GELİN bugün kısa kısa gidelim...
ABD'nin Doha'da TALİBAN'la görüşmesinin ardından dengelerde hissedilir değişim oldu.
ABD, İKİZ KULE saldırılarından sonra girdiği AFGANİSTAN'dan çıktı.
İngilizler bile isyanda!
"Yanlış karar verildi biz de uyduk" diye... ABD'nin oralara asker yollaması nasıl ÇİN'in kuşatılması ve yavaşlatılması anlamına geliyorsa, TALİBAN'ın gelmesi de Çin için hayra alamet değildi.
TALİBAN dediğiniz yapıyı kim yönetir? Para kaynağı nedir? Aklı kimden alır?
Silahları kim verir? Pek bilmiyoruz. SURİYE'ye gelen DEAŞ ne oldu? Kaçı oralarda kestiremiyoruz.
Ancak DEAŞ denilen YAPININ GERÇEK SİLAHLARLA GERÇEK MERMİLERLE büyük bir eğitimden geçtiği SIR değil. Bunlar şimdi İPEK YOLU'nun merkezinde görev alacak mı? Üzerinde düşünülmesi gereken soru bu...
İçeri geçelim...
Berat Albayrak çok eleştirildi. Hatta siyasal linç'e kadar işi götürenler oldu. Bir insanın başarısı ya da başarısızlığı sonuçlarla ölçülmeli. Bizim coğrafya daha çok söze bakar. Ki hiç değeri yoktur bence.
Yapılan iş ve varılan sonuçtur asıl olan. Berat Bey'e herkes saldırdı. Ben avukatı değilim. Bence iletişimde ciddi hataları da oldu... Ancak faydası çok büyüktü... Türkiye'de kabaca vatandaşa ait 250 milyar DOLAR bankalarda bulunmakta. Berat Bey ile birlikte DÖVİZİN kontrollü artışı sağlandı.
Tsunami önlendi. Pandemi ile sarsılan ve ne olacağı bilinmeyen dünyada huzurla yelken açan birkaç ülkeden biriydi Türkiye...
Sizler de biliyorsunuz ki Berat Bey ısrarla "ÜRETİM" diyordu.
Çin ve Hindistan şimdi AVRUPA'ya BATI'ya uzak kaldı. Konteyner fiyatları aldı başını gitti.
Türkiye de DÖVİZDEKİ hareketlilik nedeniyle İLK TERCİH edilen ülke oluverdi. Avrupa artık Hindistan ya da ÇİN'den alacağı hizmeti, ürünü kısa bir zaman dilimi içinde daha uygun şartlarda Türkiye'den alıyor. Bu da İHRACATA yansıyor...
Sanayi üretimindeki artışın nedeni bu. Göreceksiniz majör bir hareket olmazsa İHRACAT rakamları daha da yukarı çıkacak... İşte Türkiye'de bunu yapmak zordur. Berat Bey bunu gerçekleştirdi. Şu an bir görevi yok. Ama o yaptı bunu... Unutmayın EKOPOLİTİK için bu ülkede DARBELER oldu... Berat Bey saldırı altında bundan vazgeçmedi. Koltuğu bıraktı gitti ancak su yolunu buldu... 200 milyar dolar geliri bu açıdan okumakta büyük fayda var...
Yine paradan gidelim...
Geçtiğimiz günlerde PAPA'ya ÜÇ KURŞUNLU mektup yollandı. Pek fazla üzerinde duran olmadı. Peki arka planda neler oluyordu?
VATİKAN TEMMUZ başı gibi önde gelen bir İtalyan kardinalin de içinde olduğu 10 kişiyi mali suç kıskacına aldı. Suçlamalar arasında zimmete para geçirme, kara para aklama, dolandırıcılık, gasp ve Vatikan'ın mali kolunun 2018'de Londra'da yaptığı finansal yatırımlarla ilgili görevi kötüye kullanma vardı...
Kardinal Giovanni Angelo Becciu, Vatikan Mali İstihbarat Birimi'ndeki iki üst düzey yetkiliyle birlikte hedef oldu!
Hikayenin temeli 2014 yılında Londra'ya PARA aktarmaya gidiyordu. Chelsea 60 Sloane Bulvarı'ndaki ticari bir binaya yarısı için 200 milyon EURO ödendi. Bir de MALİ AKIŞ incelendiğinde para hareketlerinde ilginç noktalara ulaşıldı.
Papa Francis, geçtiğimiz yıl 73 yaşındaki Becciu'nun, zimmete para geçirme ve adam kayırma nedeniyle istifa etmesini istedi.
Kardinal sustu. Durdu. Ve geçtiğimiz günlerde de ÜÇ KURŞUNLA CEVAP GELDİ... VATİKAN'dan giden para ne kadar? Kime gitti? Şimdi ne olacak?
Bu soruların bir cevabı yok. Ancak işler karışacak gibi... Çünkü ilk kez MALİ SUÇLARDAN BİR KARDİNAL HEDEF! VE YARGININ ÖNÜNDE!
Kardinaller de asla ve kat'a yalnız değildir!
Futbola dönelim...
Son günlerde kağıt üzerinde futbolda dönüşüm lafları dolaşmaya başladı.
Şaka gibi... Kendi dönüşemeyen isimler, futbolu dönüştürecek...
Kamera şakası gibi!
Almanya'da en üst düzey antrenör lisansını Bonn'da bulunan Hennes-Weisweiler Akademisi veriyor. Futbol denice akla burası gelir.
Daha iyisi yok. Adını efsane hoca Weisweller'den alıyor... Senede sadece 1 defa alım yapılıyor. Bu alımda da en fazla 25 antrenör kabul ediliyor.
Jupp Heynckes, Joachim Löw, Tuchel, Flick, Nagelsmann ve Klopp'u bilmeyen yok. Hepsinin arkasında Hennes- Weisweiler Akademisi var. UEFA'nın Pro-Lisans eğitim süresi 240 saat...
Ancak Almanya'daki antrenör eğitimi tam 800 saat sürüyor. Programda YOK yok! Müfredat bir iki yılda bir güncelleniyor.
Pratikten modern futbolun kılcal damarlarına kadar her şey içinde... Tam teşekküllü eğitim yani...
Tabii bize uzak... Biraz da zor! Çok sevmeyiz...
Durum böyle olunca da FUTBOL olduğu yerde bile kalamıyor, geri gidiyor!
AVRUPA'ya gidiliyor pozisyona giremeden dönülüyor... Hatta SPOR YORUMCULARINA PARA yağdırılıyor. Gel de çık işin içinden. Futbolu olmayan ülkede yöneticiler de teknik adamlar da spor yorumcuları da kazanıyor.
Öyle böyle değil hem de.
Kaybeden futbol ile futbola gönül veren taraftar... Allah aşkına garip değil mi bu?
3 milyon Türk'ün yaşadığı ALMANYA'dan dünya çapında 8-10 TÜRK yıldız çıkarken, 83 milyonda bir ismin bile önde olmaması, durumumuzu anlatmıyor mu? Peki üzerine alınan var mı? Sanırım yok. Ben görmedim de...
NOT: Süper Lig, teknik adamların en kısa görev yaptığı organizasyon oldu.
110 lig içinde 102'nci sırada yer aldı! Komedi gibi değil mi... Lig başlasın aynı sahneleri tekrar göreceğiz...
El birliği ile SALTANATI korurlar... İzleyin!