ERGÜN DİLER

TANSİYON

TÜRKİYE zor bir coğrafyada zor bir ülkedir. Zor olmasının nedeni YABANCI İSTİHBARAT TEŞKİLATLARININ burada pek çok şeye nüfuz etmesidir. Öteden beri burada çok ama çok güçlü olan YABANCI organizasyonlar vardır. Avrupa- Avrasya- Ortadoğu- Afrika'yı birbirine bağlayan böylesine önemli bir ülkede bunların olması da çok doğaldır...
Bunları yönettiğiniz zaman, etkisiz kıldığınız zaman, tasfiye etmeyi başardığınız zaman OLAY oluyor. Türkiye bunu yakın zamanda fazlasıyla başardı. Uzun süre yapılamayanı yaptı.
Yaşanılan ciddi sarsıntıların arkasında da YABANCI İSTİHBARATLAR hep rol aldı. Ancak biz onları değil onların buralarda kullandığı isimleri gördük. Ve hep onlara takılıp kaldık!
İsimlere girmenin manası yok. O kadar çok isim var ki; çoğu kendince ülkeyi koruyup kolluyordu.
Bilmeden ya da bilerek YABANCILARA hizmet ediyordu...
Yakın tarihe bakın!
İşkencelere, faili meçhullere, suikastlara, teröre... İsimler üzerinden giderek asla ve kat'a açıklayamayacağınız ilişkiler mevcut! Peki niye Türkiye bunların tepiştiği alan olmakta?
Neden tansiyon çıkmakta?
Neden gerilim yeni bir frekansa girmekte?
Pandemiyle birlikte dünya ekonomisi sallanırken Türkiye'nin cazibesi yine belli ki birilerinin iştahını kabartmış durumda.
Söylenmese de açıklanmasa da bu topraklarda ABDİNGİLİZ- ALMAN etkisi güçlüdür. Hepsinin görmek istediği TÜRKİYE fotoğrafı vardır.
Ve hepsi birbirinden farklıdır. Bunların kendi aralarındaki çekişme, içerideki örgütleri ve çalışma biçimlerini oluşturmuştur.
Terörün ortak paydası olmuşlardır. ASALA operasyonlarına da baksanız PKK'yı iyice analiz de etseniz YABANCI parmağı ortadadır... Avrupa'nın daha sonra ABD'nin buraya ilgi göstermesi yeni de değildir.
Avrupa 300 senedir burada operasyon yapmaktadır...
"DIŞ"ARISININ buradaki mücadelesi DEVLET AYGITINI ele geçirmek ya da yönlendirmek şeklinde oldu. Kabul etmek gerekir ki eski dönemlerde çok ileri gittikleri olmuştu...
2013'ten bu yana bakıldığında da yaptıkları hamleler, girişimler ortadadır...
Amaç hep aynıydı...
Gençler belki bilmeyebilir.
Ancak yakın tarihte SİYASET-POLİSMAFYA üçlemesi dillerden düşmezdi. Ülke bir kamyonun bir otomobile çarpması sonucu ortaya çıkan ilişki ağını yıllarca konuşmuştu. Hatta DYP Lideri Tansu Çiller "SUSURLUK'A SAHİP ÇIKIYORUZ" diye konuşmuştu.
Otomobilin içindeki isimler de belli gücü temsil eden etkili insanlardı...
Çiller bu isimlere net olarak sahip çıkmaktaydı...
Başbakanlık yapan bir isim aklını yitirmiş olamazdı.
Yine Başbakanlık yapan rahmetli Mesut Yılmaz da konumunu belli ediyor ve Budapeşte'de saldırıya uğruyor, burnu kırılıyordu...
Demek ki bilmediğimiz bir denge vardı! Mesela Susurluk davasında mahkum edilen Mehmet Ağar tahliye olur olmaz ilk açıklamasında "Bunu bir devlet görevi olarak gördüm, tamamladım.
Devlet 'gel' dedi geldik, 'git' dedi gittik" ifadelerini kullanıyordu.
Biz bilmesek de İKİ DEVLET görüntüsü vardı. Ya da geleceği iki merkezden birinde arayan devlet fotoğrafı...
Darbelerin, cuntaların, ekonomik operasyonların merkezi de hep dışarıdaki bu iki merkeze çıkardı...
Kendi halimize bırakılmazdık. Haliyle DEVLET GÖREVİ yapanlar da GELECEK adına iki güçten birine yanaşırdı. En azından karşı çıkmazdı...
Devlet görevi olarak hapse gidenler varsa hangi devlet cezaevine yolluyordu?
Dışarısı özellikle PARAYI ve SİLAHI elinde tutana bakar... Yakın tarihte yaşanılan pek çok şey bize bunu öğretti. Hatta silahı elinde tutanları sahneye itip arkasından parayı elinde tutanlarla sonuca gittikleri oldu. Kenan Evren darbe yaparken Türkiye'nin ekonomik sisteminin değişeceğini bilmiyordu. O darbeyi yaptı, Özal'ın yolu açıldı! Aslında değişimi başlatan ÖZAL'dı!
İlk taşı ise bilmeden Evren ve arkadaşları koyuyordu...
Böyle oluyordu bu işler...
Şimdilerde yükselen tansiyon Türkiye'yi tartışmanın odağına çekti.
Belli ki yakın zamanda bölgede değişim olacaktı.
Türkiye'nin konumu tartışılıyordu. Bir güç Erdoğan'ın konumunu, çalışma arkadaşlarını, yaşattığı koalisyonu ve özellikle Türkiye'nin gidişatını değiştirmek istiyordu...
Dışarıdan Türkiye'ye yüklenen yabancı merkezler SON KARARI öğrenmek niyetindelerdi... Ankara'yı ittifakını bir an önce seçmeye zorluyorlardı.
Gerilimi, silahı elinde tutanlara taşıyorlardı.
Olan biten buydu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.