Kim kazanacak
Düşmanlık artacak mı?
Çatışma olacak mı? Yaptırımlar hayata geçecek mi? SORU ÇOK... Gelin DIŞARISININ nasıl baktığına bakalım... Cevap içinde çünkü.
Haydi ilerleyelim...
ABD, kuruluş tarihi 4 Temmuz 1776'dan sonra ilk kez bu kadar gideceği yönü bulmakta zorlanıyor...
Washington'ı kim yönetiyor veya kim yönetemiyor? PARA ve SİLAH arasındaki kavgayı buraya çok taşıdık... Hatırlayın.
Bugünü anlamak için 1990'lı yıllara gitmemiz çok önemli.
ABD, Ortadoğu'yu yönetirken, Türkiye ile İsrail'i aynı noktada buluşturmuştu. Türk uçakları İsrail'i düşman görmüyordu.
İsrail ajanları ile Türk ajanları aynı evde kalıyordu. İstanbul Boğazı'nın çok önemli yalıları, İsrail ve Türk ajanlarının buluşma noktasıydı. 1990 ile 2000 arasında 19 yalı, Türk ile İsrail ajanlarının eviydi. Belki bir gün biri çıkar da şu BOĞAZ'ın gerçek tarihini yazar! Bütün kırılmaların ve operasyonların merkezinin olduğunu daha iyi anlarız. PARANIN nasıl dağıtıldığını da... Neyse...
Washington da bu birliktelikle yani TÜRKİYE-İSRAİL arkadaşlığının üzerinden Ortadoğu'yu yönetiyor, Akdeniz'in petrol haritasını Amerikan şirketlerine pay ediyordu. 30 yıl öncesinden bu planı yapan ABD, PKK ile de Türkiye'nin bölgede söz sahibi olması engelliyordu. PKK'nın yıllarca Türkiye'nin önünde en büyük engel olmasına neden olan silahların yüzde 90'ı İncirlik Hava Üssü'nden dağıtılıyordu.
İncirlik'e inen Amerikan kargo uçaklarının içindeki silahlar, Türk ajanlarının korumasında Doğu ve Güneydoğu'ya sevk ediliyordu.
İşin içinde TÜRKLER vardı...
PKK ile yan yana! Sadece DAĞLARDA değildi terör!
Ankara'nın göbeğinde vardı.
Bugün de öyle...
NATO askerleri de silahların dağıtımını sağlıyordu. Aynı generaller, Ankara'da PKK'nın daha da güçlenmesi için yanlış operasyon emri veriyordu. Türkiye binlerce şehit verirken, bu işin arkasındaki güç NATO'ydu.
Ve NATO'nun içindeki bazı TÜRK ASKERLERİYDİ!
Maalesef! Ancak Türk Ordusu içindeki vatanseverler, bu durumu engellemek istese de tasfiye ediliyordu. Yıllarca bu çatışma hali yaşandı.
Amerikan sistemine karşı çıkan askerler yakın tarihte birçok operasyonla hapse gönderiliyordu. Ancak Ankara, sonunda bu büyük operasyonlardaki hedefin başkent olduğunu gördü. 2009'daki Türkiyeİsrail gerilimi, Ankara'nın Washington'dan ilk kopuşu oldu. Erdoğan'ın Davos'taki çıkışı, yeni bir sayfanın da habercisiydi. O tarihten sonra Türk Ordusu içindeki çatışma daha da şiddetlendi.
Erdoğan artık ABD'nin asla bir dost olmadığını görüyordu.
Türkiye, 2008'de İsrail firması Aeronautics'ten 3 insansız hava aracı aldıktan sonra tüm uçuş kayıtlarının Tel Aviv ve Washington'dan sonra Ankara'ya ulaştığını da artık biliyordu. Pentagon ve NATO, Erdoğan'ı hedef seçti.
NET! Artık Türkiye'deki her adım, Erdoğan'ı değiştirmek için atılıyordu. Erdoğan'ın yanında yer alan, aynı odada çok özel toplantılarda olan kişiler de çatışma halindeydi.
Bir taraf Erdoğan'ı ABD'den uzaklaştırmak isterken, diğer taraf daha da yakınlaşmasını sağlıyordu. Ankara kararını verdi ve ABD ile yollar tamamen ayrıldı. 2010'daki Mavi Marmara saldırısı da, Türkiye'nin hem İsrail'den hem de ABD'den tamamen kopmasını sağladı. O andan itibaren bugün de geçerli olmak üzere hem Washington'ın hem de Ankara'nın 'müttefikiz' açıklamalarının tamamen aldatmaca olduğunu bilmeyen yok. Türkiye ile ABD açık şekilde savaş halinde. Sınır ötesi operasyonlarda bunu görmek zor değil. Türk askeri ile Amerikan askeri 2010 yılından sonra Suriye ve Irak'ta, birkaçı da Türkiye sınırları içinde olmak üzere yüzlerce kez çatışmaya girdi. Gizlendi, üzeri örtüldü! 15 Temmuz darbe girişimi de ABD'nin Türkiye'ye karşı belki de en büyük hücumuydu. 1990'lı yıllarda Türkiye ile ABD birçok kez karşı karşıya gelse de ortak noktada buluşuluyordu.
Ancak 2010'dan sonra ortak buluşma hiç olmadı. İŞTE BU NOKTADA DEVREYE PENTAGON GİRİYORDU!
1990'lı yıllarda TÜRK ORDUSUNUN YAŞADIĞI SORUNLARIN BİR BENZERİNİ PENTAGON YAŞIYORDU! ORDU İÇİNDE İKİLEM VARDI!
Organik olarak ordu ikiye bölünmüştü! Pentagon'da bugün etkisiz güç olarak görünen operasyonel generaller, Türkiye ile ortaklık yapmadan yeni dünya düzeninin bir hayal olduğunu söylüyor. Hatta terör örgütü kisvesi altında Pentagon'un düzenleyeceği birçok örtülü-açık operasyon, bu kanat sayesinde Türk istihbaratına bildirildi.
Pentagon'da bugün güçlü olan generaller ise Türkiye ile savaş istiyor. İşte bu durum, Pentagon'un tek yol projesini engelliyor. Çünkü çatışma hali sürdüğü takdirde Türkiye'ye karşı güçlü bir operasyon yapılamıyor. Bu durumun değişme ihtimali de zor görünüyor. Çünkü Pentagon'daki iki kanat tamamen farklı gelecek hayali kuruyor. Türkiye ile anlaşmak isteyen taraf Avrupa Birliği ile de çıkar ilişkisi istiyor. Karşı kanat ise Türkiye'yi bitirmek, AB'yi ABD'ye mahkum etmek istiyor. Ankara'ya sıcak bakan ekol Türkiye ile ortaklık yaparak Akdeniz'i kontrol etmek isterken, diğer kanat Arap NATO'su ile Akdeniz'i yönetmek istiyor. Ancak ABD'nin hep arka planda kalan akıllı beyinleri, bu çatışma halinin bitirilmesi gerektiğini söylemeye başladı. Eğer Pentagon'daki çatışma anlaşma ile sonuçlanırsa, Türkiye için riskler daha da artacak.
Akıllı beyinler, 250 yıllık bir kararın alınması gerektiğini söylüyor. ABD'nin ateşe düşme ihtimalinin artması nedeniyle akıllı beyinler ciddi şekilde devreye girdi. ABD hem kendi için hem de bizim için karar alacaktır.
"TÜRKİYE İLE OLAN DOSTLUK KAZANACAKTIR" felsefesi öne çıkacaktır. Ağır basacaktır.
Ancak Türkiye bu şıkkın hayata geçmeme ihtimalini önceden okuyup S-400'ler ile kendini güvenceye aldı. AVRASYA'ya yanaştı. Bir kalkan oluşturdu!
Bu saatten sonrası Pentagon'un sorunu... Eğer üzerimize gelmeye karar verirlerse geleceklerdir. Alacakları bir sonuç da yoktur. Deneyebilirler.
Ancak AKILLI ADAMLARIN DEVREYE GİREREK İŞİ TATLIYA BAĞLAMA ihtimali hiç az değil. Ama Ankara artık verilen sözlere inanır mı? Yapılan bunca operasyonu unutur mu?
Bence UNUTMAZ... Ama tarih akacak ve izleyeceğiz... KİM GÖRÜR BİLEMEM AMA TÜRKİYE KAZANACAKTIR!
Rahat olun...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.