TÜRKİYE 14 ve 28 Mayıs'ta sandığa gitti.
Başkan Erdoğan'la devam etmek istediğini dosta düşmana gösterdi. Bunun ne anlama geldiğini, geleceğini sanırım yakında bir kez daha net bir şekilde görecektik.
Dışarıda tansiyon artmakta.
Rusya-Ukrayna arasındaki gerginlik büyük bir hızla BALKANLAR'a doğru taşınmak istenmekte. İşler iyi gitmiyor!
Açalım...
Hatırlayın... 1999'da NATO sahne aldı. NATO'ya bağlı savaş uçakları Belgrad'a çok şiddetli bir hava saldırısı düzenledi.
Başkanlık komuta sığınağı ve ''Bosna kasabı'' Arkan'ın ''Kaplanlar'' denilen adamlarının karargah olarak kullandığı otele bomba yağdıran jetlerden biri, Çin Büyükelçiliği binasına üç füze attı. Bir bölümü yıkılan bina, alevler içinde kalırken, olayda ikisi gazeteci üç kişi öldü.
Tabi olay büyük ses getirdi.
Açıklanmasa da YANLIŞLIK yoktu olayda. ÇİN hedefti...
Güncele geçelim...
Geçtiğimiz yıl PLAKA kriziyle sarsılan KOSOVA'da tansiyon yine çıktı. 1999'daki bombalamadan sonra başlayan süreçte KOSOVA Sırbistan'dan ayrıldı. Devlet olarak yoluna devam etti.
Tabii ki sorunlar bitmedi!
Sırbistan, bağımsızlığını ilan eden Kosova'yı kendi toprağı olarak görüyordu. ABD ve Batı blokunun da dahil olduğu 100'den fazla ülke, Kosova'nın bağımsızlığını tanıdı. Rusya, Çin ve AB üyesi 5 ülke ise Kosova'nın bağımsızlığını tanımıyordu. Belgrad ise KOSOVA'nın kuzeyindeki nüfusuyla bağlarını kopartmıyor, etkisini sürdürüyordu.
Geçtiğimiz yıl yaşanan PLAKA krizi bunu ortaya koyuyordu.
SIRPLAR Priştine hükümetinin verdiği plakaları değil de SIRP plakaları kullanmak istiyordu.
Kriz büyüdü. Sırp ordusu sınıra dayandı. Kosova Başbakanı Albin Kurti, plaka kararnamesini askıya almak zorunda kaldı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell'in devreye girmesiyle kriz uykuya yatırıldı!
Kosova'nın kuzeyinde çoğunlukla Sırpların yaşadığı Leposaviç, Zveçan ve Zubin Potok belediyeleri için düzenlenen seçimler krizi yeniden alevlendirdi.
Kosova'daki Sırplar seçimleri boykot etti... Seçimlerini Arnavut siyasi partilerinin adayları kazandı.
Sırbistan lideri Vucic sahne aldı. Protestocu Sırplar'a destek verdi. Belediye binaları Sırplar tarafından sarıldı. Kosova polisi yetersiz kaldı. Devreye NATO KOSOVA BARIŞ GÜCÜ girdi. Bu şiddeti daha da artırdı.
NATO gücü binaları korumaya almaya çalışırken biber gazı kullandı. Sırplar da el yapımı bombalarla karşılık verdi.
Tansiyon tavan yaptı.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, Kosova'nın kuzeyindeki Zveçan Belediyesi önünde yaşanan arbedenin ardından başkent Belgrad'da basın toplantısı düzenledi. Vucic, "Aylardır, Kosova Başbakanı Albin Kurti'nin tek amacının çatışma olduğunu ve bölgede kan dökülmesini amaçladığını anlatmaya çalıştım. Tam da istediği gibi oldu ve Sırplar ile NATO karşı karşıya geldi" dedi.
Vucic, Sırbistan ordusunun, Kosova sınırında "gerekli görülen" yerlerde konuşlandığını da söyledi. Konu Sırbistan olunca gözlerin Moskova'ya dönmesi doğaldı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da "Durum endişe verici, ancak Batı bir şekilde kendi fikrini ifade eden herkesi tamamen boyun eğdirmek için bir rota belirlemiş durumda" vurgusunu yaptı.
Bütün bunlar aşağı yukarı çıplak gözle görünen gelişmelerdi. Ancak mesele başkaydı. Mesele Çin'in sıklaşan adımlarıydı.
1999'daki bombalama asla ve kat'a yanlışlıkla olan bir adım değildi. ERKEN UYARIYDI sadece...
Pekin yönetimi, 65 ülkeyi kapsayan bambaşka bir yöntemle ABD'ye, kurulu sisteme başkaldırıyordu.
İpek Yolu projesi için de Yunanistan'da da limanlar satın alıyordu. AVRUPA ile bağlarını güçlendirmek niyetini gösteriyordu. Zaten geçtiğimiz yıl Çin'in en büyük ticari ortağı AB oluyordu. ABD ikinci sıraya düşüyordu. Ardından Rusya Ukrayna savaşı başlıyor, AVRUPA zor günlere yelken açıyordu. Çin'in projelerinden biri de SIRBİSTAN ile MACARİSTAN arasında yapacağı 350 km'lik hızlı demiryolu projesiydi. Budapeşte- Belgrad demiryolu 3 milyar dolarlık stratejik bir hamleydi.
ORTA ve GÜNEYDOĞU AVRUPA için hayati önemdeydi. China Railway International Corp., China Railway International Group, Kinai-Magyar Vasuti Nonprofit Zrt, Exim Bank of China, China Communications Construction Company gibi aktörler işin merkezinde yer alıyordu.
Yani ÇİN AVRUPA'dan vazgeçmiyor, bağı sıkı hale getiriyordu. Zaten buna destek veren ve Vucic'in iyi arkadaşı olan Macar lider Orban da "Avrupa'nın ayakta kalması için Çin ile işbirliğinin geliştirmesi şart" diyordu.
Çin'in yürüyüşüne ve hızına itiraz eden güçler de Kosova'da kendini gösteriyordu. Avrupa'nın Çin'le olan bağlarının sarsılmaz bir seviyeye gelmesine itiraz yükseliyordu. Zaten bunun ilk adımı 1999'da atılmıştı.
Şimdi YUGOSLAVYA dağıldıktan sonra oluşan devletler arasındaki satranç, tansiyonu iyice zıplatıyor ve UKRAYNA'dan sonra sıcak bir alanın oluşmasının yolunu açıyordu. ATEŞ'in AVRUPA'ya iyice yakınlaşması için adımlar atılıyordu...
Sırbistan bölgeyi KALBİ olarak görüyor çoğunluğu Müslüman olan Kosovalı Arnavutlar ise "Burası bizim vatanımız. Sırplar işgalci" diye karşı çıkıyordu. Miloşeviç, Arnavutlar'a karşı harekata başladığında karşısında önce Kosova Kurtuluş Ordusu'nu sonra da NATO'yu buluyordu.
NATO neredeyse 3 ay boyunca dağı taşı bombalıyor ve Kosova'yı KORUMA ALTINA ALIYORDU... ABD'nin Balkanlardaki en büyük askeri üssü olan Bondsteel Kampı da Kosova'da kuruluyordu.
Bölgedeki gerilim bitecek gibi değildi. İnşallah olmaz ancak olaylar tırmanırsa Türkiye'ye yine önemli bir rol düşecekti.
Başkan Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesine bir de buradan bakmakta fayda vardı... Dünya hızla değişiyordu. Türk Devleti de kendi geleceği için defansını sağlam yapıyordu. Bu yıl çok sürpriz olay yaşanacak gibi...
NOT: Washington Post, Pentagon'un sızan belgelerine göre Zelensky üzerinden ciddi bir iddia ortaya attı. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Ukrayna Başbakan Yardımcısı Yuliya Sviridenko'ya "Rusya'dan Macaristan'a petrol taşıyan Drujba boru hattını patlatalım. Macar endüstrisini çökertelim..." diyordu. AB ve ABD'ye uzak duran, Sırbistan'a sırtını dayamaktan çekinmeyen, Çin'e yeşil ışık yakan Viktor Orban, Zelensky'nin hedefi oluyormuş yani... Tesadüf yoktu yani...