İŞLER altını çizdiğim gibi giderek karışıyor. Hem de hız artırarak. Sık sık yazdığım gibi burada çok kişi olan biteni sunulduğu şekilde kabul ediyor. Ancak gerçek hiç de öyle değil. İSTİHBARAT operasyonlarıyla ilgili son dönemde çok adım atıldı. Çok şey yaşandı.
Prigojin'den İran'a kadar. Türkiye'de de gölge vardı. Hangisinden başlayacağımı bilemiyorum. Gelin biraz eskiye dönüp güncele gelelim...
Hız yaparak...
Takip edenler hatırlayacaktır.
Daha önce yazdığım AİLE sahne aldı. Daha doğrusu CIA son dönemde vites artırdı. Operasyonlar peş peşe gelmeye başladı...
Bizdeki GEZİ olayları ile benzetmek doğru olur mu bilemem ancak İRAN da son dönemde sık sık karıştı. Ben de yaklaşık 6 yıl önce, ÖNEMLİ AİLE'yi buraya taşımıştım...
Hatırlayalım...
"Geçtiğimiz gün Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Boris Johnson'ın olaylardan önce İran'a gittiğini yazdım. Amacın İran asıllı İngiliz gazeteci Nazanin Zaghari-Ratcliffe'i kurtarmak olduğu açıklandı. Hatta 400 milyon sterlin verileceği basına sızdırıldı. Oysa amaç AYAKLANMAYI TAHRAN'a iletmek ve "DİKKATLİ OLUN!" uyarısı yapmaktı... Öyle de oldu.
Uyarı yapıldı ama sokakların karışması engellenemedi!
Bu madalyonun bir tarafı! Bir de diğer yönü vardı! Hiç yazılmayan tarafı...
İRAN'daki olaylarla doğrudan ilgili olan ama ıskalanan yönü...
Gelin bugün işin o tarafına seyahat edelim...
Amerika Birleşik Devletleri'nin İran'daki operasyonları, Namazi ailesi üzerinden gidiyor. İran'ın en zengin ailelerinden, belki de en varlıklısı olan Namaziler'dir! AİLENİN en etkin isimleri 81 yaşındaki Baguer Namazi ve oğlu Siamak Namazi, 6 ay aralıklarla İran'da tutuklandı.
Tahran yönetimi bu tutukluluk süresi boyunca geri adım atmadı. İstenilen her talebi geri çevirdi! Bunun bir nedeni vardı!
İran istihbaratının raporlarında NAMAZİ ailesinin, İran'da devrim yapabilecek güçte olduğu notu düşülüyordu! Ve bu bilgi, TAHRAN YÖNETİMİNE VERİLİYORDU!
İran'da birçok aile NAMAZİ ailesinin sözünden hiç çıkmadı.
Çıkmayacaklardı da... AİLE Caferi kimliği ile dolaşsa da gerçeğin böyle olmadığı artık biliniyor. Pek çok kişi FARKLI, ULUSLARARASI BAĞLANTILARININ FARKINDA!
Siamak Namazi'nin yönettiği paranın 29 milyar dolar olduğu biliniyor. Gerçekte ise çok daha fazla.
Bu resmi rakamlardaki!
Amerikan medyasında başta CNN olmak üzere FOX, New York Times gibi yayın organlarına yüklü miktarlarda reklam veren Siamak Namazi, 2015 yılında Yahudi lobi kuruluşlarıyla yaptığı toplantıda, İran'da rejimin 2020 yılından önce değişeceğini söyledi. Bu çok ama çok önemli bir adımdı...
Eğer Siamak Namazi isteseydi, Amerikan ambargosu İran'da asla ve kat'a etkili olamazdı. ABD'nin yaptırımları NAMAZİ ailesinin fonksiyonları sayesinde başarılı oldu.
Siamak Namazi, hala İran enerji kaynaklarının yönetiminde etkilidir...
Tahran yönetimi bunu bilmektedir.
Aileyi tutuklayıp içeri atsalar da bu denklemi değiştirmekte sıkıntı yaşamaktalar!
İran'daki ayaklanmada, gençlerin sokağa çıkması için dağıtılan 1000'er dolarlık zarflar, NAMAZİ AİLESİ ve İran'daki destekçileri tarafından organize edildi. 50 milyon dolarla 50 bin üniversite öğrencisi sokağa çıktı. Bu ayaklanmanın başarılı olup olmadığını görmek için henüz zaman çok erken. Sadece 50 milyon dolarla İran'da büyük bir ses getiren ayaklanma sergilendi. Çok ucuza büyük sarsıntı!
Sonucu görmek için biraz beklemek şart...
Namazi ailesi, Lübnan, Dubai, Türkiye, Kuveyt, İsrail, Suriye, Kuzey Irak'ta çok etkindir. Lübnan'da Hariri ailesinin geride kalan üyeleriyle ortaklığı vardır. Kuveyt'te iki petrol rafinerisi Namazi ailesinindir.
Yani ABD'nin bölgedeki en güvendiği yapı ve ortağı BU AİLEDİR!"
Bu yazının üzerinden 6-7 yıl geçti.
Ben tatildeyken ABD daha fazla dayanamadı devreye girdi. CIA yıllarca birlikte yol aldığı AİLEYİ kurtarmak için düğmeye bastı. İran'ın, GÜNEY KORE'deki 6 milyar dolarını serbest bıraktı. Neyin karşılığı olarak? Siamak Namazi, Emad Şarki, Murad Tahbaz ile Beyaz Saray'ın henüz kimliklerini açıklamadığı iki kişinin, ülkeden ayrılabilmesi karşılığında... CIA aslında öğrenci olaylarıyla EVİN CEZAEVİ'ni karıştırmak ve ARGO FİLMİNDEKİ gibi SİAMAK NAMAZİ'yi kaçırmak istedi. İran, İNGİLİZLER'in İLETİSİ sonucu güvenliğini artırdı. Namazi'yi korudu. Aradan geçen bunca zaman sonra CIA parayı verip adamını aldı.
Devam...
Şimdi herkesin konuştuğu merak ettiği diğer CIA operasyonuna gelelim... KÜRESEL HESAPLAŞMA ROL ALMA ve ROTA OLUŞTURMA TARAFINI
YARINA BIRAKALIM. Sadece olaya yoğunlaşalım...
Prigojin, 1995 gibi restoran işine girdi. Kısa bir süre sonra YÜZER LOKANTA kurdu. New Island adıyla hizmet vermeye başladı. Putin'in yeni iktidara geldiği dönemde de SEÇKİN ADRESİ oldu. Aslında Putin'in Prigojin'deki en büyük hayal kırıklığı buydu. Yanından eksik etmediği DOST bildiği isim YABANCI İSTİHBARAT tarafından ele geçirilmişti. 25 Mayıs 2002'de Putin ABD tarafından destekleniyor ve ülkesini BÜYÜK AİLELERDEN geri alıyordu.
Bunun bir kutlaması olmalıydı. St.
Petersburg'da iki lider bir araya geliyor ve akşam yemeği yiyordu.
Eşleriyle birlikte. Peki yer neresiydi?
Evet bildiniz NEW ISLAND... Ve masanın etrafında, servisten sonra kalabilen tek isim Prigojin'di. Putin'in güveni tamdı anlayacağınız.
Neyse... Sonra işler değişti.
Prigojin PARALI ORDUNUN SAHİBİ olarak karşımıza çıktı.
KİEV'i bir an önce almak istedi.
Planlananın dışına çıkıp bağlı olduğu SERVİS'in talimatları doğrultusunda yürümek istiyordu. Arkada ise ABD-Rusya işbirliği ve küresel bir format vardı. Prigojin bunu delmek, atmak istiyordu. Kiev'e girerek AB'yi de Çin'i de rahatlatmak Londra'nın ise elini güçlendirmek istiyordu. Bu nedenle RUSYA'nın en önemli adamlarına saldırıyordu.
Karşılık görünce de isyan başlıyordu.
Askerleriyle Moskova'ya yürüyüşe geçti. Nefesler tutuldu. Gerilim daha fazla büyümeden orta yol bulundu.
İsyan durdu! İşte bu gelişmelerin üzerine burada çok bilinmeyen bir çıkış geldi. Kimden MI6 patronu Richard Moore'dan...
Prigojin'in nerede olduğu merak edilirken, Kremlin'de Putin'in misafiri olması herkesi fazlasıyla şaşırtıyordu.
Bunun üzerine MOORE şunları söylüyordu: Putin kendini kurtarmak için aşağılayıcı bir anlaşma yapmak zorunda kaldı. RUSYA'nın seçkinleri arasında derin bir görüş ayrılığı var.
Bu ortaya çıktı. Putin'in bir şeylerin derinden çürümüş olduğunu fark etmesi gerekiyor...
MI6'in patronu Moore, can alıcı cümleyi araya sıkıştırıyordu! "Başkan Putin'in, Prigojin isyanının arkasında benim hizmetimin olduğunu düşünmesi çok gurur verici..." İngiliz istihbaratının patronu Moore, öteden beri Putin'le laf dalaşı içindeydi. Putin, Prigojin olayında İNGİLİZ PARMAĞI arıyordu.
2002'de BUSH'la yediği yemekten beri yanından ayırmadığı Prigojin'e bu nedenle çok öfke duyuyordu.
Prigojin meselesinde önemli bir uyarı da tasfiyeden önce yine önemli bir isimden geliyordu! Eski CIA patronu David Petraeus'tan... Belarus'a gitmeyi kabul eden Prigojin'e seslenen Petraeus "Gittiği Belarus'ta açık camların çevresinde çok dikkatli olmalı..." şeklinde isyancının sonunu tarif ediyordu...
Putin'in toplantılara gitmeyerek Prigojin olayından sonra başına bir iş gelmesinden korktuğu ortada...
CIA da bu konuda belli ki uyarıda bulunmuyor. İngiltere BREXIT'le her ne kadar AB'den ayrılıp ABD'nin saflarına demir atsa da son tahlilde ABD KÜRESEL PLANI ortağı Rusya İLE KURMAKTA... Oyun içinde oyun var yani... Prigojin'in tasfiyesine de böyle bakılmalı. Evet uçak Rusya'da düştü. Peki nasıl düştü? Bilen yok açıklayan yok! Peki CIA devrede mi? Kesinlikle. Ancak asla ve kat'a itiraf edilmeyecekti...
Bugünlük bu kadar...
Başka operasyonlar da var.
ÖNEMLİ!
Devamını da yarın yazarız...