SON günlerde ısrarla yeni denge üzerinde duruyor ve bunları yazmaya gayret ediyorum. Biden'ın gelişinden sonra atılan adımları dikkatlice izliyorum.
Türkiye'nin 2013'ten sonra içinden geçtiği sarsıntıları da unutmadan üzerine ekliyorum. Brexit ve 15 Temmuz'u da üzerine koyduğunuzda 2016'da DEĞİŞİMİN KARARININ VERİLDİĞİ ANLAŞILMAKTA...
Beni ilgilendiren ülkemin nerede olacağı, kiminle olacağı ve ne kazanacağıdır.
İngiltere'nin AVRUPA BİRLİĞİ'nden ayrılması büyük kırılmaydı. Sonra AK PARTİ'nin içindeki AVRUPA yanlısı odakların tasfiyesi geldi. AK PARTİ kendi içindekilerle yolları ayırıyor, Ankara da Avrupa'ya "veda" ediyordu. Tıpkı Londra gibi... Trump döneminde oluyordu bunlar. ABD büyük olarak hem rolünü hem ittifakı değiştiriyordu.
Londra, "Brexit" derken Trump da NATO'yu eleştiriyordu. Eleştirirken de AVRUPA'yı işaret ediyordu. Zaten ABD, Afganistan'dan çekilirken Paris- Berlin'e gol atıyordu.
2016'da kurulan yeni ittifak, 2021'de de kendini hissettiriyordu.
Türkiye de bunun tam ortasındaydı...
ABD-İNGİLTERE hattında yer alan ANKARA özellikle AVRUPA'yı durduran güçtü. Libya'da, Akdeniz'de, Suriye'de, Azerbaycan'da...
Almanya ile Fransa'nın başını çektiği AVRUPA BİRLİĞİ hedef alınmıştı. Dağıtılacaktı.
Savaşın adı buydu.
Bunun ekonomik, siyasi, askeri sonuçları olacaktı. Doğaldı.
Gördünüz! Dün Fransa çığlık attı...
AUKUS projesi devreye girdi... Yani ABD-İNGİLTERE-AVUSTRALYA'nın baş harflerinden oluşan proje. Çin'e karşı. Ancak aynı zamanda FRANSA'ya karşı... ABD, İngiltere ve Avustralya, Çin tehdidine karşı nükleer enerjili denizaltı inşa edecekti. Biden, Beyaz Saray'da internet üzerinden İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Avustralya Başbakanı Scott Morrison ile bir araya geliyordu. "Bu yüzyılda karşılaşılan zorlukları birlikte aşacağız.
Hint-Pasifik'te işbirliğimiz önemli. Şu anda bölünmemiz ya da ayrışmamız için mantıklı bir neden yok" diyordu.
Peki işin aslı neydi?
Gariptir, yine 2016'ya gidilmesi gerekiyordu! O tarihte Avustralya hükümeti Fransız şirketiyle 12 DENİZALTI için anlaşma imzalıyordu.
90 milyar dolarlık projeydi o! ABD, İngiltere'yi yanına alıp topa girince Fransa masada yenilen taraf oluyordu. Bu nedenle Fransız Naval Group, "Beş yıl boyunca hem Fransa'daki hem de Avustralya'daki Naval Group ekipleri ve ortaklarımız ellerinden gelenin en iyisini yaptılar.
Naval Group tüm taahhütlerini yerine getirdi. Bu, Naval Group için büyük bir hayal kırıklığı" diyordu. Proje yatıyor, Fransızlar sahanın dışına itiliyordu!
Zaten dün de altını çizdiğim gibi SENEYE BU ZAMANLAR AVRUPA ORDUSU kurulacaktı.
Alman ve Fransız DERİN DEVLETİ, bu kararı vermişlerdi.
Başka çareleri de yoktu. Ancak atılması gereken bir adım vardı. Ya Türkiye ya Rusya yanlarında olmalıydı...
Türkiye'nin 2016'dan sonra VEDASI ortadaydı. Ancak Rusya ile DOĞALGAZ üzerinden başlayan büyük bir yakınlık vardı.
ROMANOVLAR'dan beri Moskova'da Alman-Fransız etkisi vardı. Bu ihtimal üzerine İngiltere'nin Ankara eski büyükelçisi Richard Moore MI6 şefi şapkasıyla KREMLİN'i hedef alıyordu:
"RUSYA GİDEREK GÜÇ KAYBEDEN BİR ÜLKE..."
Zaten uyarı maksadıyla Rusya Acil Durumlar Bakanı Yevgeniy Ziniçev, bir tatbikat sırasında VURULUYORDU...
Öldürülüyordu.
Putin'in cenaze törenindeki acısı da dünyaya servis ediliyordu. Yetmiyor üzerine bir de CORONAVİRÜS ile Putin'in üzerine gidiliyor ve KARANTİNA günleri başlatılıyordu.
Fransa'ya en önemli uyarı ise 2020'nin Ağustos'unda BEYRUT'tan veriliyordu. Rotası muamma olan bir geminin getirdiği 2 bin 750 ton amonyum nitrat patlıyor, Lübnan sarsılıyordu. 218 kişi hayatını kaybediyor, 5 bin kişi de yaralanıyordu. Olaydan sonra MACRON koşarak Beyrut'a gidiyor ve "YAŞASIN FRANSA" sloganlarıyla karşılanıyordu...
Fransız lider de HÜKÜMETİ yola getireceğini açıklıyordu...
Avrupa elindeki MALİ GÜÇLE öncelikle Türkiye'ye baskı uygulayacaktı.
Erdoğan'sız dönemin gelmesi için buradaki ittifak içinde bulunduğu yapıları büyütecekti.
Muhalefeti daha da canlandıracaktı.
ÖRTÜLÜ OPERASYONLAR da şaşırtıcı olmayacaktı.
Rusya da AVRUPA ile ABD-İNGİLTERE arasında kalacaktı.
Çift taraflı basınç yaşayacaktı.
Gelişmeleri ANKARA ve MOSKOVA üzerinden okuyacaktık...
Ve savaşın giderek yayılacağını görecektik.
Şiddetini de...