İNAN Kıraç gibi Türkiye'nin önemli isimlerinden biri, Gilbert Chikli'ye para kaptırınca haliyle gündemde yer buldu. Bu konu, yazdıklarımızın dışında başka başka derinlikleri de olan ilişkiler ağını barındırmakta...
İnan Bey buralarda çok bilinmese de hem ABD'de hem Fransa'da çok güçlü bir isimdir. Çok üst düzey ilişkileri olan bir işadamıdır.
Belki yakında bu konuyla ilgili çok daha değişik bilgiler paylaşırım.
Belki olayın Fransa ayağında yaşananları aktarırım. Belki Fransız istihbaratının buralarda yaptığı görüşmelerin özetini veririm!
İnan Bey, İsrailli Gilbert Chikli'ye 54 MİLYONEURO (medyaya verilen rakam gerçek değil) kaptırdığı ile KALDI MIYOKSA BİLİNMEYEN GELİŞMELER, BİLİNMEYEN ADIMLAR ATILDI MI? Bu konu bizim ülkemizin dışında çok derinlerde tartışılmakta ve devamlı karşılıklı adımlar atılmakta. İstihbarat örgütleri, olayın merkezinde.
Bu konu bugün yarın kapanacak gibi değil! Yakında bakarız...
Biz geçelim Suriye'ye...
Değişimin başladığı, dostlukların rafa kaldırıldığı, yeni denklemin kurulduğu döneme gidelim...
Herkesin hatırlayacağı ARAP BAHARI'na uzanalım...
Türkiye ile ABD, Arap Baharı döneminde oldukça yakın ilişkiler içindeydi. 2011 yılında Katar-Türkiye boru hattı projesi hayata geçecekti.
Bu boru hattı Katar-Suudi Arabistan-Ürdün-Suriye üzerinde Türkiye'yi, ardından da Avrupa'yı besleyecekti.
ABD, Rusya'nın oyun dışı kalacağı bu projeyi Türkiye ile yapacaktı.
Ancak 2011 yılında Esad, Rusya'nın baskısıyla bu projeye izin vermeyeceğini söyledi.
İşte bu, Suriye'de içsavaşı tetikledi. Başka sebepler olsa da bu önemliydi.
SURİYE'nin karıştırılması ve pay edilmesinin temelinde bu yatmaktaydı! Çünkü Suriye'de birkaç milyon Esad'ın baskıcı rejimi nedeniyle bir ateş bekliyordu.
O ateş de ABD, yani NATO, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan tarafından yakıldı. Türkiye'yi de bu gruba dahil etmek abartılı olmaz!
17 Mart 2011'de DERA'da (Daraa) yani Ürdün sınırında ilk kıvılcım ateşlendi. NATO askerlerinin başlattığı bu savaş kıvılcımı, kısa süre içinde yeni kurulan DEAŞ tarafından daha da büyük bir yangın haline getirildi. ABD, Türkiye'nin de içinde olduğu grupla büyük bir oyun kurmak üzereyken, Rusya Esad'ın biteceği daha doğrusu Suriye'nin yok olacağı savaşın startını veriyordu.
ABD'nin Suriye'de içsavaş çıkartacağını Rusya biliyordu. Ancak küçük bir bölgeyi kontrol etse de Esad'ı destekleyen Rusya tek kazanan olacaktı.
Ancak daha sonra Türkiye ile ABD arasında Suriye'de kriz başladı. Türkiye, ABD'nin politikalarının kendilerini zor durumda bırakmaya başladığını söyledi. Ancak Washington daha doğrusu Obama yönetimi, Türkiye'nin isteklerinin hiçbirini kabul etmiyordu. Türkiye de Rusya ile yakın temaslara girdi.
Bu durum ABD'de büyük rahatsızlığa neden olunca, Türkiye ile Rusya arasındaki jet krizi organize edildi.
Türk savaş uçağı, 2015 Kasım ayında Rus jetini düşürdü.
Türkiye ile Rusya bir anda karşı karşıya geldi. Ankara bu operasyonun Washington'da planlandığını o an anlamadı.
Hatta sahip çıkılan bu saldırı, Türkiye ile Rusya arasındaki gerilimi daha da arttırdı.
ABD amacına ulamıştı. Ancak Türkiye, ABD'ye yakınlaşmıyordu.
Tam tersine bu kriz 1 yıl sonra bitiyordu ve ABD kaybeden oluyordu.
Suriye krizinde bir arada olan ortaklar ayrılıyordu. Türkiye ile Katar bir tarafta, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan diğer tarafta yer alıyordu.
Bu çatışma hali her geçen gün artarken Türkiye ile birlikte Katar da hedef oluyordu. Bölgede tek kazanan Rusya olmuştu.
Çünkü Rusya hem Türkiye ile işbirliği yapıyordu, hem de Türkiye'nin Suriye'de güçlenmesini Washington'la engelliyordu.
Suriye'de kriz asla bitmeyecek. Çünkü ne ABD ne de Rusya, Suriye kozunu bırakacak. Suriye sorununun bitmesi, Türkiye'nin bölgede güçlenmesini sağlayacak.
Bu nedenle Washington ile Moskova, Suriye konusunda anlaştı. O ülkede asla barış olmayacak. Bu, Türkiye'nin özellikle sınırlarında gerilime neden oluyor. Karışık bir Suriye, Türkiye'nin Akdeniz'deki etkinliğini de azaltıyor. İki başkent yani Washington ile Moskova Türkiye ile görüşürken iyi ilişkiler için zemin ararken bile AKDENİZ'de TÜRKİYE'yi istemiyor.
ABD'de hala Türkiye ile yakınlık kurmak isteyen bir ekip var. Türkiye'nin kaybedilemeyecek bir ülke olduğunu söyleyen çok akıllı ve etkili isimler var. Ancak bu ekip her geçen gün zayıflıyor.
O nedenle Türkiye'nin önümüzdeki günlerde alacağı karar, ABD'nin tavrını belirleyecek. Rusya, Suriye ESAD'LI olduğu sürece bölgede savaşa izin verecek.
Esad'sız bir Suriye'nin her noktasında Rus askerini görürüz.
Ürdün olayın dışında kaldı.
Ürdün, İngiltere ile yakın ilişkiler içinde. Ancak İngiltere, Brexit nedeniyle kendi içinde tartışmakta...
ORTADOĞU sanki biraz gündemin alt sıralarına düştü gibi... Ancak en kısa zamanda İngiltere Ortadoğu'da tekrar gölgesini gösterecektir. Bunu da Kuveyt ve Ürdün üzerinden görürüz! AKDENİZ için Türkiye "oyun bozan" görünümünde!
Ankara milli çıkarlarını korumak istedikçe herkes rahatsız olmakta. Suriye'de de Kıbrıs'ın etrafında da olan bu!
Türkiye bütün hamlelere, İHA ve SİHA'ları GEÇİTKALE'ye göndererek cevap verdi.
AKDENİZ'deki kararlılık, yeni dengedeki KARARLILIKTIR!
Türkiye onların vereceği ile değil kendi alacağı ile ilgileniyor! Her büyük devlet gibi yapması gerekeni yapmakta. Yapacak da...
Kimsenin kuşkusu olmasın! AKDENİZ artık sadece bizim değil dünyanın gündeminde.. NOT: Libya konusunda Türkiye'nin hamlesi herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesine yol açtı. Türkiye orada ağırlığını hissettirince dengeler bozuldu. Ağır basan Ankara oldu. Ardından "Türk askeri oraya gider mi?" tartışması da yeni gündem oluverdi! Bence iyi bakın! GENERAL HAFTER'iorada bitiren kim acaba!
Göremeyenler iyice yaklaşsın!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.