Büyük oyuncu!
Ajandamız var" derler. Akıllı devlet zaten aksini düşünmez.
Devletlerarası ilişkilerde DUYGU olmaz. Olmamalı da. Dün başka, bugün başka, yarın ise bambaşkadır.
Bizde alışkanlıktır, BÜYÜK SİYASETE bakmayız ve hep bugünü konuşuruz!
Oysa DÜN ders almak için önemlidir. Bugün de geçiyordur!
Önemli olan YARINA bakmak ve doğru kurgu ile yol almaktır.
Dünyanın herhangi bir noktasında KÜRESEL bir olaydan söz ediyorsanız bakacağınız ilk adres Londra olmalıdır! İnanın Londra insanı yanıltmaz.
Olacakları gösteren bir ışıklı tüneldir...
Londra'yı anlamayınca, Washington'u doğru okuyamayınca Türkiye'nin rotası haliyle görülemiyor...
Açalım biraz daha...
Belki ileride tarih kitapları BREXIT'ı 100 yılın hamlesi olarak değerlendirecek.
Bilinmez. İngiltere AVRUPA'ya "ELVEDA" diyerek çıktı. Sancılı ve tartışmalı bir serüvendi.
Aslında bu KÜRESEL SAVAŞIN cephelerini anlatıyordu...
Yazacak o kadar detay var ki nereden başlayacağımı kestiremiyorum. Ancak 2018'e bir uzanalım... Ocak 2018'de İngiltere Başbakanı Theresa May, 50 BÜYÜK PATRONLA ÇİN'e uçtu.
Brexit ile AVRUPA'yı arkasında bırakan İngiltere, yeni oyunun yeni kurgunun kalbine yolculuk ediyordu...
Astra Zeneca'nın CEO'su Pascal Sorio, HSBC Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mark Tucker, Jaguar Land Rover CEO'su Ralf Speth, Standard Chartered Bank CEO'su Bill Winter, Standard Life Aberdeen Yönetim Kurulu Başkanı Gerry Grimstone ve London Stock Exchange Group CEO'su Nikhil Rathi gibi isimler de MAY ile gidiyordu... YEPYENİ BİR DÜNYA KURMAK İÇİN...
İPEK YOLU iki büyük devlet arasındaki en önemli projeydi.
Dünya yeniden şekillenecekti yani... İngiltere Başbakanı May, Çin Lideri Cinping'e "Kurduğumuz, küresel stratejik ortaklığı daha ileriye taşımak istiyoruz" diyordu...
Theresa May'in Çin'e yaptığı ziyaretten birkaç ay sonra Başkan Erdoğan, Londra'ya uçtu. Türkİngiliz Tatlı Dil Forumu'nun kapanışında konuştu. Şunları söyledi: Dünyanın değişik coğrafyalarındaki iş ve ticaret imkanlarından birlikte yararlanalım. Türkiye'nin operasyonel imkanları ve Birleşik Krallık'ın finans gücü bir araya geldiğinde ortaya çıkacak sinerji her iki taraf için de çok büyük kazançlar sağlayacaktır. Gelin bu büyük fırsatı birlikte değerlendirelim...
Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki stratejik ortaklığı basit bir tercih olmanın ötesinde her iki ülkenin ve aynı zamanda geniş bir coğrafyanın menfaatleri açısından bir gereklilik olarak değerlendiriyorum...
Hatırlayın; Theresa May, Başkan Trump'la görüşüyor akabinde Londra'ya uğramadan Türkiye'ye geliyordu. İngiltere AVRUPA'ya sırtını dönüyor ve Çin'i öne ittiği bir sistemle yeni EGEMEN olmak istiyordu. Burada KİLİT ülke TÜRKİYE'ydi. Dengelerin değiştiğini gören Türkiye de "DOST DÜŞMAN YOK ÇIKARIMIZ VAR" diyerek Londra-Pekin arasında kurulmak istenen hatta büyük oyuncu olarak giriyordu... Bu haliyle Türkiye'nin alışılagelmiş rotasından başka bir yöne gitmesi de demekti. KAVGA da GÜRÜLTÜ de bu nedenleydi...
Londra aklı, Trump'ı- Cinping'i-Putin'i Erdoğan'ın yanında birleştirmek istiyordu.
4 ANA MERKEZ olacak DÜNYA paylaşılacaktı.
Zaten bunu da sık sık yazdığım gibi yine 2018 tarihli ALMAN DER SPİEGEL'in kapağından görüyorduk.
Almanlar "BU 4'LÜYE İZİN VERMEYİN" çağrısı yapıyordu... Ocak'ta MAY Pekin'e gidiyor, Mayıs'ta Erdoğan Londra'ya uçuyor Haziran'da ise DERGİ ünlü kapağıyla çıkıyordu! Yani hiçbir şey tesadüf değildi.
Olamazdı da...
Yine bir detay daha verelim...
Hong Kong'un son İngiliz Valisi Lord Chris Patten, 2018 yılında Başbakan Theresa May'in Çin ziyaretini organize eden isimdi. İki ülke arasında çok önemli anlaşmalar imzalandı. Lord Patten, "2 millet tek çıkış" dedi. İngiltere TRANS PASİFİK ORTAKLIĞI için de adım atıyor ve birlikte yürüme kararlılığını en yükseğe taşıyacağını söylüyordu. Ancak HONG KONG karıştı! Oxford'un patronu olan Lord Chris Patten, daha sonraları "ÇİNLİ ÖĞRENCİLERİ EVLERİNE
GÖNDERECEĞİZ" noktasına geliyordu. Hong Kong ve sokak eylemlerine bakılınca ABD'yi görmemek imkansızdı...
İngiltere ve Çin arasındaki yeni kurgu Londra'nın AVRUPA'dan kaçışı Türkiye'ye yeni pozisyon alanı açıyordu... Zaten açık kaynaklardan da bunu görmek hiç zor değildi. DENGE böyle kurulunca Türkiye daha da öne çıkıyor AVRUPA ve ABD ile karşı karşıya geliyordu...
İPEK YOLU'nun can damarı olan AKDENİZ'deki gerginlik, Suriye'deki tansiyon, Libya'daki savaş, Kafkaslar'daki çatışma hepsi ama hepsi bu büyük dengenin sonucuydu..
Tam da bu noktada BAŞKAN Erdoğan ABD'ye fena yükleniyordu: Bazı Amerikalılar çıkıyor, İlham kardeşimi arıyor. Diyor ki biz sizin yanınızda kim var biliyoruz, Erdoğan var Türkiye var. Biz Türkiye'ye de yeri gelirse yaptırım uygularız. Sen kiminle dans ettiğinin farkında değilsin. Yaptırımın neyse geç kalma yap...
Washington'a bu tonda çıkış yapan kim vardı bilmiyorum.
Ama Erdoğan sözünü hiç mi hiç esirgemiyordu...
S-400 meselesinden giriyor Azerbaycan'dan çıkıyordu.
Artık kameraların önünde ABD ile Türkiye'nin çok farklı noktalarda olduğu anlaşılıyordu...
Bir yanda İNGİLİZ MİLLETLER TOPLULUĞU-ÇİN-TÜRKİYE- KATAR vardı.
Diğer yanda ise ABD ve onlara da karşı olan AVRUPA... Bugün ise yaşanan hem AVRUPA'nın hem ABD'nin Türkiye'ye basınç uygulamaya çalışması... KAVGA bu.
SAVAŞ bu. MÜCADELE bu... Libya ve Suriye'deki silahlı çatışmaları da, Ermeni saldırılarını da, piyasalardaki mücadeleyi de bu pencereden okuyun. BATI Türkiye'ye "Bizsiz adım atamazsın" diyor. Türkiye ise "SİZ DE KİMSİNİZ" cevabını veriyor... Olan bu...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.