İçeride dışarıda MUHALEFET aynı frekansta. Yerlisi de yabancısı da... AK Parti-MHP Türkiye'yi başka bir çizgiye taşımak isterken karşı blok farklı isimler üzerinden aynı ses tonuyla aynı vurguyu yapmakta... HDP'den Selahattin Demirtaş'a, Osman Kavala'dan Anayasa Mahkemesi'ne kadar uzanan yelpazede aynı çatışmayı görmek mümkün... Pandeminin dünyayı sarsması, Biden'ın gelmesi, ABD-AB yakınlaşması, Çin'in ASYA-PASİFİK'te hızlı yol alması, küresel çaptaki ekonomik sıkıntılar da hesaba dahil edilince işler iyice karışmakta...
Defalarca yazdığım gibi Türkiye için YOL AYRIMI 2013'tü. Daha öncesinde BATI'dan başlayan kopuş 2013'te hayatın her alanında görülür oldu. O dönem BAŞBAKAN olarak ABD'ye giden Erdoğan basına çok yansımasa da ilişkilerin sonuç vermeyeceği bir dönemin içinde bulmuştu kendini... Görünürde ABD'de her şey yolundaydı. Ancak gerçekte böyle değildi. Türk heyeti Türkiye'ye döndü, 2 hafta sonra ortalık AĞAÇ MESELESİ ile karıştı. Türkiye gece gündüz ayaktaydı. Dolmabahçe Çalışma Ofisi basılacak, neredeyse darbe olacaktı. O ziyarette Bülent Arınç da vardı. Arınç Pensilvanya'ya geçiyor, Fetullah Gülen'i ziyaret ediyordu. Ardından "Fevkalade iyi bir görüşme oldu. Bize çok büyük iltifatlarda bulundu. Dostane karşıladı, geçmiş dostluğumuzun hiç eksilmediğini, belki arttığını gördük..." diye konuştu.
Durum böyle iken, HER ŞEY NORMAL iken, ABD ziyareti bitiyor, GEZİ MESELESİ nedeniyle ülke karışıyordu. İktidar uçurumun kenarından dönüyordu. YABANCI SERVİSLERİN parmağıyla GEZİ tıpkı KOBANİ OLAYLARINDA olduğu gibi DÜNYA GÜNDEMİ YAPILIYORDU! Oysa arkada, kimsenin göremediği alanda TÜRKİYE'nin tercihini yapması isteniyordu. Yönünü, rotasını belirlemesi talep edilmekteydi. GEZİ ve 17-25 ARALIK operasyonları Mayıs'ta yapılan ABD zirvesinden sonra geliyordu...
Bir de bunun içeriye yansıyan gölgesi vardı!
Şimdilerde unutuldu belki ama ERDOĞAN ne zaman ABD'ye gitse içeride bir TERÖR hareketi olurdu! Gariptir bu kural hiç değişmedi...
Mesela Başbakan Erdoğan, 8 Haziran 2004'te G-8 Zirvesi'ne katılmak üzere ABD'ye gitti. Erdoğan-Başkan Bush görüşmesi sırasında PKK 5 yıllık ateşkesi bozduğunu açıklayıp, terör eylemlerine başladı... Başbakan Erdoğan 7 Aralık 2009'da bir çalışma ziyareti için yine ABD'ye gitti. Obama ile görüşmesine dakikalar kala, terör saldırısı haberi geldi. Teröristler bu kez Tokat Reşadiye'de vurdular. 13 Nisan 2010'da Nükleer Güvenlik Zirvesi için Washington'a giden Erdoğan, Obama ile görüştü. Ardından Ladik'te polis otosuna saldırı düzenlendi.
Başka bir oluşum, yani ABD'ye meydan okuyan bir GÜÇ, Türkiye'nin ABD ile olmasını birlikte yol almasını istemiyordu. Aynı şekilde Ekim 2008'de Erdoğan ORTA ASYA turuna çıkıyordu. İPEK YOLU'na yani... Birileri yine rahatsız oldu. PKK sahne aldı. Teröristler AKTÜTÜN KARAKOLU'nu bastı. 1 astsubay, 6 uzman erbaş ile 8 erbaş ve er olmak üzere 15 asker şehit oldu. Dünya üzerindeki iki büyük güç TERÖR üzerinden Türkiye'yi yanında tutmak istiyordu... Olaylara isimler üzerinden baktığımız için anlamıyorduk, ıskalıyorduk. Derinlerdeki kavgayı bilmiyorduk...
Güncelleyerek gidelim...
Muhalefet bıkmadan usanmadan "KATAR aşağı KATAR yukarı" diyor. Varsa yoksa dertleri KATAR... Ancak KATAR'a neden karşı oldukları konuşmalarının arasında hiç yok. Türkiye 2013'te bilinen bilinmeyen pek çok türbülans yaşadı. Gezi ve 17-25 bunlardan öne çıkanlardı... Bir de işin YURTDIŞI ayağı vardı...
Haziran 2013'te bizi yakından ilgilendiren bir olay gerçekleşiyordu... Temim bin Hamad es-Sani, babası Hamad bin Halife es-Sani'nin istifasının ardından KATAR EMİRİ oluyordu... Yeni EMİR, Harrow'da ve Sherborne'da eğitim gördü. 1998'de SANDHURST KRALİYET ASKERİ AKADEMİSİ'ni bitirdi. Babasının bir televizyon konuşmasında iktidarı teslim etmesinden sonra koltuğa oturdu. Böylece Körfez ülkelerinde ölene kadar tahtta kalma geleneği bozuluyordu.
1980 doğumlu EMİR yönetime gelince KATAR'ın Türkiye'ye yakınlaşması inanılmaz hız kazandı... Borsa İstanbul'da hisse alarak, Tank Palet Fabrikası'nın işletmesine katılarak, ekonomik sıkıntılarda finansal yardıma koşarak bunu gösteriyordu. Müslüman Kardeşler ittifakında Türkiye yanında hep KATAR'ı buldu. Türkiye yurtdışındaki en büyük askeri üssünü KATAR'a kurdu. Libya ve Suriye'deki iç savaşlarda da Türkiye'nin yanında ayrılmaz bir parça olan KATAR vardı.
5 Haziran 2017'de, Suudi Arabistan'da Veliaht Prensliğe yükselen Muhammed bin Salman öncülüğünde Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Bahreyn'in de katıldığı ülkeler, Katar'a Müslüman Kardeşler'e verdiği destek ve İran'la ilişkilerini gerekçe göstererek ambargo uygulamaya başladı. Bu grup LİBYA-MISIR-SURİYE'de de TÜRKİYE ve KATAR'ın karşısındaydı. BLOKLAR ve istikamet belliydi aslında...
Katar, İngiltere'de Harrods mağazasını ve başkent Londra'nın en yüksek binalarından Shard'ı satın alan bir güçtü. Ülkenin en büyük havalimanı olan Heathrow'da ve en büyük süpermarket zinciri Sainsbury's'de de hisseleri vardı. Katar dışındaki yatırımları 400 milyar doları buluyordu... ÇİN de ilişkide olduğu önemli ülkelerin başında geliyordu. Rusya gibi... Rusya da Çin ile arasında bin 100 kilometrelik muazzam bir DOĞALGAZ BORU HATTI İNŞA EDİYORDU... Yani ittifaklar net olarak kuruluyordu!
Türkiye 2013'ten sonra gelişen olayların neticesinde Londra-Pekin arasındaki yeni denkleme yerleşmek için adım attı. Moskova-Doha'yı da içine alan bu denklem 65 ülkeyi kapsıyordu. Ancak Türkiye buradaki önde olan ülkelerdendi. Muhalefetin tümü, içerisi ve dışarısı bu HATTA itiraz etmekte... KATAR ve ÇİN meseleleri bu nedenle ısıtılmakta, canlı tutulmakta... Başkan Erdoğan DOĞU'dan yükselen ışığı takip etmek isterken muhalefet BATI'yı terk etmek istemiyor. Çatışma da buradan kaynaklanıyor. İsimlerin dışına çıkıp baktığınızda TÜRKİYE'nin yolculuğu net olarak görülebilir...
O düşman, bu hain, şu satılmış diyerek olayları anlama şansınız yok...
Biden dönemi de Türkiye'yi yanına almak isteyecektir... NET! Yanında görmek isteyecektir... NET! Gerilimden önce...
ABD bütün KÖRFEZ ÜLKELERİ'ni İSRAİL'in yanında hizaya soktu. Buzları eritti. İran'ı da hedefe koydu. Gelinen noktada Netanyahu "İran'ı durdurmak için Arap ülkeleriyle anlaştık" dedi... İPEK YOLU'nun en kritik ülkesini yani... BÜYÜK SATRANCI BÜYÜK HAMLELERLE DEĞERLENDİRİN... Çin ve Çin'e aklını, ruhunu verenlerle ABD ve ABD'ye yakın olanların mücadelesi bu. Türkiye yönünü belli etse de sanki son kararını vermiş değil... Yaşanan bunca gerilime rağmen hep bir açık kapı ortada duruyor gibi... Çilingir Türkiye... İzleyelim...