Derin uyarı!
Bu gerilim dünya üzerindeki kutuplaşmayı getirdi. Herkes bunu ciddiye aldı. Korku ile geçen yıllar ABD'ye kontrol yetkisini verdi. Sovyetler çökünce ABD doğal olarak NATO, "KARŞIYA" koyacak bir şey bulamadı. İslam da Rusya da bu "DÜŞMAN" parantezini dolduramadı!
Aslında işin ta başından bu yana, yani NATO'nun kuruluşundan beri ABD'nin görevi AVRUPA'yı kontrol etmekti. Bu da gerçekleşti. Şimdi çatırdama bu aslında. Tek açık ve net konuşan da TÜRKİYE... YPG üzerine basarak NATO'nun bittiğini tükendiğini, tercihleriyle ve aksiyonlarıyla gösteren Türkiye... YENİ DÜNYA DENGESİ, NATO'nun bu haliyle kurulamaz! Zaten savaş kendi içinde! Fransa'ya İngiltere'ye Almanya'ya ya da Türkiye'ye bakmak bunu görmek için fazlasıyla DELİL sunacaktır...
Devam...
NATO'nun patronundan yani ABD'den gidelim...
Bakalım orada neler oluyor...
Çok ilginç şeyler yazılıyor çiziliyor!
İki gündür yazdığım gibi Başkan Trump'ın 'Derin Devlet' çıkışı, Washington'da dengeleri bozdu. Lockheed Martin ve Raytheon'in silah satışlarını organize eden Mark Esper'in savunma bakanı olması, Trump için bir riskti. Bugüne kadar Esper ile Trump'ın uyumlu çalışması da şaşırtıyordu.
Herkes bir gerilim bekliyordu ama olmuyordu! Şaşırtıcıydı!
Ancak Esper de artık Trump'ın karşısında. Esper ile eski Adalet Bakanı Jeff Sessions, Trump'a 'Derin Devlet' uyarısı yaptı.
Adalet eski bakanının gitmesi de ilginç değil mi!
NATO Zirvesi için Londra'ya gitmeye hazırlanan Trump'la bir araya gelen Esper ve Sessions, Trump'ı uyardı. Öyle lafı falan dolaştırmadan uyardılar. Net olarak kesin bir dille... Özellikle ESPER! Lobinin adamı Esper, "ABD'nin bu kadar büyük ve süper güç olmasının tek nedeni Derin Devlet'in bu kadar güçlü olması. Şimdi siz ABD'ye mi savaş açıyorsunuz.
Derin Devlet'te algı bu. Bugüne kadar kimse buna cesaret edemedi. İsim vermem doğru olmaz ama bu cesarette olan birkaç kişi, keşke bugün hayatta olsaydı da onlarla konuşabilseydiniz" dedi... Beyaz Saray'ın etrafında bu sözler tartışılmakta. Washington'ın karanlık dehlizlerinde bu sözler yankılanmakta... Konuşulanlar bunlar...
ABD Savunma Bakanı açık şekilde ABD Başkanı Trump'ı tehdit ediyordu.
Olacak iş değildi ama oluyordu! Jeff Sessions da eski Adalet Bakanı olarak Trump'a, azil sürecinde her detayın başkanlığını tehlikeye attığını söylüyordu. Çünkü azil dosyası açıklandı. 300 sayfalık dosyanın her sayfasında Trump'ın başkanlığını tehlikeye düşürecek detayların olduğu ileri sürülmekte! Trump'ın siyasi ömrünü belirleyecek olan organlardan biri de kuşkusuz ADALET BAKANLIĞI...
Aslında iki taraf arasındaki kavgayı bilenlerin de aktardığına göre ortada ana mesele olarak üç konu var!
Derin Devlet, Trump'tan açık şekilde bazı konularda ABD'nin geleceğine engel olmamasını istiyor. Suriye, Akdeniz ve özellikle Afrika konularında Trump'ın sürece dahil olması istenmiyor. Çünkü Pentagon bu üç bölgede nasıl ilerleyeceğine kendi karar veriyor. Ancak Trump, Pentagon'a karşı hareket ediyor. İşte bu noktada tansiyon yükseliyor! Sonuçta BAŞKAN seçilen bir ismin kenarda durması, akla aykırı!
Ama bu isteniyor!
Trump, bu konuda en sert uyarıyı Steve Bannon'dan almıştı. Bannon'ı Beyaz Saray'dan uzaklaştırmak büyük bir zafer gibi görünse de değildi.
Çünkü Bannon, Trump'a onun iyiliği için bazı uyarılarda bulunuyordu.
Kushner'in ısrarı üzerine Bannon'a görevden el çektirildi.
Bannon bugün Trump'a karşı olsa da, Derin Devlet ile köprü görevi görüyordu. Amerika Birleşik Devletleri'ni kuran yapı Derin Devlet'ti.
Tabii ki şimdiki süreci Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşuyla kıyaslamak doğru değil. Ancak o gün de ABD'nin hedefi Avrupa'ydı, Afrika'ydı hatta Akdeniz'di. Anayasasında bu yazmıyordu. Ancak ABD'nin büyümesi için içine kapanık olmaması gerekiyordu.
Pentagon hala aynı düşüncede.
Değişen bir şey yok yani!
Sadece Trump bunu sakıncalı görüyor! Akıllıca bulmuyor.
Çatışma da haliyle kaçınılmaz oluyor... 5 kıtadaki askerlerin ABD'ye dönmesinin ne gibi bir faydası olabilir? Tartışılan konu bu! Pentagon "Washington için hiçbir faydası yok. Olamaz da. Çünkü oradaki askerler, Amerika Birleşik Devletleri'nin güvenliğini sağlıyor. Amerikan askerlerinin olduğu ülkelerdeki yönetimler elbette daha ılımlı olmak zorunda. Bugün Mursi döneminde Mısır'da Amerikan etkinliği azdı. Askerleri de yoktu. Ancak bugün Mısır'da Amerikan askerleri var.
Amerikalı birçok profesör de Mısır'da..." yorumuyla kendi görüşlerini savunmakta...
Şöyle de devam etmekteler...
"Mursi döneminde Amerikan karşıtı Mısır vardı, bugün farklı. Yine bugün Amerikan askerlerinin çekildiği Mısır'da değişim hemen başlar.
Mısır'ı bırakın. Almanya'daki Amerikan asker sayısını kimse bilmiyor. Büyük güç Almanya'yı bile Amerikan askerleri sarmış durumda. O nedenle Berlin'de kimse Amerikan karşıtlığı yapamaz. Pentagon bunu savunuyor. Doğru olduğu veya olmadığı Pentagon'u ilgilendirmiyor. Güç için bunun gerekli olduğunu biliyoruz ve askerlerimizi orada tutuyoruz..." diyerek haklılıklarını ileri sürmekteler...
Aynı örnek, İngiltere'nin Suffolk bölgesindeki Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne (RAF) ait Mildenhall Hava Üssü, Amerikan üssü üzerinden de gidiyordu! "Orada 2 bin Amerikan askeri bulunuyordu.
Burada İngilizler'in sözü geçmezdi. Kraliyet Hava Kuvvetleri olsa da Washington kararları verirdi. O nedenle Amerikan askerlerini ülkelerine döndürmek isteyen her başkan Derin Devlet'e karşıdır. Clinton, Bush, Obama böyle bir adım atmadı. Böyle bir adım için hiçbir hamle dahi yapmadı.
Trump'ın neden bu kadar agresif, onu kendi de bilmiyor belki..." çıkışıyla kavgayı büyütüyorlardı... Trump'ın ekonomik gerekçelerini dinlemek gibi bir amaçları da yoktu zaten! Konuşan dinlemeyince bir adım atılamıyordu!
Peki TRUMP, Esper'i ciddiye aldı mı? Bunu yakında göreceğiz... AMA NATO ZİRVESİ'nde ORTAK TEHLİKE OLARAK ÇİN'İN TANIMLANMASI AZ
ŞEY DEĞİL... HEM DE HİÇ! Bakalım zirvede alınan kararlar hayata geçecek mi, geçmeyecek mi? Geçerse bütün gidişat değişir!
Geçmezse de...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.