ARAP BAHARI aslında AKDENİZ için atılan ilk ve en önemli bir adımdı...
Üniversiteli Bouazizi'nin kendini ateşe vermesi bugünkü tansiyonun da nedeniydi. O gün çok kişi bunu göremedi.
2010'dan bakınca görmek de zordu. Ancak DÜNYANIN tepesindeki çatlakları takip edenler, AKDENİZ'in dünyanın merkezine oturacağını biliyordu...
Malum YUNANİSTAN arkasına aldığı güçlerle Türkiye'nin karşısına SORUN olarak çıkmak istemekte. Bundan da geri duracak gibi görünmüyor.
Tansiyon artacak. Bu belli.
Tam bu iklimde ALMANYA arabulucu olarak sahne aldı.
Avrupa'nın en büyük gücünün bu türbülansın içinde yer edinmesi şaşırtıcı değil. Son tahlilde ALMANYA büyük ekonomi, büyük akıl, büyük de güçtür. Atina-Ankara arasında mekik dokumaya başladılar.
Hatta AVRUPA BİRLİĞİSAVUNMA BAKANLARINItopladılar. VE ORADAMİKROFON AÇIK KALDI!
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borell, Almanya Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer'e Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginlikle ilgili görüşmeleri kastederek 'Nasıl geçti?' diye sordu. Cevap ise ilginçti: Yunan tarafıyla kolay geçti ancak Türkiye ile olan görüşme çok zorluydu...
Şimdi konuyu açalım...
Ama günlük değil en az 10 yıl öncesini ve sonrasını düşünerek gidelim...
Annegret Kramp- Karrenbauer, Temmuz 2019'da Almanya Savunma Bakanı olduğu gün Berlin'in derin aklını bir masa etrafında topladı. Kramp-Karrenbauer, o toplantıda zaten çok ama çok önem verdiği bir dosyayı açtı.
Deutsche Mittelmeer (Alman Akdeniz)... Çok uzun yıllar süren çalışmanın Almanya lehine nasıl sonuçlanacağını gösteren bir proje Kramp-Karrenbauer'in elinde duruyordu. Dünyada tam bağımsız söz sahibi olacak Berlin'in KODları bu dosyadaydı.
Yeni İpek Yolu başta olmak üzere enerjinin de merkezi Deutsche Mittelmeer'dı.
Burada büyük bir sıkıntı masaya yatırıldı. Türkiye ile Almanya'nın arası açıktı. Bu 15 Temmuz'dan sonra zirve yapmıştı. İstihbarat düzeyinde de sorunlar yaşanıyor, karşılıklı alıkoymalar gerçekleşiyordu.
Ankara ile Berlin hiçbir ortak nokta bulamıyordu. Ya Ankara değişecekti ya da Berlin. Üçüncü bir ŞIK da yoktu. Önce Türkiye karşıtı planda 'devam' kararı alındı. Libya formülü buydu.
Almanya eğer Hafter'in Libya'yı işgal etmesini başarması halinde masada ABD ile en büyük oyuncu olacaktı. Eğitimden dış politikaya kadar olan tüm hazırlıklar tamamdı. Ama olmadı.
HAFTER'e çok güvenen Almanya, bir anda Türk askeri ve bu aklın yönettiği Libya ordusu karşısında çaresiz kaldı.
Hafter planı çökünce, Almanya da kaybetti. Moskova ve Berlin zirvelerinden HAFTER'in kaçması ve arazide yenilmesi Berlin'i zora sokuyordu. Hafter üzerinden sonuç almanın zor olduğunu gören GERMENAKLI şimdi Yunanistan üzerinden bir plan hazırlandı. Bu Almanya'nın B planıydı. Ancak Yunanistan, farklıydı. Hem de çok...
Hafter de her ülke ile yakın temastaydı ama emir aldığı iki ülke vardı. ABD ve Almanya.
Hafter ile çalışan ve Türk askerine karşı mücadele edenler, desteği ALMANYA'dan alıyordu. Hatta bir keresinde Putin "Wagner'i biz kurmadık parasını da biz vermiyoruz" dedi. İlginçti... Hafter ile Yunanistan arasındaki farklar gözle görülecek kadar ortadaydı.
Yunanistan, HAFTER'e göre daha çok ülkeden emir alıyordu. Elbette Almanya'nın etkisi Atina'da çok hissedilse de ABD de Fransa da İngiltere de Yunanistan'da istediğini yapabilirdi.
Şimdi Almanya hiç istemediği bir yola girmek zorunda kaldı. Türkiye ile Akdeniz anlaşması yapmak istiyor.
Bu artık Berlin'de çok dillendirilen bir konu. Ancak Almanya ile Türkiye'nin Akdeniz'de büyük ortaklık yapması o kadar kolay değil. Çünkü ABD de İngiltere de buna karşı çıkıyor. Almanya TEMASTA ısrarlı... Yukarıdaki mikrofon krizi de böyle okunmalı...
Kramp-Karrenbauer ile AB Dış İlişkiler Temsilcisi Josep Borrell arasındaki konuşma bilerek yansıtıldı. Mikrofon yanlışlıkla açık falan kalmadı. Bu konuşmayla Almanya, AB'nin dışında Türkiye ile irtibat kurmak istediğini ilan ediyordu. AÇIKMESAJDI BU! Basit ama akıllıca bir kurguyla bu mesaj verildi.
Kramp-Karrenbauer çok akıllı biridir. Merkel'in yerine gelmesi çok büyük ihtimal. Her ne kadar bu iddiadan vazgeçtiği konuşulsa da hala en güçlü aday o! Ne kadar sorun yaşanırsa yaşansın Merkel'den sonra Almanya Şansölyesi olacağı kesin gibi.
Almanya özel bir ekip oluşturdu.
Akdeniz petrollerinde Türkiye ile ortak olmak için çok önemli tavizler vermeye hazır. Dün de yazdığım gibi ALMANYAAKDENİZ'de olmak için var gücüyle asılıyor ve asılacak.
Çünkü Almanya, Akdeniz'e girmek zorunda. Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan, Malta, Libya, Tunus, Fas, Cezayir ve Mısır, Almanya ile ortaklık yapmadı. YÜZDE 100 ortaklık yok! Berlin bu ülkelerle yakın olmak için hala adımlar atsa da karşılık bulamadı. Arkada ABD'den İngiltere'ye Rusya'dan Çin'e kadar her sahada...
Bu nedenle Akdeniz'e en büyük sınırı olan Türkiye parlayan yıldız... Türkiye'nin AKDENİZ'le birlikte ABD'den tamamen kopması için teklifler hazırlanmakta... Çünkü Almanya da biliyor ki, Avrupa Birliği'nin ömrü uzun değil. Covid-19'un etkin olduğu günlerde Avrupa Birliği ülkelerinin birbirlerine nasıl düşman olduğunu gördük.
Akdeniz'de gerilimin artmasının nedeni de bu. Çünkü Avrupa Birliği dağıldığında, Akdeniz bugünden belki 10 kat daha değerli olacak. Birçok ülkenin jeopolitik ve jeostratejik araştırmalarında birinci sırada Akdeniz var. Evet, Akdeniz'in altında trilyonlarca dolarlık petrol ve doğalgaz var. Ancak stratejik olarak Akdeniz daha değerli.
Burada pek çok şey günlük değerlendirildiği için GELECEĞİ görmekte sıkıntı yaşayanlar oluyor... Oysa Türkiye ve dünyanın özellikle 2013'ten sonra yaşadıklarına fırsat buldukça bakın... Burası ne kadar karıştı. Ne dosyalar geldi ne dosyalar gitti. İş 15 Temmuz'a kadar uzandı...
"COĞRAFYA KADERSE"
Türkiye güzel günlere yelken açacak. Çünkü AKDENİZ'deORTADOĞU'daAVRASYA'da TÜRKİYE olmadan olmak ZOR. Gezi Olayları'nın arkasında bile "AKDENİZ SAVAŞI" var diye yazıp gençlerimizi uyardığımızda çok az kişi bizi anlıyordu...
Olayları bir BÜTÜN olarak ele alırsak pek fazla zorlanmayız.
Ancak sahnenin önündekiler ve sloganlar yanıltıcıdır. Perdenin arkasına bakın... Defalarca yazdığım gibi TÜRKİYE'nin kiminle ittifak yapacağı geleceğe uzanan yolun ilk ve en önemli taşı olacaktır. KAVGA BU! İç siyaseti de böyle okuyun...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.