ABD'Yİ çok yakından takip etmediğimiz ve bilmediğimiz için oradaki kavgayı anlamıyoruz. O tarafı ıskalayınca burada olup biteni, bölgeyi, Ortadoğu'yu, Kafkaslar'ı da pas geçiyoruz.
KÜRESEL mücadeleyi tanımlarken bir TARAFLAR var. İşte orası biraz sıkıntılıdır.
Çünkü KÜRESEL RÜZGARI arkasına alan çok isim, TASFİYE ETMEK istediği EKOLÜN içindedir. Bu özelikle TÜRKİYE'de yoğundur!
Dün de altını çizdiğim gibi SOROS bir EKOLÜN SİMGE İSMİ. Kendisi dışında da büyük bir gücü temsil etmekte. Yaşlı zengin isim çıkıyor devletleri uyarıyor, devrimleri hazırlıyor AÇIK TOPLUM'u getiriyor diye düşünülmesin...
Görünürde kadraja giren SOROS da olsa konu çok daha derindir...
Biraz geri dönelim...
Yıl 2004'tü... SOROS ismi düşük tonlarla anılıyordu. TEMPO DERGİSİ "ONLAR SOROS'LA KOL KOLA" haberi yaptı.
Ünlü spekülatör George Soros'un Türkiye'de hangi kurumlara yardım ettiği açıklanıyordu.
TESEV, Açık Radyo, Açık Site, Bianet, Umut vakfı, AÇEV, Tarih Vakfı ve Avrupa Hareketi sıralanıyordu... Ancak bu sıkıntıya neden oluyordu!
O tarihlerde SOROS ABD BAŞKANI BUSH'a savaş açmıştı. Resmen BUSH'u devirmek istiyordu. Yardım alan organizasyonlar da başları derde girmesin diye DEŞİFRE OLMAK istemiyorlardı.
ÖTEKİ AMERİKA'nın canlarını yakmasından korkuyorlardı. Öyle ya ABD'de SOROS'tan çok daha zengin isimler vardı!
Hiçbiri ABD BAŞKANINI DEVİRMEK NİYETİ TAŞIMIYORDU. Demek ki SOROS zenginliğinden çok arkasındaki güçle bunu yapmak istiyordu.
Soros'un sevmedikleri listesinde yukarılarda olan diğer isim TRUMP'tı.
Soros kendisini geçici fenomen olarak tanımlıyordu. Ve Davos'ta "GİDECEK" diyordu.
Öyle de oluyordu.
Trump'ı BEYAZ SARAY'a getiren ekipte önemli bir isim vardı: Michael Caputo...
Dünya PANDEMİ ile sarsılırken önemli bir açıklama yapıyordu.
Caputo, Rothschild Ailesi ve Soros'u "Her şeyin ardındaki gerçek virüs" diye tanımlıyordu...
Mesela Minneapolis'te George Floyd adlı bir siyahinin polis tarafından öldürülmesiyle başlayan protestolarda sokaklar savaş alanına dönüyordu.
Beyaz Saray ve SOSYAL MEDYA, bütün okları SOROS'a çeviriyordu.
Trump ile Soros arasındaki restleşme SIR değildi. Ancak ilişkiler her zaman "2 kere 2 DÖRT eder" şeklinde yürümüyordu. Trump'ın damadı Kushner, özel ve ilişkileri geniş olan genç bir isimdi. Jared Kushner'in kurucusu olduğu şirket, medyanın diline düşüyordu. Beyaz Saray'a danışman olan Kushner'in kurduğu "CADRE" isimli gayri menkul şirketine kaynağı belli olmayan PARA geliyordu. Garip olan kaynağın SOROS'a uzanmasıydı! Para gönderen daha doğrusu KUSHNER'in ortağı olan SOROS'tu!
Sık sık yazdığım gibi SOROS öndeki tabela...
Arkada büyük bir güç bulunmakta.
Ve bu güç ilan etmese de her partide kendine yakın isim bulundurmaktadır. Soros ve arkasındaki güç, AÇIK TOPLUM istiyordu.
Ergenekon-Balyoz gibi sarsıcı davalar görülürken AÇIK TOP-LUM'a yakın isimler olan biteni "AÇIK-KAPALI TOPLUM KAVGASI" olarak yorumluyordu. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri tasfiye edilirse AÇIK, yok olmaz ayakta kalırsa KAPALI toplum olacaktık...
Yine simge olarak OSMAN KAVALA ismi gündeme getiriliyordu.
ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda'nın Ankara büyükelçileri "OSMAN KAVALA DERHAL SERBEST KALSIN" çağrısı yapıyordu. Olan biteni, hukukun dışına taşmakla yorumluyorlardı.
Dışişleri de buna sert bir karşılık veriyordu. Ancak bitmiyordu! Erdoğan'a yönelik mesajlar devam ediyordu.
10 BÜYÜKELÇİ arasında bulunan FİNLANDİYA Büyükelçisi Ari Maki, Abdullah Gül Bey ile yaptığı görüşmenin fotoğrafını sosyal medya hesabından "Eski cumhurbaşkanı ile bugün Türkiye üzerine iyi bir konuşma gerçekleştirdik" notu ile paylaşıyordu...
SOROS'un gücünü aldığı yapı her şekilde kendini hissettiriyordu.
Durmuyordu. Sonra Kemal Bey konuya dahil oluyordu.
BÜYÜKELÇİLİKLERE MEKTUP yolluyor ve KANAL İSTANBUL'a savaş açıyordu.
İhaleye girecek şirketleri resmen tehdit eden Kemal Bey, mektubunda üzerinde durulması gereken satırlara yer veriyordu: "'Kanal İstanbul gibi eko-sistem bütünlüğünü bozarak doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verecek bir projenin desteklenmesi iklim kriziyle mücadeleye taban tabana zıt..."
Şu sıralar dünyanın gündeminde ne vardı?
EVET! GLASKOW!
İskoçya'nın Glasgow kentinde 12 Kasım'a kadar devam edecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) vardı. MOTTO ise dikkat çekiciydi:
Dünya için son şans... Peki İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ kimin eseriydi? Kim gündeme getirmişti? Elbette DEMOKRATLAR...
OBAMA başı çekiyordu.
Trump anlaşmadan çekilse de Biden geliyor gaza basıyordu. Peki Kemal Bey KANAL İSTANBUL'a karşı çıkarken kullandığı dil COP26'ya çok uygun değil miydi? Uygundu tabii...
ABD içinde mücadele eden iki güç burada da kavgayı sürdürüyordu...
Taraflar dışarıda da içeride de netti sanırım... Olan biten bu...