MACRON, Merkel'in gölgesinde kalıyor gibi dursa da bence KÜRESEL OKUMA olarak çok öndeydi. Dün de bugün de söyledikleri GİZLİ MANŞET!
Macron hiç şansı olmadığı halde önündeki rakipler skandallarla bir bir eleniyor ve Fransa'yı yöneteceği koltuğa oturuyordu. Çiçeği burnunda DEVLET BAŞKANI olarak ortada fol yok yumurta yokken, RUSYA uyarısı yapıyordu.
Merkel'den duyamayacağınız açıklıkta bir çıkıştı bu. Yıl da 2018'di. Yani Rusya'nın UKRAYNA'ya girmesine daha 4 yıl vardı. Genç lider, ilk kez bir radyo programına katılıyor ve çok önemli mesajlar veriyordu...
"Rusya tehlikesi açık ve net olarak kapının önündedir.
Tehditler ortadadır.
ABD'den bağımsız bir ordu kurmadıkça AVRUPA GÜVENDE DEĞİLDİR.
OLAMAZ da... Kimseye ihtiyacı olmadan kendini savunabilecek AVRUPA'ya ihtiyacımız var..."
Aradan 4 yıl geçse de bu çıkış hala hatırlayanların zihinlerinde canlılığını koruyordu. Aynı tarihte ABD Başkanı Trump'ın HELSİNKİ'de Putin ile görüşmesi vardı. Trump da ABD DERİN DEVLETİ'nin planlarını bazen abartarak paylaşıyordu... Yine öyle yapıyor ve görüşmeden 2 gün önce CBS'e konuşuyordu... Trump, RAKİP ve DÜŞMAN anlamına gelen kelimeyi özenle seçerek AVRUPALI BAŞKENTLERİ sarsıyordu!
Bunu üzerine pek çok açıklama peş peşe geliyordu.
Garip olan TRUMP'ın PUTİN ile görüşmeden önce AVRUPA'ya "RAKİP" ya da "DÜŞMAN" demesiydi.
Mesela Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, "Artık Beyaz Saray'a kayıtsız şartsız güvenemeyiz" sözleriyle öne çıkanlardandı.
Maas ayrıca, "ABD ile olan ortaklığı yeniden tartmalıyız. Bunu da ancak kendinden emin ve bağımsız bir Avrupa ile yapabiliriz" mesajını veriyordu. Yani MACRON aslında herkesi kendi çizgisine çekiyordu. Macron da Trump gibi gerçekte olanı sahnede olana tercih ederek konuşuyordu...
AVRUPA'dan pek çok isim "TRUMP AVRUPA'YI BÖLMEK İSTİYOR" diye yorum yapmaktaydı...
Türkiye ise bu konulara uzak kalıyordu. ABD ile AVRUPA arasındaki mücadelenin savaşın bir nedeni de TÜRKİYE'ydi. Türkiye'nin kapladığı olan üsleneceği roldü.
Trump, Biden gibi değildi.
Çok açıktı! Mesela daha BAŞKAN ADAYLIĞI kesin bile değilken PUTİN'e destek atıyordu. Londra'da 2006'da zehirlenerek öldürülen eski Rus gizli servis ajanı Aleksandr Litvinenko'nun ölümünde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in izi var" iddialarına takılmıyor "Öyle bir gerçek iz olsa biz de bilirdik" anlamına gelen cevap veriyordu. DAHA BAŞKAN DEĞİLKEN!
Çok uzun zamandır yazdığım gibi ABD, AVRUPA BİRLİĞİ'Nİ rakip ve DÜŞMAN olarak görüyor, İngiltere de buna katılıyor Türkiye ise bu iki hata üç makas arasında kalıyordu.
İngiltere ile Avrupa'nın buradaki çekişmesi PKK'den YPG'ye oradan finansal operasyonlara kadar kendini gösteriyordu.
Öte yandan ABD'nin AVRUPA'NIN yatırım yaptığı KÜRT KARTINA bodoslama dalması bütün basıncı Türkiye'nin taşımasına yol açıyordu. İç içe geçmiş pek çok denge vardı. Ve ODAK TÜRKİYE'den başkası değildi.
Rusya'nın UKRAYNA işgali de TRUMP'ın başlattığı akımın devamından başka bir şey değildi.
Rusya saldırmadan önce, AVRUPA KÜRT KARTI üzerinden TÜRKİYE'ye yükleniyordu. Yıllardır hem de... Ankara zayıflayacak, onlar da RUSYA'nın olası hamlesinden zarar görmeden ENERJİDE GOL YEMEDEN yollarına devam edecekti.
Sınırlarımızın etrafındaki TERÖR meselesini ana hattı buydu. İçerideki dengeler nedeniyle ne ABD ile ne İNGİLTERE ile ne de AB ile tam ittifak içinde yürüyebiliyorduk. Başka bir denge gelip tercihimizi bozuyordu. ASIL SAVAŞIN ABD ile AVRUPA BİRLİĞİ arasında olduğunu da bizdeki siyasetçilerin çoğu ıskalıyordu.
KOALİSYONLARIN AMACI da bu üç dengeyi iç içe taşımaktan başka bir şey değildi. Türkiye'nin kazanamayacağı bir oyundu bu. Çünkü tüm kararlarımız FLU'ydu!
Durum şimdi de böyle yarın da böyle olacaktı.
Ankara kendi geleceği için bir adım attığı an diğer BLOK anında devreye giriyor ve içerideki bir konuyu kaşıyordu. Kitle de hazırdı. İnsanlar her olayı KÜRESEL boyutta düşünemezdi ki! GÖREVLİ pek çok isim anında formalarını giyiyor ve sahne alıyordu.
KÜRESEL SAVAŞ ABD ile AVRUPA arasında da olsa TÜRKİYE maçı kazandıracak golü bulacak oyuncuydu. Bu nedenle kesinlikle yanlarında görmek istiyorlardı. Bunun için de hedefleri doğrultusunda burada operasyon yapmaktan çekinmiyorlardı.
DÖVİZDEKİ hareketlilikten TERÖRE kadar uzanan yelpaze bu mücadelenin yansıyan gölgesiydi.
İçeride TARAFTAR bulmakta ise hiç sıkıntı yoktu! BAŞKANLIK SİSTEMİ TÜRKİYE'nin NET KARAR VERMESİNİN YOLUNU AÇIYORDU. Bu nedenle 2023 seçimleri CUMHURİYET TARİHİNİN en önemli seçimleriydi. 6'lı ittifak kazanırsa AVRUPA BİRLİĞİ kazanacak, ERDOĞAN kazanırsa AB kaybetmiş olacaktı. Yani KÜRESEL bir savaşa TÜRKİYE nokta koymuş olacaktı. Bu nedenle bankalar da cemaatler de sivil toplum kuruluşları da futbol takımları da mezhepler de şablonlar da sloganlar da aklınıza kim geliyorsa bu seçimde yarışacaktı.
Mücadele edecekti. Konu TÜRKİYE'nin içinde cereyan etse de sonuçları itibariyle KÜRESELDİ. Bu nedenle çok çekişme çok sert müdahaleler görecektik...
Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine "DUR" demesi işin el ensesiydi...
Daha künde vardı çırpma vardı...
Çok şey görecektik...
Yavaş yavaş...