PARTİLERDE milletvekilliği aday listeleri açıklanınca bir tartışma başladı. Sancının en çok görüldüğü yer ise CHP oldu. Millet İTTİFAKI'nın gereği küçük bileşenlerden gelen ADAYLAR, CHP listesinde kendilerine yer buldu. Tartışılan isimlerin kim olduğu ise ortada. İsimlere girmeye gerek yok. Atatürkçü Düşünce Derneği de Muharrem İnce de eski CHP'liler de CHP'yi, "Atatürk'ten kopmakla" suçlamaktadırlar.
Tabii bu olan bitene ben sadece gülüyorum. Birileri bunu yeni görmüş yeni duymuş gibi yapmakta. Oysa konu zaten RESMİ İDEOLOJİ temelinde yaşanan değişim değil miydi?
Daha önce de yazdım! Muhalefet açısından bu seçimin temel motivasyonu KÜRT KARTI'ydı.
Kısıtlı açıklamalar da yapsalar gerçek buydu. HDP'yi tam olarak yanlarında göstermekten kaçınsalar da odak burasıydı...
Bakın!
CHP'deki gelişmeler ister oy verin ister vermeyin herkesi etkiler. Bu CHP'nin algoritmasından kaynaklanan gücüdür. Devletin TEK PARTİSİ olarak yola çıkan ve DEVLETİN KOD'larını bağrında taşıyan oluşum olması yanında ESKİYİ de simgelemektedir. Durum böyle olunca CHP'deki değişim herkesi ilgilendirir. Deniz Baykal'ın tasfiyesi sonrasında gelen rüzgar partiyi tamamen değiştirdi mi?
Kesinlikle. Peki bunu partiye oy verenler ya da üyeler mi gerçekleştirdi? Elbette hayır.
Böyle olurdu zaten... Kemal Bey geldi. Parti A'dan Z'ye farklı bir görüntü aldı. CHP'nin içi dolu dünya görüşü, sahip çıktığı ideoloji, bölgeye ve dünyaya bakışı gitti yerine "Ne olursa olsun Erdoğan'ı tasfiye edelim" anlayışı gelip oturdu.
CHP düne kadar Türkiye'nin dünya üzerindeki yerini belli eden bir işaret fişeğiydi. Aynı çizgide ASKERİ de görmek mümkündü. Kurumlara yansıyan bu elektrik rejimin tanımını da beraberinde getirmekteydi.
Kimse konuşmak istemiyor ancak Kemal Bey'i getiren AKIL-GÜÇ irili ufaklı partileri de CHP'nin yanına çekmeyi başardı. Buna itiraz eden Meral Hanım ve İYİ PARTİ oldu.
Onların da gidişi 24 SAATTE SON BULDU. Dönüp AYNI KOLTUĞA OTURMAK ZORUNDA KALDILAR.
CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun stratejik, küresel ya da bölgesel olarak bir DÜŞÜNCE sahibi olduklarına şahit olmadım.
YOUTUBE'da bolca görülen sokak röportajları cinsinden sloganlarla, vaatlerle, derinliği olmayan sözlerle gidilmekteydi.
Başkan Erdoğan'ın boğuştuğu ciddi hiçbir konuda tek satır açıklama duymuyorduk. Emekli maaşından girip 'SOĞAN'dan çıkıyorlardı. İyi güzel de ÜLKEYİ NASIL YÖNETECEKTİNİZ? HANGİ DENKLEMDE KALACAKTINIZ? ABD ve NATO ile nasıl ilişki kuracaktınız?
Rusya nerede olacak, Çin nerede duracaktı? Bilmiyorduk.
Hiç konuşulmuyordu. Oysa bu coğrafya bize büyük güçlerin etkilerinin ne kadar fazla olabileceğini öğretmişti. CHP sadece liderini değiştirmiyor dilini de hitap ettiği kesimleri de değiştiriyordu. Her sözün sonuna "Erdoğan gitsin" temennisi konulmaktaydı...
Mutfaktan yapılan airfryer'lı paylaşımlar ile bileğindeki Marteniçka ile "Ne veriyorsa bir fazlası" şeklindeki açıklamalar ile seçimlere gidilmekteydi...
CHP'nin var olan derinliği tamamen gitmiş yerine "AK PARTİ'DEN KURTULMAK İÇİN HER YOL MÜBAH ANLAYIŞI" gelivermişti... Daha önce de yazmıştım. AK Parti'ye kapatma davası da, Başbakanlık döneminde Erdoğan'ı dinlemeler de, Gezi de, 17-25 operasyonları da MİT'çilerin alınmak istenmesi de hepsi Erdoğan'a operasyondu.
Yani "ERDOĞAN GİTSİN" demenin bir değişik yoluydu...
AK PARTİ'nin algoritmasını yazan akıl bir süre sonra ERDOĞAN'I görmek istemiyordu. Ancak bu gerçekleşmedi. Tam aksi oldu. Erdoğan'ı parti içinde götürmek isteyenler tasfiye edildi. Bunun üzerine başka bir mühendislik başladı. 2010'dan itibaren CHP değişti! Değişmek zorunda kaldı. Zaten MARKA HALİNE GELEN OPERASYONLAR da o tarihlerden sonra yaşandı!
Erdoğan zorunlu olarak eksen değiştirince usul usul EKONOMİK operasyon için start da verildi. Kemal Bey partisini yeniden yapılandırması yetmiyormuş gibi siyasi yelpazeyi de değiştirdi. Mesela Saadet ile Gelecek ile Deva ile yan yana gelebiliyordu. İdeolojik farklılıklar unutuluyordu! Seçmenin bilmediği ittifakın gizli kod'ları konuşulmuyordu. Bu bile partileri isimleri ideolojilerine göre ayırmanın ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyordu. Önemli olan izlenecek siyasi yol'du!
Konuşulmuyordu!
Biraz daha açalım...
Dışarıdan gelip içeriye bakalım...
Geçtiğimiz günlerde çok derin bir gelişme yaşandı.
Irak'ın kuzeyindeki Süleymaniye kentinde Uluslararası Havaalanı yakınlarında insansız hava aracıyla bir saldırı düzenlendi.
Hedefin SDG lideri Mazlum Abdi olduğu ileri sürüldü. ABD'den yapılan açıklamalara göre konvoy hedef alınmış ancak patlama 100 metre ileride yaşanmıştı. MAZLUM ABDİ de yanındaki ABD'li personel de zarar görmemişti. Saldırı sonrası yapılan açıklamalarda "ABD güçleri IŞİD'in kalıcı şekilde yenilgiye uğratılmasını sağlamak için yerel ortakları desteklemek üzere Irak ve Suriye'de kalmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı... Dün de Pentagon sözcüsü Pat Ryder, "SDG ile 2014-2015'ten bu yana ortaklığımız var. Bu ortaklık IŞİD'in yenilgiye uğratılması misyonu kapsamında. Uzun süreli bir ilişkimiz var. Onlar SDG, PKK değil. IŞİD'i yenilgiye uğratmak için SDG ile ortaklık kurduk ve uzun süredir de bu kapsamda operasyon yürütüyoruz" dedi.
ABD, Çin ile Rusya ile AVRUPA BİRLİĞİ ile Afrika ile Fransa ile Hindistan ile Körfez ile başka frekanslardan ilişki kuruyor yönetmeye çalışıyor pek çok noktada efor sarf ediyordu.
Çatışıyordu. DOLAR'ı tahtında tutmak için uğraşıyordu. Ancak Beyaz Saray'a kim gelirse gelsin KÜRT KARTI'ndan vazgeçmiyordu. Bunca trafiğe rağmen... Hatırlayın; Trump ne kadar çok bastırdı. Ancak ABD askeri güç olarak bölgede kalıyordu. Gitmiyordu. Başkanın sözü geçmiyordu. Hatta Genelkurmay Başkanı Mark Milley gelip SDG'yi ziyaret ediyordu. ABD nerede ne ile uğraşırsa uğraşsın stratejik olarak bölgeyi terk etmiyordu!
NEDEN?
Bence seçimlerden sonra Türkiye'nin gündeminde bu olacaktı? Mesela Kemal Bey'in bölgeye bakışı neydi? Airfryer'lı bir paylaşımla bunu açıklayabilir miydi? CHP'de değişim yerel motivasyonla mı yoksa KÜRESEL bir momentumla mı gelmişti! ANLIK, GÜNLÜK, DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDE işimiz zor. Olan biteni anlamakta yetersiz kalırız. Uzun soluklu bakabilirsek oyunu da oyuncuları da ülkenin gittiği noktayı da görebiliriz... Başkan Erdoğan her sorunla içte dışta mücadele ediyor, Kemal Bey ise süzülerek geliyordu. Hiçbir şekilde itham etmek istemem. Yine de CHP'deki değişim organik gelmiyordu bana. Birileri CHP'ye mıntıka temizliği rolü biçmişler asıl oyuncuyu sonra sahneye süreceklermiş gibi geliyordu bana... 14 Mayıs'a gidilirken "Erdoğan gitsin" diyenlere bir de buradan bakmakta fayda vardı.