ÇOK değer verdiğim bir dostum tam yazı için klavyenin başına geçecekken aradı. "Çok fazla vaktini almayacağım.
Ancak bir yazı var. Okumadıysan önemli. Bir bak.
Yazan da Tuncer Kılınç..." dedi.
Kafamdaki kurguyu atıp, gazetedeki OLAYLAR ve GÖRÜŞLER köşesini okudum...
Yazının sahibi hem emekli ORGENERAL hem de MİLLİ GÜVENLİK KURULU ESKİ GENEL SEKRETERİ'ydi...
Yıllar önceki "AVRASYA ÇIKIŞI" herkesin hafızasında tazeliğini koruyordu. Son tahlilde yazan DEVLETİN EN ÜST RAKIMLARINDA GÖREV
YAPMIŞ bir isimdi...
Dilerseniz önce altını çizdiğim cümleleri paylaşmak istiyorum...
"Uzakdoğu'da Çin ve Hindistan'ın teknoloji ve ekonomide giderek artan başarıları ve bu ülkelerin Rusya ile iyi ilişkilere sahip olmaları, ABD'yi tedirgin etmektedir.
Ayrıca tüm dünyayı sömürmede kullandığı neoliberal ekonominin, pandemi döneminde dünya çapında sosyal adaletsizliklerin nedeni olduğu ortaya çıktıktan sonra, bu sömürü unsurunu da kaybedeceği endişesi içindedir.
Bunun telaşı içinde bir çıkış yolu aramaktadır... Varşova Paktı'nın dağılması sonucu varlık nedeni kalmamasına karşın ABD, kendi emperyal çıkarları için NATO'nun daha da güçlenmesine çalışmaktadır.
15 Avrupa ülkesini NATO'ya katmıştır. Böylece Rusya'yı, yakından kontrol etmeyi amaçlamaktadır. Ukrayna'yı NATO'ya alma girişimiyle, Rusya'yı tahrik ederek savaşa sebep olduğu yetmezmiş gibi, şimdi de dünyanın huzur ve refah örneği, tarafsız ülkeleri İsveç ve Finlandiya'yı NATO'ya almaya çalışmaktadır... Japonya ve Avustralya'yı da yanına alarak Çin ve Hindistan'ı yakından kontrol altına almaya, özellikle Kuşak ve Yol İnisiyatifi'ne ve Hint Okyanusu trafiğine engel olmaya çabalamaktadır... "
Kılınç, sonra ABD'nin nihai amacını ilan ediyor ve "ABD yeni bir dünya savaşı hazırlığında olduğu görünümü sergilemektedir. Bu girişimlerdeki temel dayanağı NATO güçleridir.
NATO artık bir savunma örgütünden ziyade, ABD saldırganlığının temel taarruz gücüdür..." sözleriyle İTTİFAKA BİÇİLEN ELBİSEYİ tarif ediyordu. Ancak yazıya ruhu veren satırlar başkaydı:
"ABD'yi, hazırlıklarını yaptığı bir dünya savaşından caydırmanın başlıca çaresi, ABD'nin elinden NATO gücünü almaktır. Bu itibarla AB üyesi devletlerin ve Türkiye'nin vakit geçirmeden NATO'dan ayrılmalarında, AB çatısı altında bir savunma gücü oluşturmalarında büyük yarar vardır..." Mili Güvenlik eski Genel Sekreteri Kılınç, bu şartlar gerçekleşirse sonrasında neler olacağını da öngörüyordu:
"NATO'dan ayrılarak ABD'nin yalnız bırakılması, Rusya, Çin ve Hindistan'ı rahatlatacağından, AB ve Türkiye bu ülkelerle devam eden iyi ilişkilerini daha da güçlendirebilirler..."
Yazıyı ve yazanı önemsemem son derece doğal... Ancak stratejik olmaktan çok duygusal tarafı ağır basan yazı gibi geldi bana... Öncelikle NATO denilen tarihin en büyük silahlı gücü 30 ülkenin bir araya gelmesiyle oluştu mu? OLUŞTU! Peki öyle ya da böyle İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan sonra dünyanın patronluğunu ABD aldı mı?
ALDI. Peki ABD, AVRUPA'ya NORMANDİYA'dan girmeseydi RUSLAR'ın ALMANLAR önünde durabilme şansı var mıydı? AZ! Peki AVRUPA'nın ALMANYA'yı frenleme şansı var mıydı?
AZ. Peki AVRUPA'yı ve SOVYETLER'i kurtaran ABD, savaştan sonra MOSKOVA'yı "ÖTEKİ" ilan etti mi? ETTİ.
Yani masadan kalktılar, iki elbiseyle yollarına devam ettiler mi? ETTİLER. BARIŞ MASASINDAN ayrıldıktan sonra 50 yıl "SAVAŞIRIZ" tehdidiyle hem AVRUPA'yı hem dünyayı yönettiler mi? YÖNETTİLER.
Mesela SÜVEYŞ krizinde İNGİLTERE ve FRANSA"ya "NÜKLEER SİLAHLARLA SİZİ YOK EDERİZ" diye tehdit savurdular mı? SAVURDULAR.
Rosenbergler olayında olduğu gibi ABD teknolojiyi RUSLAR'a verdi mi? VERDİ! RUSYA İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD'nin verdiği destekle büyüdü.
ABD'nin RUSYA'yı kontrol etmek için 30 ülkeyi NATO altında toplamasına hiç gerek yoktu. NATO, ORDUSUZ AVRUPA'YI NATO İLE KONTROL ETMEK İÇİNDİ!
Rusya, ABD'nin hiçbir anlamda rakibi değildi.
EKONOMİK olarak ise hiç!
Bunu da en iyi bilen PUTİN'di!
24 Şubat'ta UKRAYNA işgali başlayınca Putin ne diyordu?
"NATO'yu durduracak gücümüz yok" ABD'nin nüfuz olarak, nüfus olarak, üretim olarak, medeniyet olarak, kültür olarak, zenginlik olarak, bilim olarak, teknik olarak, en ciddi rakibi AVRUPA BİRLİĞİ'ydi. İNGİLTERE için de bu geçerliydi! Merkel de Macron da bunu biliyor ve AVRUPA ORDUSU (PESCO KURARAK RUSYA'yı yanlarına çekmek istiyorlardı.
Putin konuyla ilgili olarak "Avrupa, güçlü bir ekonomik oluşum ve ittifak. Bu nedenle üye ülkelerin savunma ve güvenlik alanlarında bağımsız ve egemen olma isteği çok doğal..." diyordu. Yani AVRUPA'nın ana eksenlerden olduğunun altını çiziyordu!
RUSYA, PESCO'ya "EVET" deseydi biz de sınırlarımızda büyük zorluklar yaşayacaktık. Her yerde!
Moskova YEŞİL IŞIK yakmadığı gibi ABD'nin basıncıyla AVRUPA'yı titreten UKRAYNA operasyonuna başladı! Eğer sanıldığı gibi ABD ile AB arasında AKRABALIK ve İTTİFAK bağı olsa RUSYA şu an UKRAYNA'da tek bir asker bulunduramaz, bir damla petrolünü kimseye satamazdı! ÇİN mi? ABD ve AB, Çin'i ambargoyla bir saniyede koltuğuna oturturdu!
"ALMIYORUZ" dedikleri an ÇİN deprem yaşardı!
Dostumun telefonda söylediği gibi kimse benim gibi düşünmüyordu. Olabilir. Ancak demeçlere ve yerele değil de KÜRESELE dikkat edilirse AVRUPA'nın hedef olduğu ortadır! Zaten NATO varken AVRUPA'nın silahlanması ve ordu için tekrar ayağa kalkması sizce neye işaret etmektedir! AVRUPA'da "ÖNCE GÜVENLİK" demeyen kimse kaldı mı!
ABD her daim AVRUPA'nın yanındaysa BERLİN-PARİS neden silah ve ordu istiyordu!
UNUTULMAMASI gereken İKİ KÜRESEL PARANIN savaştığıydı! Yani DOLAR ile EURO'nun... Bu düğümün çözüleceği ana merkezlerden biri de TÜRKİYE'ydi! İç siyasete de böyle bakılmalıydı. EGE'de suların aniden ısınmasına da, CHP içindeki karışıklığa da, 6'lı masanın aday çıkaramamasına da, AVRUPA'da 2035'ten sonra benzinli ve dizel araçların olamayacağına da... Tasfiyesi düşünülen AVRUPA... Bunu ıskaladığımızda yapacağımız her değerlendirme bizi çıkmaz sokağa götürecektir...
NOT: EGE'de gerginlik tırmanırken Başkan Erdoğan, Efes 2022 Tatbikatı'ndan sonra adeta Yunanistan'a bakarak adaylığını açıkladı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 10 Haziran Cuma günü, Maliye Bakanı Christian Lindner de 14 Haziran Salı günü Yunanistan'ı ziyaret etme kararı aldı. AVRUPA neden rahatsız acaba?
Düşünün bakalım...