14 Haziran!
Bir de son dönemde insanların vaktini alan tartışmaların arka planında ne olduğunun anlaşılmadığını da görmekteyim...
Türkiye çok ama çok önemli bir ülkedir.
Türkiye'yi önemli yapanlardan biri de TERCİHİDİR...
Yakın döneme bakıldığında ABD ile doğrudan ya da dolaylı olarak mücadele edildiği ortadadır. İsimlere olaylara girmeye gerek yok. Önemli olan YARIN ne olacağı...
14 Haziran'da NATO ZİRVESİ var. Biden ile Erdoğan ilk kez yüz yüze gelecekler. Önemli mi? Çok önemli...
Çünkü iki ülke ilişkileri 2013'te Biden'ın ikinci adam olduğu OBAMA döneminde bitmişti!
Kopmuştu! Joe Biden geldikten sonra bizi ilgilendiren ve aradaki mesafeyi daha da açan ERMENİ kartını masaya sürdü. 1915 olaylarını "SOYKIRIM" olarak gördüğünü ilan etti. Bu ANKARA'ya NATO ZİRVESİ öncesi yollanan ilk mesajdı. Bundan dolayı ZİRVEYE iki hafta kala trafik arttı.
Önce DIŞİŞLERİ BAKANLARI temas kurdu. Sonra Başkan Erdoğan ABD'nin en önemli 20 şirketinin yöneticisiyle ON-LİNE görüşme yaptı. Yatırım için Türkiye'ye davet etti... Geçtiğimiz hafta da Biden yönetiminden ANKARA'ya ilk üst düzey ziyaret gerçekleşti. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın iki numarası Bakan Yardımcısı Wendy Sherman geldi. Arada irili ufaklı temaslar vardı. Amaç 14 HAZİRAN'a hazırlıktı. Bu görülmekteydi. ANCAK ÖYLE BİR HASSAS DENGE VARDI Kİ BUNUN İÇERİDE DE DIŞARIDA DA YANSIMASI BÜYÜK OLACAKTI!
Geçtiğimiz hafta Erdoğan, Avrupa'nın en yüksek yapısı olan Çamlıca Kulesi'ni resmen hizmete açtı... Ve orada "Haziran ayının sonunda Kanal İstanbul'u şehrimize kazandırmak üzere temeli atıyoruz" açıklamasını yaptı. Kule açılışında KANAL İSTANBUL çıkışı neden yapıldı? Bu sözler içeriye değildi.
Doğrudan Washington'a gidiyordu. 14 Haziran'daki Biden ile görüşme öncesinde ANKARA elini yükseltiyordu.
"YALNIZ DEĞİLİZ. SİZ OLMASANIZ DA YOLUMUZA DEVAM EDERİZ" deniyordu.
Daha önce de yazdığım gibi KANAL İSTANBUL, İPEK YOLU ve ÇİN ile doğrudan ilgili bir adımdı. ABD büyük gemilerini KARADENİZ'de yüzdürse ne olacaktı yüzdürmese ne...
Kaldı ki Washington asla ve kat'a Kremlin ile KÖTÜ değildi. Olmazdı!
Olmuyordu da...
KARADENİZ'de RUSYA'ya karşı atacakları bir adım yoktu yani. Rusya üzerinden AVRUPA'yı UKRAYNA ile sınırlıyorlardı.
Olan buydu. ABD, Girit'e de Dedeağaç'a da üs kurmuştu son tahlilde...
KANAL İSTANBUL meselesi ABD kadar Rusya'yı da sıkıntıya sokacak bir adımdı.
Pek dillendirilmiyordu!
Bu nedenle KREMLİN turizm konusunda bize zorluk çıkartıyor, uçakları iptal ediyor vatandaşlarının gelmesini engelliyordu.
UKRAYNA'ya verdiğimiz destek buzdağının görünen kısmıydı!
Asıl mesele KANAL İSTANBUL'du.
Bu denge nedeniyle Erdoğan, KANAL İSTANBUL'un temel atma işini 14 HAZİRAN sonrasına bırakmıştı...
ABD uzun yıllardır Türkiye'ye bugün olduğu gibi "Nerede olduğunu kiminle olduğunu söyle.
Bunu bileyim. NET olarak eksenini belli etmiyorsun.
Bize yakın isimlerle de uzak isimlerle de çalışıyorsun.
Böyle olmaz" demekte...
Erdoğan da hem ABD'ye mesaj veriyor Pekin'i yanında gösteriyor hem Çin'in Ankara Büyükelçisi'ni DIŞİŞLERİNE davet ederek ABD sopasını kullanıyordu...
DENGE buydu!
İşte 14 HAZİRAN'dan sonra bu bitecekti...
Haziran'dan sonra yeni denge iyice kendini hissettirecekti.
Türkiye ya İNGİLTERE-ÇİN üzerinden dünyaya açılacaktı ya da ABD ile ilişkileri tazeleyip devam edecekti. ABD ile gidilmesi halinde iç siyasetteki bütün dengeler değişecekti.
Her şey yeniden kurulacaktı! Aksi halde MUHALEFET topyekun bugün yaptığını yapacaktı...
14 HAZİRAN öncesi ZİRVEYİ etkileyecek mesajlar gelecekti.
OPERASYONLAR yani.
NET!
Bunu bilmek için gazeteci olmaya gerek yoktu.
Ancak asıl mücadele 14 HAZİRAN'dan sonraydı.
Türkiye önemli bir ülkeydi.
Tercihleri her şeyden daha değerliydi... Yaşanacaklara böyle bakın!
Hepsine...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.