KAZAKİSTAN önemli bir kavşak. Orada olanlar herkesi ilgilendirir. Pekin'den, Londra ve Venedik'e kadar olan hat kritik bir viraj...
Yeraltı zenginlikleriyle bilinen ülkede neler oluyordu? Kim ne istiyordu? Denge nasıl kurulacaktı?
Açalım biraz...
Ağustos 2020'de NAZARBAYEV ailesi, kötü haber alıyordu.
"DEVLET BABA" olarak görülen Nursultan Nazarbayev'in torunu Aysultan Nazarbayev, 30. yaş gününe kısa süre kala İngiltere'nin başkenti Londra'da hayatını kaybediyordu. İşin ilginç yanı AYSULTAN NAZARBAYEV ölümünden bir süre önce İngiltere'ye sığınma talebinde bulunuyordu. AYSULTAN, Nazarbayev'in büyük kızı Dariga Nazarbayeva ve Rahat Aliyev'in oğluydu. 26 Ağustos 1990'da doğdu.
İngiltere'de Kraliyet Askeri Akademisi'nden mezun oldu.
Futbola ilgisi fazlaydı. Torun AYSULTAN İngiltere'de yaşamaya başlayınca milyar dolarlık yolsuzluklarla ilgili yayınlara başladı. Hem sosyal medyada hem de verdiği röportajlarla DEDE NAZARBAYEV'i ve annesini zora düşürmekteydi. AİLEDEN BASKI gördüğünü de hiç gizlemiyordu.
Özellikle RUSYA ile KAZAK YÖNETİMİ arasındaki YOLSUZLUK hep manşetindeydi. Her açıklaması KAZAKİSTAN'da ses getiriyordu. Çünkü kendisine VELİAHT gözüyle bakılmaktaydı. Açıklamaları öyle bir noktaya geldi ki herkes şaşırdı! Bir çıkışında "ANNEM DARİGA değil babam da RAHAT... Asıl babam NURSULTAN NAZARBAYEV'dir..." diyordu. Kalp krizinden öldüğü ileri sürülen AYSULTAN'ın yapılan DNA testi ise açıklanmıyordu!
Fısıltılara göre genç adam doğru söylüyordu... Aysultan Nazarbayev'in ilginç bir tarafı daha vardı. İddialara göre, AYSULTAN'ın akıl hocası DEDESİ ile REJİM İÇİN SAVAŞA GİREN MUHTAR ABLYAZOV'du... Pek çok bilginin ABLYAZOV'dan Aysultan'a aktığını söyleyen çoktu...
Derin ilişkiler ve açığa çıkmamış DARBE GİRİŞİMLERİ ile ünlüydü KAZAKİSTAN... Bunlardan biri de AYSULTAN'ın kağıt üzerindeki babası RAHAT ALİYEV'e kadar uzanmaktaydı. Bu nedenle damat baskı altına alınıyor, çeşitli suçlamalar ile karşılaşıyor ve sonunda kaçıyordu. 2007'de de DARİGA'dan boşanıyordu.
MALTA'da CIA kontrolünde yaşıyordu. Avusturya ile bağlantısı vardı. GİZLİ HANEDANLARA kadar uzanan ilişkileri mevcuttu.
Zaten genel KABUL CIA'nın AVRUPA, FBI'ın ise İNGİLTERE tarafından kurulduğu yönündeydi...
Kontrollü ve güvenli şekilde AVUSTURYA'ya gelen RAHAT ALİYEV cinayet suçlamasıyla tutuklanıyor ve intihar ediyordu! Virjin ADALARI ile Maximus SA ve ARGOCOM LTD. isimli şirketlere aktardığı para ile anılacaktı... Ancak parası olan sadece DAMAT değildi. Eşi ve ailenin tümünün çok ciddi parası vardı. Mesela sızıntılara göre sadece DARİGA'nın 600 milyon doları ve çok sayıda gayrimenkulu bulunmaktaydı.
Diğer oğlunun da... Hatta işin magazini bile vardı!
Uluslararası Araştırmacı Gazetecilik Konsorsiyumu'nun ortaya çıkardığı gizli belgelere göre, Nursultan Nazarbayev, gayrı resmi üçüncü eşi Assel Kurmanbayeva'ya 30 milyon dolar veriyordu. 5'i Virgin Adaları'ndaki 6 offshore şirketi ile ilgili de hisse transferleri yapılıyordu... Adı geçen şirketin tek kuruşluk bir icraatı bulunmuyordu!
Neyse...
Nazarbayev heykellerini dikerken, ülke içten içe kaynıyordu...
2011'den bu yana içten içe bir gerilim vardı. Birkaç gündür yazdığım gibi bunlardan en öne çıkanı ve hayatta kalıp mücadele edeni MUHTAR ABLYAZOV'du!
Nazarbayev'in kan davalısı Ablyazov çıktı ve konuştu...
"Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana Kazakistan'ı yöneten rejim için yolun sonuna gelindi. Halk ilk kez birleşerek öfkesini dile getirdi" dedi... Kazakistan'da bir dönem Enerji Bakanı ve BTA Bankası Genel Müdürü olarak görev yapan Ablyazov, Rusya'nın önderliğindeki askeri müdahaleyi "işgal" olarak niteledi ve halkına yabancı güçlere karşı mücadele etmeleri çağrısı yaptı. Ablyazov, "Ben artık rejimin sonunun geldiğini düşünüyorum, sadece tam olarak ne zaman bu son gelecek o belli değil" açıklaması yaptı. AYSULTAN gibi o da RUSYA karşıtı bir tutum içindeydi!.
2013 yılından bu yana Fransa'da siyasi mülteci olarak yaşayan Ablyazov şunları söyledi: "Kelimenin tam anlamıyla üç gün içinde bir devrim gerçekleşti. İnsanlar artık zayıf olmadıklarını anladı.
Ekonomik sorunlar yüzünden yıllarca süren hoşnutsuzluktan sonra artık halkın bastırılmış hayal kırıklığı isyan etti. En fazla bir yıl içinde, belki biraz daha fazla, ama kimse ne olacağını bilemez, iki hafta içinde bile yönetim gidebilir.
Halkın bir araya gelmesi durumunda bütün yönetim istifa edecektir. Ülkeme geri dönüp özgür seçimlere kadar geçici olarak başbakanlık görevini üstlenebilirim..."
Muhalif lider asıl mesajı sona saklıyordu...
"Kazakların yabancı güçlerin varlığını bir "işgal" olarak görmeleri gerekiyor.
Halk sokakta kalmalı ve gösterilerine devam etmelidir.
Putin, Kazakistan'a daha fazla müdahale ederse kimsenin şüphesi olmasın ülke Ukrayna'ya dönecektir..."
Muhalif Ablyazov'un KIRGIZİSTAN DARBESİNDE yani LALE DEVRİMİ'nde SOROS ile çalıştığını aktarmıştım.
Kırgızistan'a giden paraları yollayan Muhtar Ablyazov'du...
Doğal olarak Ablyazov da PUTİN karşıtıydı. Soros zaten duygularını saklamıyor ve "Putin'in hedefi Avrupa Birliği'ni dağıtmaktır. Bunun en iyi yolu da AVRUPA'ya akan SURİYELİ GÖÇMENLERDİR. Putin, AB için IŞİD'den daha tehlikelidir.." diyordu.
Aslına bakarsanız nerede bir kırılma olursa olsun BÜYÜK OYUNCULAR hep aynıydı... Sahne değişse de karakterler ve komuta merkezleri değişmiyordu.
KAZAKİSTAN'ı belli ki zor bir dönem bekliyordu. Geçtiğimiz günlerde KRALİÇE'den madalya alan Tony Blair'in NAZARBAYEV'in baş danışmanı olduğu gerçeği ortadayken yaşananlar ilginçti! 2011'deki İLK AYAKLANMADAN NAZARBAYEV'i kurtaran Blair'di...
Bu rüzgarın TÜRKİYE'ye gelmesi için uğraşanların sayısını ve gücünün az olduğunu düşünmek hata olurdu... Sadece TÜRKİYE değil TÜRK BİRLİĞİ'ni oluşturan devletler için de tehdit ortadaydı!