Hesaplaşma
Hayati önemde. Çok kişi üzerinde durmadı. Bana gerçekten çok ilginç geldi.
Çünkü BAŞKAN TRUMP'ın en önemli adımıydı. Sonuçları itibariyle dünya değişecekti. Kesin ve net!
Başkan Trump ve Steven Mnuchin DOLAR'I DEVALÜE etmek istediler. Bu, yüzde 50 gibi rakamların konuşulduğu bir konu.
İnanılmaz bir şey bu!
Bank Of America hemen devreye girdi. Pentagon'a yapılmak istenenleri sundu. Trump'ın önü kesildi. Ancak fısıltılarla herkes çok sarsıcı gelişmeler olacak diyor... Başkan Richard Nixon buna yakın bir adım atmak istedi, gitti! Trump'a bir şey olur mu? Olursa ne olur? Bakıp göreceğiz...
Ama bu gelinen son nokta! Testilerden biri kırılacak gibi... Neyse... Biz içeriye dönelim. Dertleşelim...
Kaç kez burada konu ettim, hatırlamıyorum.
İçeride olan, olma ihtimali bulunan her eylemin DIŞ DENGELERİN üzerinde filizlendiğini aktardım. Türkiye bulunduğu konum itibariyle çok özel bir yerdedir.
İnsan kalitesi, inanç ekseni, tarihi, dili ve hüküm sürdüğü topraklar nedeniyle emsalsiz bir ülkedir. Bunu, bilmesi gereken her BÜYÜK güç bilir. Türkiye'nin konumu değerli olunca ve TÜRKİYE için mücadele eden güçleri tespit edince geleceği okumak zor olmuyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra TÜRKİYE'YE KOMÜNİZMLE mücadele görevi verildi.
Bir Allah'ın kulu çıkıp da "Yahu tamamı Müslüman olan ülkeye komünizm nasıl gelecek" diye sormadı.
Devlet bütün kadrolarıyla mücadele etti. Devletin biçerdöveri kendi gençlerini öğütüyordu. Kimse olanlara "DUR" diyemiyordu. Türkiye gibi kilit bir ülke iç sarsıntılarla uğraşırken kendi madenlerine erişimi elde edemiyor, SOVYETLER'in yıkılmasından sonra adım atması gereken ASYA'ya ulaşamıyordu.
PKK boş durmuyor herkesin enerjisini, aklını alıyordu. Devlet içeride güç gösteriyor, içeride mücadele ediyordu.
Tüm kurumlar bu yönde motive oluyordu.
Belki de dünyada tek'tik! Asker de MİT de Dışişleri de içeride mücadele veriyordu.
İran'da devrim oluyor, Sovyetler dağılıyor, Saddamlar tasfiye ediliyor, Özallar siliniyor, dünya haritası değişiyor, biz içeriye bakıyorduk... Muhalefetleri ve koalisyonları anlamıyorduk. Çözmek için gerekli DATA sunulmuyordu.
Kitleler olan bitene sadece bakıyordu.
KİMİN GERÇEKTE KİM OLDUĞU DÜN DE BUGÜN DE BİLİNMİYORDU! Hangi aileler uzun zamandır koruma altındaydı? Hangi isimlere yolu kim ya da kimler açıyordu?
Siyasete son sözü söyleyen YALILAR kimlerindi? Parayı elinde tutanlar gerçekte kimdi? Kimi severler kimi sevmezlerdi?
PARANIN efendileri hangi merkezlere yakındı? Kurulan çok sayıda PARTİYİ perde gerisinden yönetenler kimlerdi?
BİLMEZDİK. Bilinmezdi...
SAĞ dediler, SOL dediler, ülkenin yıllarını çaldılar. Düşünen akıllı gençlerini biçtiler... Nesilleri kaybettik...
Medya... İçinde yıllarını geçirdiğimiz eksen! Kimler geldi kimler geçti.
Kim kimden BUYRUK aldı!
Ülkeye yapılan operasyonlarda kimler başroldeydi? Ve neden çok kişi TÜRK OLMAYAN makamlardan emir alıyordu?
Burası bizim ülkemiz değil miydi?
Merkez Bankası başkanları...
Finans dünyasının önemli isimleri...
Ya da bazı cemaatler...
İyice içine girip baktığınızda en tepelerde TÜRK olmayanı, daha doğrusu DIŞARIYA çalışanları görüyordunuz...
Türkiye'nin yakın tarihi anlatılmaz acılarla doludur. GİZ'ler vardır hiç söylenmeyen, yazılmayan... Bu devam eder. Bir el o GİZ'i korur.
Bu türbülansla giden TÜRKİYE, ERDOĞAN döneminde de acılar yaşadı.
Sarsıntılar geçirdi. İtilip kakıldı.
Hep oldu bu. Yeni de değil... Bir ülke düşünün! Ordusu muhafazakar'a, MİT'i sağcı ve solcuya, komşu komşuya, bürokrat mezhebe, hariciye kendinden olmayana, Galatasaray Fenerbahçe'ye, Fener de Trabzon'a diş biliyordu... İçeride birlik, dirlik, bütünlük istenmiyordu...
Ki dünyada olup bitene dahil olmayalım.
OYUN KABACA BUYDU...
Son döneme bakın.
Operasyonlar öyle üst üste geldi ki herkes yıldı. Bıktı, yoruldu!
15 Temmuz son adımdı. AK PARTİ geldiğinden bu yana bütün davaların öznesi olan ASKER maalesef 15 TEMMUZ'da da sahne alıyordu.
DARBEYİ isteyenler, DARBEYE KARŞI OLANLAR tarafından engelleniyordu. Milletin desteğiyle birkaç saat içinde KALKIŞMA biçiliyordu.
Ve Cumhuriyet tarihinin en büyük tasfiyesi yapılıyordu. Gidenler NATO'ya yakın simalardı. Ya hapse atılıyorlar ya da görevli oldukları yerlerde sığınma istiyorlardı. 15 Temmuz önlense de iç barış büyük yara alıyordu... Son tahlilde yine DIŞARISININ motivasyonuyla adım atanlar içerisinin direnciyle tasfiye ediliyordu. Diğer darbeler, cuntalar, kalkışmalar farklı mıydı?
Elbette hayır. Bilmemiz gereken buydu. İçerideki isimlerin önemi yoktu. Onlara yukarıdan, görmediğimiz HATTAN emir verenler kimdi! Peki 15 TEMMUZ geldi bir şekilde de geçti. Mücadele bitti mi?
Gelin buradan bakalım biraz...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi iradesiyle AVRASYA eksenine gitti, oturdu. Uzun zamandır verilen en önemli, en kritik karardı. NATO üyesiydik!
1945'ten beri AMERİKA ile yürüyorduk.
İngiltere hep içeride ve yanımızdaydı!
Ama biz AVRASYA'ya ilerliyorduk...
Bu olağanüstü bir hamleydi.
CUMHURİYET TARİHİNİN EN ÖNEMLİ FREKANS DEĞİŞİKLİĞİYDİ! DEVLETİN DERİNLİKLERİNDE BU KARAR ALINIYOR VE HAYATA
GEÇİYORDU!
Peki ne olacaktı?
Nasıl bir gelecek bizleri bekliyordu?
Sanırım burası önemliydi...
Türkiye'de güç biriktiren ve söz sahibi olan ODAKLAR, OLUŞUMLAR öne çıkacaktı. Kaç zamandır da yazdık, çizdik.
Bu TÜRKİYE'nin konumuyla ilgiliydi.
Asker içinde de Dışişleri'nde de siyasette de AVRASYA EKSENİNE karşı olan çok isim vardı. "Yahu Rus silahlarının üzerindeki yazıyı bizim askerlerimiz okuyamaz" diyen askerleri biliyorum. Çok net ifade edilmese de ben şahsen TÜRK ORDUSU'nun ABD'den ve NATO'dan uzaklaşmak istediğini görüyorum. Bu karar uzun zaman önce de konuşuluyordu zaten... Süleymaniye ÇUVAL olayı bardağı taşıran son damlaydı. Sonra sabırla diplomasiyle aradaki mesafe açıldı. AVRASYA'ya bir günde gelinmedi... ORDU içinde alınan karar hemen hemen bütün siyasi partiler tarafından kabul görmüş gibi. Ancak yine gördüğüm kadarıyla buna karşı çıkanlar da yok değil... Dün de yazdım.
Önemli olduğu için aktarmakta fayda var. AJAN SKRİPAL skandalından sonra Kraliçe ile ROTHSCHILDLER birbirinden uzak düştü. Pentagon Kraliçe'yi kaptı. Trump da buna isyan etti ve tepkisini Londra'da gösterdi...
ABD Başkanı Trump Erdoğan'a sıcak bakıyor ve Türkiyesiz adım atmak istemiyordu. Tam tersi de mevcut!
Pentagon da yani ABD SİLAHLI gücü de şu an TÜRKİYE'ye çok uzak. Ve kısa vadede aranın bulunması mümkün değil. KRALİÇE de belki AK PARTİ'ye samimiyetle bakmıyor ancak içeride öne çıkmasını istediği isimler vardır, olacaktır.
Burada değerli olan TÜRKİYE'nin KONUMU! İçeride kesinlikle siyaseten bu mücadele yaşanacaktır.
Çünkü dünya üzerinde ayrışan ve kavga eden güçler burada da çok güçlüler.
Kimse TÜRKİYE'siz yürümek istemiyor.
Ne BATI ittifakı ne AVRASYA...
AVRASYA ile Rusya ve Türkiye yaklaşıyor. Çin'e kapı aralanıyor. ABD kayıp yaşıyor. Olan bu! Türkiye sayesinde yıllarca ORTADOĞU'da istediğini yapan Washington ise buna karşı çıkıyor.
Şimdi İngiltere de bu koroya katıldı!
1945'ten beri burada güçlü olan ABD hayati önemde bir ortağı bırakıp gitmek istemeyecek. İngiltere de aynı şekilde.
Ama TÜRK DEVLETİNİN geldiği yer ise AVRASYA...
Soru şu! PEKİ BU MÜCADELE NASIL VERİLECEK? Cevap basit!
SİYASETLE... İlk seçenek bu!
Sonuç ne olur? Türkiye AVRASYA'dan döner mi? Eski kutba gelip yerleşir mi?
Can alıcı soru bu! Cevabı bende yok.
Ben sadece EKSEN mücadelesinin içeride başladığını biliyorum. İsimlere girip sarsıcı şeyler yazmak niyetinde değilim. Ancak Erdoğan ve Bahçeli bir yanda olacak. Karşılarında ise geri kalan herkes... Partilerin, isimlerin bir önemi yok. EKSEN kavgası sandığınızdan çok daha öte bir şeydir. Ne kadar siyasetçi, ne kadar parti, ne kadar bunlar üzerinde etkili isim varsa ERDOĞAN ile BAHÇELİ'nin karşısına dikilecektir... Dünya yeniden kurulurken keşke içeride tek ve bütün olabilsek, tek parça hareket edebilsek!
Ama yine olmadı...
Tarih yine tekerrür ediyor.
Demek ki ders almamışız hiç...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.