Gaz sancısı
Amerika Birleşik Devletleri, kendi BEKA'sı için ÇİN'i durdurmak ve kontrol etmek zorunda. Bunun için ilk attığı adım petrol oldu.
Venezuela'yı karıştırıp yönetimi ele geçirmek istedi. Hedef ÇİN'in kontrol dışında tek bir damla petrol bile almamasıydı!
İran konusu da bundan ayrı ve bağımsız değildi.
Kaşıkçı skandalı da...
Çin petrol ile terbiye edilmek isteniyordu.
Huawei de aynı şekilde. Çin daha fazla büyümesin kontrol edilsin ki ABD BÜYÜK OLARAK
YAŞASIN! Bu denge böyleydi.
Washington'da "Çin'i şimdi vurmazsak yarın çok geç olacak" diyen çok isim vardı. Trump ve ekibi ise Çin ile birlikte İKİ BÜYÜK OLMAYI TERCİH
EDİYOR GİBİYDİ. Sıkıntı buradaydı. Trump karşıtları bunun bir adım sonrasında "ABD DİYE BİR DEVLET OLMAYACAK" çığlığı atıyordu...
Kavganın özü kısaca böyleydi...
Bu iki ayrı kutup, hedefi olan her ülkede güç buluyordu. İngiltere'de de Almanya'da da Türkiye'de de bu iki kutba yakın isimler vardı.
İş dünyasından da siyasetten de... Aradaki çatışma ABDÇİN dengesinin oturmaması yüzündendi! 2007'den bu yana Türkiye'de yaşanan bütün sarsıcı olayların arka planında da bu gerçek vardı. Ergenekon'dan Balyoz'a, oradan 17-25 Aralık ve 15 Temmuz'a kadar giden yolda görülen mücadele aslında buydu. Türkiye'nin BATI ittifakında mı kalacağı yoksa güneşin doğuşunu takip edip AVRASYA'da mı konaklayacağı merak KONUSUYDU... Savaş buydu! Çünkü dünyanın para ve enerji politikası tamamen değişecekti. Bütün kurumlar ve ülkeler rektifiye edilecekti. Büyük bir dönüşümdü bu! Sancı buradan kaynaklanıyordu! NATO'dan BM'ye IMF'den Dünya Bankası'na kadar her şey değişecekti.
İKİ BÜYÜK SAVAŞLA MEYDANA GELENLER, SESSİZ SAVAŞLA SON BULACAKTI. Kabul edenler ve etmeyenler vardı. Kavga tüm hızıyla sürüyordu.
Mücadelenin merkezlerinden biri, ana üssü belki de AKDENİZ'di!
Akdeniz, yaklaşık 2.5 milyon kilometrekarelik bir alanı kapsayan yeni dünyanın en özel denizi. Şimdi asıl mesele bu kadar büyük bir alana yayılan petrol ve doğalgaza kimin hakim olacağıydı. Kritik bölgelerde kim son sözü söyleyecekti. Uluslararası kanunlara göre Türkiye, Akdeniz'de en şanslı ülkelerden biri. Türkiye'nin, 55 bin 500 kilometrekarelik bir alanda hakkı var. İsrail'in 4 bin kilometrekare, Mısır'ın ise 17 bin kilometrekarelik bir alanda arama hakkı var.
Uluslararası resmi kayıtlar bunu doğruluyor. İşte asıl mesele de burada başlıyor.
Bölgede 40'tan fazla ülkenin savaş gemileri hak istiyor. Yeni Zelanda bile Akdeniz'den pay istiyor. ŞAKA GİBİ DEĞİL Mİ!
Ama gerçek böyle. O nedenle ABD, Türkiye'yi hedef seçti.
Yeni dünyanın denizinde var olmak isteyen ABD, Türkiye'nin bölgedeki gücünü azaltmak istiyor. Bugün Suriye'de ve Irak'ta Türkiye aleyhine ne yaşanıyorsa, bunun nedeni Ankara'nın Akdeniz'deki şansı. Bunu görmek zor değil. Ancak ısrarla bunu ıskalayanlar var.
ABD, İsrail üzerinden Türkiye ile anlaşmak istiyor. Eğer Washington, Ankara ile Tel-Aviv'i aynı masaya oturtmayı başarırsa, dünya başka bir noktaya evrilecek.
Çünkü Türkiye ile İsrail'in büyük enerji anlaşması, Avrupa ve Rusya'yı plan dışına itiyor.
İsrail'in Güney Kıbrıs'la yaptığı doğalgaz anlaşması, yeni sıkıntıları beraberinde getirdi. Asıl doğalgaz ve petrol rezervinin olduğu Doğu Akdeniz'de patron şu an için Türkiye görünüyor. O nedenle İsrail, Washington'dan Türkiye ile anlaşmak için destek istedi.
Burada kimse görmek istemese de İngiltere'nin rolü çok önemli. Bilenler bilir. İSRAİL'in arkasındaki asıl akıl asıl güç Londra'dır! Londra devre dışı bırakılarak doğru okuma yapılamaz gibi. İngiltere sonuçta KIBRIS'ta uzun zamandır var.
İsrail birçok açıdan Washington ile Londra'yı birbirine bağlıyordu.
Washington Londra'nın etkisinde kalıyordu.
SIR değil. Pek çok olayda bunu gördük.
En azından son birkaç yıla kadar durum böyleydi. Şimdi İngiltere'nin ABD ile yaptığı Akdeniz anlaşması, başlamadan bitti. Çünkü Washington, İngiltere'den daha fazla yetki istedi.
Bu da gerçekleşmedi. Eğer İngiltere, BREXIT'le sonlanan bir dönem yaşamazsa, Washington için asıl risk o zaman başlayacak.
İngiltere de Avrupa Birliği'nde etkisini korumak için Akdeniz gazına olanca gücüyle asılacak.
Akdeniz'in gerçek değerini ilk olarak anlayan yine İNGİLTERE oldu. Herkes olaya uzakken onlar 3 önemli savaş gemisini KIBRIS'ın etrafına demirledi.
Amerikan savaş gemileriyle yakın olmasa da bölgede etkin bir rol üstleniyorlar. Türkiye'nin özellikle Doğu Akdeniz'de İngiltere ile karşı karşıya gelmesini isteyen güç de Washington. Kendi çıkarları için.
Bu durum elbette ciddi sonuçları beraberinde getirir. Oyun içinde oyun yani. Zenginlik de kumpaslar da Türkiye'nin etrafında!
Londra, artık Kıbrıs adasıyla ilgili geri adım atmayacak.
Washington da bunun farkında.
O nedenle Washington, İngiltere ile büyük ortaklık istemiyor.
Kilit ülke konumundaki Türkiye de anlaşmak için nasıl bir yol izleyecek bugün için bunu anlayan kimse yok. Türkiye'nin herkesle oturması konuşması ve bildiğini yapması kafaları iyice karıştırdı. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan sonra topraklarını kaybeden bir DEVLET şimdi masada büyük oyunculara rağmen yer tutmuş durumda. Ve bu yer çok ama çok önemli bir nokta...
Ankara hem İPEK YOLU'nun önemini değerini, hem AKDENİZ'in vazgeçilmezliğini görüyor ve biliyor. Oyunu gördüğü için de büyük hamlelerle ilerliyor...
Elbette bu rotayı tersine çevirmek isteyenler "BATI ile eskisi gibi yürüyelim" diyenler olacaktır. Hemen hemen her önemli başkentteki ayrışma böyle... Bu farklılaşma AK PARTİ içinde de CHP içinde de var. Ve bu ekollerin çarpışması, İSTANBUL seçimlerinde ortaya çıktı. Sermaye renginden, ülkelerin ilgisine kadar olan biten açıktı... İKİ EKOL DE TÜRKİYE'NİN YÖNÜ İÇİN MÜCADELE ETMEKTE.
ANCAK ANKARA AVRASYA İÇİN GAZA BASTI GİDİYOR... Türkiye NATO merkezli operasyonlardan sonra NATO ile ne kadar sağlıklı bir ortaklık yapabilirdi! Bu sorunun cevabı, Türkiye'nin büyük dengeyi değiştirmek için sahaya inmesine yol açtı... OLAN BU!
NOT: Önceki gün akşam saatlerinde dünyada bir KIRMIZI ALARM duruma yaşandı.
Dedikodu aldı başını gitti. Rus denizaltısı, yine AMERİKA tarafından vurulduğu için kaygı büyüktü. Herkes "büyük savaş kapıda "diye hop oturup hop kalktı. Eller tetikteydi.
Suriye'deki Tabka ve Rümeylan Amerikan üslerine bir RUS SALDIRISI olma ihtimali BEYAZ SARAY'ı ayağa kaldırdı. Putin'in soğukkanlı oluşu savaşı önledi. Ancak tansiyon hala çok yukarıda...
KUZEY KUTBU'NDAKİ bir operasyonun yansıması bile bizim yanı başımızda olacak gibi.
Türkiye'nin dengedeki rolünü düşünün!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.