BAZEN gerçekten Johnny Depp ile Amber Heard'ün çekişmesini, gazetelere televizyonlara manşet olan davasını, Efes'in yeni ALGORİTMASI ile sistematik hale gelen AVRUPA'daki başarısını, kroşelerle ringlerde dünyayı dize getiren TÜRK KIZLARINI, bir türlü başarı gelmeyecek olan FUTBOLU, ekonomisiyle yanlış kurgusuyla yazmayı çok istiyorum. Ya da METAVERSE ve İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ...
Olaylar ve hesaplaşmalar o kadar hızlı ki zorunlu olarak SİYASETİN içinde kalıyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı herkesi olduğu gibi bizi de içine çekiyor. Bir de İsveç ile Finlandiya'nın NATO üyeliği yeşerince mecburen bir alan içinde kalıyoruz...
Neyse...
Covid-19 nedeniyle iki yıl ara verilen DAVOS ZİRVESİ 22-26 Mayıs tarihleri arasında yapılacak.
Klaus Schwab ZİRVE'nin "Çok önemli ve doğru bir anda" yapıldığına dikkat çekti.
Schwab "Rusya'nın saldırısı tarih kitaplarında İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan düzenin yıkılışı olarak görülecek..." dedi. Benim de RUSYA'nın 24 Şubat'ta işgale başladığından bu yana anlatmaya çalıştığım buydu.
Olaylara içeriden ya da parça parça bakılması bizi gerçeğe götürmüyordu. İçeride yaşanacak türbülansların da nedeni dışarısıydı. Bunu anlamadan yol alınması mümkün değildi. Rusya tek başına aldığı bir kararla UKRAYNA'ya daha doğrusu AVRUPA'ya saldırmazdı.
Saldıramazdı. YENİ SİSTEM KURULMASI İÇİN ABD'nin tekrar büyük güç olarak her yere dokunması amacıyla yapılan bir hamleden başka bir şey değildi bu.
İster siyasilere, ister medyaya, ister iş dünyasına, ister artan fiyatlara, ister güç gösterisine bakın! Değişmez.
Kayıp yaşayanın AVRUPA BİRLİĞİ olduğu ortada.
Hedef onlardı çünkü. Aslında Schwab da bunu dolaylı olarak söylüyordu! FRANSA ile ALMANYA Rusya'nın işgale başlamasından sonra karizmayı çizdiriyordu.
Binlerce kez yazdığım gibi bunu gören ilk MACRON'du. Ve haklı çıkıyordu. Elinizdeki güç ne olursa olsun ne kadar olursa olsun ASKERİNİZ ORDUNUZ SİLAHINIZ yoksa son sözü söyletmiyorlardı. AVRUPA çaresizce şimdi bunu yaşıyordu. Almanya-Fransa ikilisi MOSKOVA'ya gereken faturayı kesemediği için BİRLİK içeriden sarsılıyordu.
ABD'nin finansal-siyasal hedefi de buydu. AVRUPA üzerinden ÇİN'i söz dinler hale getirmek! Pekin'e "Ticarette AB ile olan pay benimle olanı geçse de günün sonunda benim dediğim olur..." mesajı yollanıyordu. Nasıl? Rusya'yı UKRAYNA'ya itip AB'yi titreterek... Avrupa da bunu yaşayıp öğrendi. Bu da İKİ PARÇA olmalarının önünü açtı bile...
Le Monde, "Fransız- Alman çifti Avrupa'da zorda" manşeti attı! Gazete, "Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri bugün, ABD'nin onlar için daha önemli bir güvenlik garantörü olduğunu söylüyor.
Almanya ve Fransa karşıtı görüşlerini yüksek sesle dile getirmekten çekinmiyorlar" satırlarına yer verdi. AB, RUS KORKUSU nedeniyle KİEV'e silah veremezken para yollayamazken NATO da ABD de kesenin ağzını açıyordu. Son tahlilde SAVAŞ AVRUPA içindeydi.
Ne kadar uzun sürerse Washington'un kazancı o kadar fazla olacaktı! Bunu en iyi bilen MACRON'du.
Bu nedenle tüm davetlere rağmen KİEV'e gitmiyordu.
Kararsız tutumu yüzünden ZELENSKY'nin sert eleştiriler getirdiği Frank Walter Steinmeier de UKRAYNA'ya adım atamıyordu... Macron doğal olarak "Rusya ile savaşta değiliz" diyor arkasından "Ukrayna'nın AB'ye üyeliği onlarca yıl alabilir. Avrupa Siyasi Topluluğu kuralım" sözleriyle Kiev'in nereye park edebileceğini gösteriyordu.
Aynı dili bir süre sonra Alman Başbakan Scholz da kullanıyordu. "Ukrayna'yı BİRLİĞE almamız söz konusu değil. Bu uzun soluklu bir macera. Sırada bekleyen BALKAN ülkelerinin hakkını çiğneyemeyiz..." diyerek UKRAYNA'nın kaderi ile baş başa kaldığını ilan ediyordu. Daha düne kadar masal tadında çıkışlar yapıyorlar ve "Ukrayna bu savaşı kazanabilir. Putin'i yenebilir" diyorlardı. Konuyu yeni yeni anlamaya başlayan ZELENSKY de "Avrupa Siyasi Topluluğu bize ikinci sınıf ülke muamelesi anlamına geliyor" diyerek uyandığını ilan ediyordu.
Baltık ve Doğu AVRUPA ülkeleri ALMANYA- FRANSA- İTALYA gibi düşünmeyip "MOSKOVA CEZALANDIRILMALI" çıkışını yapıyordu.
"Moskova'da rejim değişmeden bize rahat yok" uyarısını da ekliyorlardı...
Belli ki ABD buralarda çok etkiliydi! Berlin-Paris ikilisi oyunu geç de olsa görüyordu.
Tarih kitaplarına altın harflerle geçmesi beklenen MERKEL'in bile yarın "hain" ilan edilme ihtimali hiç az değildi. "AVRUPA'YI DAĞITAN KADIN
LİDER" olarak anılması muhtemeldi!...
Yıkımı gören AVRUPA, savaşamayacağını yeni anlıyor ve Zelensky'ye "Ruslar'ın gözünü doyuracak kadar toprak verelim. Putin'i onurlu geri çekilmeye zorlayalım" teklifi yapıyordu.
Ukrayna'nın NATO üyeliği söz konusu olunca ŞAHİN kesilen Putin de rolünü iyi oynuyor İsveç-Finlandiya için tek ses etmiyordu! İlginç değil mi!
İşte bütün bu STRATEJİK hamlelerden sonra RUSYA karşısında geri çekilen, çekilmek zorunda kalan AVRUPA BİRLİĞİ bütün gücüyle Türkiye'deki siyasi yapıyı değiştirmek için çaba harcayacaktır.
Türkiye TARAFSIZLIĞINI bırakıp AB'nin yanında yer aldığı, Rusya'nın karşısına geçtiği an DENGE önemli ölçüde sarsılırdı.
Tahterevallinin yükselen tarafında AVRUPA'yı görürdük! Bu nedenle MUHALEFETTEKİ HER PARTİ GELECEĞİ AVRUPA'DA GÖRDÜKLERİ için kenetlenecek ve yükleneceklerdi. Kemal Bey de hamleleriyle burada en önde olmak istediğini belli ediyordu.
Muhalefet AVRUPA'daki çeşitliliği yansıttığı için birbirine benzemiyordu.
Başkan Erdoğan ise "KAYBEDENLER KULÜBÜ" olarak gördüklerine mesafeyi uzun zaman önce koymuştu. Siyasi gelişmeleri bu pencereden okumak daha sağlıklı olacaktır. Bence...