Mesele başka

SIK sık yazdım... İçerideki gelişmeleri kesinlikle BÜYÜK BAŞKENTLERE bakarak değerlendirmek gerekir. Aslında bakılacak iki merkez var! Washington ile Londra... Kendi içlerinde TON farkları olsa da bu iki başkent farklı politikalar izler.
Hele konu Türkiye olunca anlaşacakları nokta çok azdır...
AYNI kural ORTADOĞU için de geçerlidir...
Önümüzdeki ana gündemlerden biri HDP'nin akıbeti... KAPATILACAK MI, KAPATILMAYACAK MI?
Demokrasi, hukuk, insan hakları parantezinden önce DIŞ DENGEDE kim nereye oturuyor ona bakarım. HDP için de aynı kalıp geçerli...
Önümüzdeki günlerde HDP üzerinden AYRIŞMAYI göreceğiz. Herkes kendince "DOĞRU BULDUĞU" tespitlerle gelecek. Muhalefet HDP'nin yanında yer alacaktır. Bunun anlaşılması da zor değildir. İsim vermek istemiyorum ancak ABD ile geleceğe yürümek isteyenler HDP üzerinden yan yana geleceklerdir... Atılacak adımların hepsi büyük dengenin ruhu içindir...
Açalım...
ABD-Suudi ortaklığı, 1945'te USS Quincy'de Suud Kralı Suud ile Başkan Franklin D.Roosevelt arasındaki tarihi zirveye dayanır. O tarihi fotoğrafta Albay William A. Eddy ile Amiral William D. Leahy de hazır bulunur...
ABD "KORUMA" sözü veriyor, karşılığında hem parayı hem petrolü alıyordu.
Türbülanslara rağmen ilişki bunca yıldır sürüyordu...
2015'te kral ölünce yerine Selman bin Abdülaziz el- Suud geçti. Sonra da Veliaht Prens Muhammed Selman sahne aldı...
Peki ne oldu? Kaşıkçı cinayetini, Türkiye'yi, S-400 krizini, HDP'yi, muhalefeti anlamak için bu noktaya yoğunlaşmak şarttı!
Hızlanalım...
Çin'i ziyaret eden ilk Suudi Arabistan Kralı Selman'dı! 2017'de KRAL Çin'e ayak bastı. 65 milyar dolarlık 14 anlaşmaya imza attı. Devlet Başkanı Şi Cinping ile bir araya geldi.
Kral Selman, Tiananmen Meydanı'nda bulunan Büyük Halk Salonu'nda törenle karşılandı. "Suudi Arabistan 2030 Vizyonu" ve "Bir Kuşak, Bir Yol" projesi masaya geldi! Suudi Arabistan'ın en önemli 100 işadamı da masanın etrafındaydı!
Zirvenin gizli gündemi ticarette RİYAL ve YUAN kullanma isteğiydi!
DOLAR yani ABD masada hedefti! Ayrıca Çin, Suudi Arabistan'da insansız hava araçları üretecekti.
UZUN MENZİLLİ FÜZE talebi de Pekin tarafından onaylanmıştı.
Kral Selman, Çin'in ardından aynı yıl ekim ayında Rusya'ya tarihi bir ziyaret daha gerçekleştirdi.
Hiç alışıldık adımlar değildi bunlar. Suudi Arabistan'ın Sovyetler Birliği'ne karşı "mücahitleri" desteklediği 1979-1989 Afganistan savaşı döneminde yaşanan düşmanlık belli ki rafa kaldırılıyordu! PETROL fiyatları konusunda da KAVGA görünümlü ittifak ağır basıyordu...
Çin ve Rusya gezilerinden sonra işler başka bir yöne evriliyordu...
Kral Selman ÇİN'deyken Dışişleri Bakan Yardımcısı Cang Ming, "Şi ve Kral Selman eski dost" diyordu...
İlginç değil mi!
Şimdi daha ilginç noktaya gelelim..
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın ölümünden 5 ay sonra bu kez VELİAHT PRENS SELMAN vitesi yükseltiyordu. Arjantin'de gerçekleştirilen G20 Zirvesi'de birçok lider SELMAN'dan kaçarken, Putin ve Cinping fotoğraf vermekten çekinmemişti.
Cinping en sıcak davranan liderdi. Suud Kralı gibi veliaht Selman da Çin'e gidiyordu.
Veliaht Prens Muhammed Bin Selman "Çin'in, ulusal güvenliği korumak için teröre karşı (UYGURLAR YANİ) önlem alma hakkına saygı duyuyor ve destekliyoruz.
Çin ile iş birliğini güçlendirmeye de hazırız.
Dışarıdan Çin'in içişlerine müdahale edilmesine karşı çıkıyoruz.
Çin, ulusal güvenliği için terörle mücadele hakkına sahiptir" diye konuştu.
Tabii Newsweek anında, Suudi Veliaht Prens'in sözlerini, "Bin Selman, Pekin ziyaretinde Çin'in Müslümanlar için kullandığı toplama kamplarını savundu" diyerek manşetine taşıyordu! Hatta iş futbola uzanıyordu! Premier Lig kulübü Newcastle United'ı satın almak için 300 milyon pound teklif yapan Prens Selman'a, Amerika'dan rakip çıkıyordu. ABD'li televizyoncu Henry Mauriss, Newcastle United için kulüp sahibi Mike Ashley'e 350 milyon pound'luk teklif yapıyordu...
Her yerde karşımıza aynı denge çıkıyordu. ABD, ÇİN ile mücadele ediyordu.
Kaşıkçı bu kavganın kurbanlarından sadece biriydi. Her ülkede değişik HASSAS NOKTALAR üzerinden mücadele sürmekteydi...
Ya Washington'a ya Pekin'e göz kırpacaktınız...
Selman, ABD politikalarına karşı çıkınca sıradaki VELİAHT hazırlanıyordu! Türkiye için de durum farklı değil...
Muhalefetle sonuç almaya çalışacaklardı...
Şablonu bilirseniz kolay kolay yanılmazsınız...