YAKLAŞIK 8-9 aydır dünya sallanıyor. Sarsıntılar arttıkça krizler baş gösteriyor. Türkiye de kritik bir virajı kapladığı için ister istemez hedef ülke konumuna geliyor. Herkes bir şey söyleyip yazıyor. Herkesin fikrine saygımız var. Sözümüz yok. Ancak hala olan bitenin doğru anlaşıldığını düşünmüyorum. COVID-19,PANDEMİ, CORONAVİRÜS her ne ise bir değişim için sahne aldı.
Üzerine çok yazdım. Siyasi gelişmelerle, ekonomik sonuçları yan yana ya da üst üste koyunca tablo daha net bir hale gelmekte. Iskalayan çok olsa da...
Bazıları da GÖREVLİ olduğu için bile bile kasıtlı noktaları parlatma amacında. Bizi ilgilendiren bir durum da değil bu...
Türkiye'nin üzerindeki baskıyı anlamak için dünyayı iyi okumak gerektiğini düşünmekteyim.
Açalım biraz...
Dün güne ÇİN'DEN GELENEKONOMİK VERİLERİ NOT ALARAK başladım. Ajanslara düşen haberlere göre Çin'de ekonomik büyüme yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 4,9 olarak gerçekleşiyordu. Haber buydu!
Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilemem. Ama dünyaya verilen bilgi böyleydi. CORONAVİRÜS ile birlikte herkes yere serilirken ÇİN büyüyordu... İlgilendiğim nokta da tam burasıydı...
Bir de şu rakamlara bakalım!
Tek tek gidelim... VE OYUNUANLAYALIM...
ABD Ticaret Bakanlığı, Corona etkisiyle ülke ekonomisinin 1930 Büyük Buhranı'ndan bu yana en sert daralmayı yaşadığını ilan etti.
Amerika Birleşik Devletleri'nde KÜÇÜLME rekor düzeyde gerçekleşiyordu. ORAN YÜZDE 32'yi buluyordu! Ekonominin üçte biri gitmişti yani. Bu yaşanacak bir savaştan sonra çıkabilecek tabloya yakındı!
Peki diğerleri...
Mesela ALMANYA...
Coronavirüs ALMANYA'yı da vurdu. Merkel geçtiğimiz hafta "İKİNCİ DALGAYI ÜLKEMİZ KALDIRAMAZ" dedi. Almanya pandemi etkisiyle YÜZDE 10.1 küçülme yaşıyordu. Almanya için çok önemli bir rakamdı bu! Peki Almanya böyleydi de AVRUPA'daki en büyük partneri FRANSA nasıldı? Durum pek parlak değildi. Almanya'dan daha kötü bir salgın dönemi geçirdiler.
Daralma YÜZDE 13.8 olarak gerçekleşiyordu...
Rakamlardan sıkılmayın. Biraz sabredin...
Devam...
İspanya Covid-19'la en fazla sarsılan ülkelerin başındaydı.
Hayat bazen tamamen durma noktasına geliyordu. 1930'lardan bu yana İspanya böyle bir küçülme yaşamamıştı. Orada daralma YÜZDE 17.8 olarak kayıtlara geçiyordu. Hemen akla İTALYA gelecektir. Onlarda da durum pek iç açıcı değildi. YÜZDE 12.8'lik bir daralma ile rekor kırıyorlardı.
Avrupa'da işler yolunda gitmiyordu.
Çıkış bulamıyorlardı...
Belçika'da YÜZDE 12,2, Avusturya'da YÜZDE 10,7, Portekiz'de YÜZDE 14,1 oranında daralma, küçülme, diğer bir deyişle FAKİRLEŞME yaşanıyordu...
Tüm AVRUPA aynı kaderi paylaşıyordu... En butik ülke HOLLANDA bile YÜZDE 9 geri gidiş yaşıyordu... İngiltere ise YÜZDE 20'lere çıkarıyordu bu rakamı!
Bunlara yol açan neydi? Elbette CORONAVİRÜS...
Dijital dünyaya geçiş falan bunlar hikayenin bir tarafıydı. Pentagon 40 yıl önce İNTERNETİ kendi arasında kullandığı zaman bu süreç başlamıştı. Steve Jobs'un hayatımıza girişiyle birlikte APPLE ve getirdikleri zaten geri döndürülemez bir yolu açmıştı.
DİJİTAL SAVAŞ dışında başka bir motivasyon, başka bir mücadele, başka bir savaş olmalıydı! VARDI!
Amerika Birleşik Devletleri İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan sonra kurduğu masaya ÇİN'i kolundan tutup oturtmuştu.
Karşı çıkanlara rağmen. Başkan NİXON'la beraber ÇİN'in yükselişi rekorlar kırarak devam ediyordu.
Ve sanırım bazı noktalarda kontrol edilemiyordu. Ama ABD'de aklı başında herkes bunu görüyor ve raporluyordu. Çin yılda ortalama 2.5 trilyon DOLARLIK ihracat yapıyordu. Bunun kabaca 500 milyar doları da ABD'ye idi! Yani 5 kalem malın 1'ini AMERİKALILAR tüketiyordu.
Avrupa ve AVRASYA'yı yan yana getirdiğinizde bir de üstüne ABD'yi koyduğunuzda ÇİN'in pazarı ortaya çıkıyordu...
Şimdi gelelim konuya!
Coronavirüs çıktıktan sonra öyle ya da böyle başta ABD olmak üzere BATI kaybetti. BATI ekonomileri sarsıldı. Tehlike büyüdü. Ve BATI umutsuzluğa düştü. İçten içe herkes "Acaba yatırımları ÇİN'e kaydırarak hata mı yaptık? Acaba Çin'e fazla mı yol verdik? Acaba Çin dışında kimsenin kazanamayacağı bir oyunu mu başlattık?" gibi sorulara cevap aradı... ABD için iki şık vardı.
Ya savaşacak ÇİN'i durduracak ya da BATI İTTİFAKIYLAPEKİN'i kontrol edecekti... Ama herkesi bu savaşa davet etmek için bir HAMLEYE, bir KARTA, bir KURGUYA ihtiyaç vardı. Öyle ya ülkeler neden ABD'nin yanında saf tutacaklardı! Bir korku, bir umutsuzluk gösterilmeliydi. Sanırım böyle oldu...
ABD kendi savaşına herkesi kattı. Bunu da CORONAVİRÜS ile başardı gibi...
Rusya'yı hedefe koydu. Çin ile Avrupa ile arasını açmak için her yolu denedi. Rusya'yı KAFKASLAR'a kadar geriletti.
Birkaç gün önce Fransa'da bir öğretmenin başı kesildi. Kesen de ÇEÇEN'di! Yani RUSYA KAFKASLAR'da zorlanacaktı...
Dalga dalga geliyorlardı. Boston Maratonu'ndaki bombayla birlikte bunun başladığını da yazmıştım...
Washington ya da DERİNAMERİKA, ÇİN ile mücadelesinidünyanın geneline yaydı. VeAVRUPA'yı bir şekilde yanına aldı.
İsrail üzerinden başlattığı oyunla da bütün ARAP ÜLKELERİNİ safına çekti. Derin Amerika bir yandan ÇİN'in enerji ile buluşmasını sınırlıyor, bir yandan da PAZARLARINI bitiriyordu. Bunu yaparken de CORONAVİRÜS ile AVRUPA'nın işsizlikle, fakirleşmeyle, çöküş tehlikesiyle yüz yüze gelmesini istiyordu. Ancak ve ancak bu şekilde ÇİN ile aralarına mesafe koyabilirlerdi. Ve bunu şu ana kadar yaptılar... Para basarak insanlara, kurumlara, şirketlere doğrudan maddi yardımda bulunarak çarkın dönmeyeceği görüldü. Para dağıtmak yetmiyordu yani. Merkel'in "Çin politikalarını değerlendireceğiz" çıkışı bunun işaretiydi.
Durum böyle olunca da İPEK YOLU'nda bu kavgayı görmek zor olmuyordu. AKDENİZ deSURİYE de KAFKASLAR da bu denklemin içindeydi. Türkiye'nin kendi rızasıyla oyun kurup ÇİN ile yakınlaşması ya da PEKİN'e göz kırpması istenmiyordu. BATI hep dediğinin yapılmasını istiyordu.
Oysa ANKARA BATI'dan gelen saldırılardan bıkmış ve yeni bir pencere açmıştı. Avrupa da ÇİN'in PANDEMİ'de BÜYÜYEN tek ülke olmasıyla bir anlamda TEHLİKEYİ görüyordu! Daha doğrusu ABD bunu gösteriyordu...
2021'de bu savaş bitecek.
Trump, CORONA ile buluşturuldu ve "TEHLİKE" gösterildi.
Trump seçilirse hiç olmadığı kadar ÇİN mücadelesine destek olacak. Olmazsa "CORONA"SI hortlayacak. Biden zaten savaşa dünden hazır. Bunu da "Türkiye'de muhaliflere destek verelim" çıkışıyla herkese ilan etti. Olaylara ve gelişmelere böyle bakın. Türkiye kendi rotasını kendi çizmek istediği için hedef. Rusya da Çin de böyle... Bu denklemi kurunca içine muhalefeti, içerideki türbülansları, Doğu Akdeniz sorununu, Yunanistan'ı, Girit'i, gazı, petrolü koymak çok zor olmuyor... Durum bu...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.