BEN burada çok sık not düştüm. "İçerideki sarsıcı olayların temelinde dışarıdaki TÜRKİYE kavgasıdır" diye...
İçerideki gelişmeler BÜYÜKMERKEZLERDEKİ akıloyunları gibi hiç ilgimiçekmedi. Tanıdığım bildiğimçok isim vardı. Bir rolübile yoktu.
Ama yerelde önemliydi.
Gülüp geçiyordum tabii... Yakın tarih böyledir.
Medyanın da katkısıyla dipnot bile olamayacak çok kişi önemli sayıldı, değer verildi... Karikatür gibiydi yaşananlar. Kimse görmüyordu...
Daha genç yaşlarda bile TÜRKİYE'nin çok önemli olduğunu kavradım. Olaylar ve sonuçlar arasındaki ilişki, her defasında DIŞARIDA bir merkeze sürükledi. Kaçınılmazdı bu. Çünkü Türkiye değerliydi. Ve onun için savaşanlar vardı... Hep böyle oldu. Dün de bugün de...
Gelin açalım isterseniz...
Dışarıda yazılanlardan gidelim...
İngiliz Oxfam'ın araştırmasından yola çıkarak bugün kurulması beklenen Yeni Dünya Düzeni konusunda gerçekleri anlatalım. Bazı çalışmalara göre dünyanın en zengin 26 isminin serveti, dünya üzerindeki 3.8 milyar insanın servetinden fazla. FORBES'taki 26 kişi bu... Oysa Bill Gates, Carlos Slim, Warren Buffett, Amancio Ortega, Jeff Bezos, Larry Ellison, Mark Zuckerberg ve Michael Bloomberg gibi 8 zenginin serveti 3.6 milyar insanınkinden daha fazla...
Zenginlerin tamamına yakınının ortak bir paydası vardı! Forbes listesinde yer alan 26 zenginden 25'i II. Dünya Savaşı'ndan sonra dolar milyarderi oldu.
II. Dünya Savaşı, bu yüzden gerekliydi. 26 zenginin tümü aslında servetlerinin de sahibi değil. Bu ütopik gelse de böyle. Sergey Brin'i düşünün, Mark Zuckerberg'i inceleyin.
Zenginliklerine sadece bir fikirle ulaşmaları mümkün mü? Aynısı Bill Gates için de geçerli. Meksika'ya gidip Carlos Slim'i incelediğinizde de aynı gerçek karşımıza çıkıyor. Kıta değiştirelim... Avrupa'daki zenginleri araştırın. Devletle zengin olursunuz, devletle güçlenirsiniz. Fransa, İtalya, Rusya, Türkiye, İran hepsinde aynı durum geçerli. Forbes listesine giren hiçbir zengin, bağımsız ve özgür değildir. Emir alır ve uygular. Ancak ilk detay görünmez, emirleri uyguladıkları konu onların TALİMATI gibi algılanır. Dolayısıyla PARAYI bilmeden gidilecek yol yoktur.
Siyaseten de olanları anlama şansımız sıfırdır!
II. Dünya Savaşı her ne kadar ABD'nin Yeni Dünya Düzeni olmuş olsa da paraya yön veren kent Londra oldu. SERMAYENİN başkenti Londra'ydı! Bugün bile ismini vermeye gerek görmediğim çok sayıda insan oradadır!
Afrika'da yaşıyor olsa bile parası Londra'dadır! Londra, Washington'ı yönetirken, Washington'ın Londra'yı yönettiği izlenimi verildi. Oyun böyle sahneye konuldu! Kimse anlamıyor dolayısıyla itiraz da gelmiyordu. Yıllar böyle geçti... KIRILMA, yine TÜRKİYE'de oldu. Merkez bizdik çünkü... Tek tek olayları versem şaşırıp kalırsınız. Ana hatlar üzerinden gidelim...
Londra, Ortadoğu ve Asya'nın finans merkezini yönetmek için yeni bir arayışa girdi. Tarihler 2012'yi gösteriyordu. ABD, buna karşı çıktı. Ancak bu plan ilk masaya geldiğinde ABD de destekliyordu. 1 yıl sonra yani 2013'te Washington ile Londra, İstanbul ortaklığını bitirdi.
Türkiye, İngiltere ile devam edecek gibi görünüyordu. Bütün işaretler bu yöndeydi. İstanbul Finans Merkezi, Londra'dan çok güçlü destek alıyordu. İşte o anda ABD'den en sert hamle geldi. Türkiye ile ABD'yi ilk kopuş noktasına getiren 17-25 Aralık operasyonu yapıldı. Bu operasyonda bütün oklar Türk hükümetini gösterse de aslında hedefe konulan İngiltere'ydi!
Ama bizler olayları hep içeriden okumayı severdik!
Tarihler dikkatle incelendiği zaman Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye'nin artık geri dönülmez bir yola girdiğini görüyoruz.
Washington, Londra-İstanbul- Moskova-Pekin buluşmasına izin vermeyecekti.
Türkiye'ye karşı MİT tırlarının durdurulması, DEAŞ'la Türkiye'yi yan yana getiren Pentagon, Berkin Elvan adlı bir minik çocuğun siyasi figür haline getirilmesi için fişinin çekilmesi, Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Başkanı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı Yaşar Güler ve Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu'nun ses kayıtlarının yayınlanması, Soma'da 301 madencinin bir suikastla öldürülmesi, DEAŞ'ın Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'nu basıp çalışanları rehin alması, 6-7 Ekim Kobani Olayları gibi Türkiye'ye karşı arka arkaya operasyonlar yapıldı.
Daha sayamayacağım böylesine büyük olayları hep içerideki TON'LA takip ettik. Oysa yapan DIŞARISIYDI! Dalga dalga geliyorlardı ama gören çok azdı!
Hedef açıktı. Türkiye ile İngiltere'nin İstanbul Finans Merkezi Anlaşması yapmasının önüne geçilmesi gerekiyordu.
Bu saldırılar olurken İstanbul'a gelen Londra Finans Merkezi'nin Başkanı Lord Mayor Fiona Woolf (Kraliçe II. Elizabeth'in manevi kızı), "İstanbul Finans Merkezi çok önemli. Bu dünyanın yeni dengesini sağlamlaştıracak.
Bu 5 kıta için de çok önemli" dedi. Peki Türkiye'nin kapısına dayananlar vazgeçiyor muydu?
Elbette hayır... Aralıksız geliyorlardı ve geleceklerdi...
2015 yılında Türk Hava Kuvvetleri, yine bir operasyonun merkeziydi. NATO'cu bir ekibin yer aldığı operasyonla, Rus jetinin düşürülmesi sağlandı. Ardından uzun süren Türkiye ile Rusya arasında kriz yaşandı. İki ülke tekrar iyi ilişkiler içine girdikten sonra, 15 Temmuz darbe girişimi geldi. Hep merkezde NATO ve Derin Amerika'nın olduğu operasyonlardı bunlar. Darbeden birkaç ay sonra Ankara'da Rus BÜYÜKELÇİ Karlov öldürülüyordu. Operasyonlar devam ediyordu.
Dolar operasyonları da dahil ABD, Türkiye'ye 40'a yakın saldırı yaparken, Ankara istediği çizgiye gelmedi. ABD ile Türkiye'nin artık birlikte hareket etme şansı pek görünmüyor.
Ancak bu kadar gerilim, İngiltere'deki terör saldırıları BREXIT sarsılmaları derken artık Londra ile Ankara arasındaki ipler de kopma noktasına geldi.
Gerildikçe gerildi. Türkiye bugün İngiltere ile daha sıcak ilişkiler içinde olsa da geçmişteki o yakınlaşma yok. Bugün derin Amerika, parayı yönetmek için İngiltere'ye, enerjiyi yönetmek için de merkezdeki Türkiye'ye operasyon yapmaktan vazgeçmeyecek. Konu elbette bizimle ilgili. Coğrafyamız kaderimiz... ABD yeni yol ararken Londra'yı da Ankara'yı da hedefe koydu. Bu savaşın yeni şekliydi. Büyük devletler savaşıyor ancak biz bunları ambargolarla, yaptırımlarla, dolar saldırılarıyla, dinleme kayıtlarıyla, kalkışmalarla, suikastlarla görüyorduk! Görebilen görüyordu yani. TEPEDEKİ bu büyük kavga, haliyle içeriye de siyaseten yeni oluşumlarla yansıyacaktı. İsimleri saymaya gerek yok! Kapıya dayananlar her şıkkı değerlendirmek için bütün seçenekleri kullanırlardı...
Türkiye'nin merkezinde olduğu yeni bir BÜYÜK denge kurulacak. SAVAŞ sürüyor sürecek. Ve büyüyecek de...
Olay budur!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.