bulundu.
Guterres, "Tedarik zincirlerinin bozulmasıyla birlikte gıda, yakıt ve gübre fiyatları hızla arttı. Bu en çok yoksulları vuruyor. Dünya çapında siyasi istikrarsızlık ve huzursuzluğun tohumlarını ekiyor..." dedi.
Rakamlar ortada! Yiyecek bolluğuna rağmen fiyatlar hızla artıyor. Sorun, gıda kıtlığı değildi. Sorun KÜRESEL GIDA SİSTEMİ ve aktörlerindeydi. Enerji piyasası gibi büyük bir alan vardı!
Ancak kimse rakamları ve gerçeği bilmiyordu. Şeffaflığın hiç olmadığı bir alan dünyaya sıkıntı çektiriyordu.
ABD Başkanları'nın dostu akıl hocası bazen de BAKANI olan Henry Kissinger, yıllar önce 1974'te BEYAZ SARAY'a rapor sunuyor ve "Petrolü kontrol edersen ulusları gıdayı kontrol edersen insanları kontrol edersin" diyordu. DERİN ABD TARIMI BAKANLARA BIRAKMAYACAK
KADAR ÖNEMLİ BULURDU. Kissinger gibi düşünenler, PATROLDE olduğu gibi GIDA'da aynı kurguyu formatlayıp hem KONTROLÜ sağlıyor hem de İTTİFAKLARI meydana getiriyordu...
Vladimir Lenin, buğdayı "para birimlerinin anası" olarak tarif ederdi.
Açalım biraz isterseniz...
Çok sık buraya taşıdım.
Biliyorsunuz. Ukrayna'daki savaş bir TİCARET-ENERJİ çatışmasıdır. ABD, net olarak AVRUPA BİRLİĞİ'ni RUSYA'dan kopartarak, Moskova'ya yaptırımlar uygulayıp AB'ye zarar veriyordu. AB'nin gördüğü her zarar, EKSEN olarak onları ABD'ye tamamen bağımlı hale getirmekteydi. KABACA KURGU BUYDU!
Savaş, AVRUPA'ya ve ALMANYA'ya karşı açılmıştı aslında... Savaşla birlikte Ruslar'a yaptırım geliyor, AB'nin önce Kremlin ile sonra da Çin ile ekonomik yolculuğa çıkması engelleniyordu.
Neoliberal politikalar ABD ekonomisinin içini boşalttı.
Ancak rakiplerini güçleniyordu.
AVRUPA ile RUSYA ve ÇİN arasındaki BAĞ zayıflatılmalı ya da kopartılmalıydı.
EGEMENLİKLERİNİ sürdürmek için başka da bir yol yoktu. KUZEY AKIM'ların patlatılması en büyük kanıttı.
Rusya ve Çin dolardan uzaklaşsa bile, uzaklaşan bir görüntü verse bile petrol ve gazın kontrolü, fiyatlandırılması ABD'nin hegemonyasını koruma çabalarının anahtarı olmaya devam ediyor. Ve bunun sonucunda ortaya çıkan borcun yönetilmesi de...
ABD'li politika yapıcılar, Avrupa'nın yüksek enerji ve gıda fiyatları nedeniyle harap olacağını ve gıda ithalatçısı ülkelerin artan maliyetlerden dolayı zarar göreceğini biliyorlardı. Bu, ABD'nin küresel hegemonyasını sürdürmek için büyük bir kriz meydana getirmesi şarttı!
Ülkeleri etkili bir şekilde bağımlılığa ve borca sürükleyen temel emtia fiyatlarındaki artışa yol açması ilk kez olan bir şey de değildi. ARAP-İSRAİL savaşlarına bakın. 1973'te de buna benzer bir kurgu sahnedeydi. ABD VİETNAM SAVAŞI nedeniyle büyük yara alıyor ALMANYA ve JAPONYA EKONOMİK verilerde sıçrıyor, kendileri ise ciddi gerileme frekansına giriyordu. ALTIN-DOLAR arasındaki bağın koptuğu dönemdi bunlar...
ARAPLAR büyük bir kozu ellerinde taşırken olan biteni göremedi. ABD egemenliğini sürdürebilmek için Kissinger ve o ekolü sahneye sürdü.
ARAPLAR, dünyanın gidişatını değiştirebilecekleri yerde ABD ile anlaştılar.
Petrol fiyatlarını uçurdular.
ABD hem kendi şirketlerini DOLAR zengini yaptı hem de ARAPLAR'a petrolden gelen DOLAR'lara ev sahipliği. Bir taşla 5 kuş vuruyorlardı. Dünyayı kontrol etmeyi sürdürüyorlardı. Dün bu petrol üzerindendi. Şimdi aynı akıl GIDA üzerinden bunu yapmaktaydı... Vietnam Savaşı nedeniyle "ÇÖKECEK Mİ ACABA?" diye merakla sorulan soruya, ABD daha da güçlenerek cevap veriyordu.
Yüksek fiyatlı petrol haliyle kimin işine yaramıyordu?
Evet en büyük rakip olan AVRUPA'nın...
Peki dün ARAPLAR üzerinden sahnelenen KURGU şimdi doğrudan RUSLAR üzerinden yürütülmüyor muydu?
Rakamlar ortadaydı!
PANDEMİ ile GIDAYI TEST eden akıl ardından SAVAŞLA enerjiyi de sepete koyuyordu.
Bu tabloda kazanan yine ABD oluyordu.
EKONOMİK DENGESİNİ toparlamak ve kendine bağlı canlı ittifakları tekrar formatlıyordu. Hiç şüpheniz olmasın en küçük detay bile hesaplanıyordu. TAHIL Koridoru MESELESİNE DE BURADAN BAKMAKTA FAYDAV VARDI.
Savaştan önce BUĞDAY AMBARLARI vurulmaya başlanmıştı bile... Dünyanın büyük bölümünü kimyasala ve petrole bağımlı kıldılar. Tarım bunun başında geliyordu.
TAHIL ANLAŞMASI olduğu dönemi hatırlayın.
BATI bayram ediyordu.
YOKSUL ÜLKELER için müjdeli haberdi bu. Peki öyle mi oldu? Elbette hayır... En az gelişmiş ülkelere tahılın sadece yüzde 3'ü gitti. Karadeniz Girişimi'nin yürürlükte kaldığı bir yıl içinde Odessa, Chernomorsk ve Yuzhny limanlarından yaklaşık 33 milyon ton tahıl ihraç edildi.
Buğdayın payı sadece 8,8 milyon ton oldu. Bununla birlikte, dünyada toplam tahıl ihracatı hacmi 205,6 milyon tonu buğday olmak üzere 422,4 milyon tondur.
Ukrayna'nın dünya buğday pazarındaki payı yüzde 5'i geçmezken, Rusya'nın payı yüzde 20'dir... Yani savaşla kriz yan yana geliyor ve BÜYÜK ŞİRKTELER BÜYÜK KAZANIYORDU.
Lenin'in dediği gibi BUĞDAY PARA BİRİMLERİNİN ANASI oluyordu. Ve ABD dışında kimse bu şirketlerin ne kadar TAHIL yönettiğini bilmiyordu!
Peki şimdi Rusya'nın, UKRAYNA'nın TAHILINI kim yönetiyordu? Bilen var mı? Alıp satan dağıtan kimdi?
300 gemiyi bu iş için yüzdüren kimdi?
Sonuçlarla ilgilenmemiz kadar doğal bir şey yok.
Bir de işin stratejik ve derin tarafı vardı. Iskalanan da buydu... Emtia devi Glencore Plc tarafından desteklenen tahıl tüccarı Viterra, Cargill, Bunge Ltd. Louis Dreyfus Co., Archer-Daniels-Midland Co. ve Olam International Ltd. hem çok büyüktüler hem de BÜYÜK İSTİHBARAT ŞİRKETLERİYDİLER...