24 Haziran
AK PARTİ iktidara geldi, TEZKERE krizini kucağında buldu. Bush ve ekibiyle restleşti.
"TEZKEREYE HAYIR" kararı çıktı. ABD Irak'a biz olmadan girdi. Askerimize ÇUVAL geçirerek onurumuzu kırdı.
Sonrasında TEZKEREYE "HAYIR" diyenlerin kapısına dayandı. Abdullah Gül "SÖZDE DEĞİL ÖZDE CUMHURBAŞKANI" itirazıyla durdurulmak istendi.
Deniz Baykal kasetle yollandı.
MHP de kaset saldırısıyla sarsıldı.
Önemli isimler budandı. Devlet Bey son anda toparladı...
Tezkere ile başlayan rüzgar PARTİ kapatma davası ile devam etti. AK PARTİ TEK OYLA kurtuldu... Kapatma olsa ERDOĞAN siyaseten eriyip gidecekti. TEK OY imdada yetişti. Erdoğan kaldı.
Saldırılara karşı koymaya devam etti! Çünkü arkası kesilmeyecekti!
Odasına, evine, muhtemelen araçlarına DİNLEME cihazları konuldu. Hem kendisinin hem yakınlarının evleri ve işyerleri MOBİL DİNLEME ARAÇLARI ile kuşatılıyordu. Hiç özel bir alan kalmamıştı. Onlarca DAVA peş peşe geliyordu. Ülke hafızasını kazıyordu. Ordu, işadamları, bürokratlar, spor dünyası DİNLEMELERLE sarsılıyordu.
Yürütmenin başı olan Erdoğan bütün bunların arasında kendini korumakta zorlanıyor, etrafı çevreleniyor ve her şey kayıt altına alınıyordu. OYUN İÇİNDE OYUN vardı, gören yoktu...
Türkiye'yi derinden sarsan davalar yetmezmiş gibi bir de GEZİ olayları patladı. Şans eseri DOLMABAHÇE'nin kapısına yönelen bir grup POLİS KAPIYA DUVAR oldu.
Vinçlerle kepçelerle gelen insanları içeri almadı, direndi. SİVİL DARBE önlendi.
Yoksa içeri girilse odaya yani Erdoğan'ın çalışma ofisine ilk dalacak olan CNN INTERNATIONAL ve şimdilerde Türkiye'de ortak YOUTUBE kanalı açan dostları olacaktı. Sonra zaten GEZİ olmayınca 17-25 ile geldiler.
Bu kez KABİNE hedef oldu.
Bakanları aldılar. Ankara'yı resmen sarstılar. Uçurumun kenarından dönüldü. Erdoğan hem ailesini hem kendisini resmen savaşarak kurtarmayı bildi!
Siyaseten de medya eliyle de kuşatılmıştı. O çevrelemeyi yarıp çıktı. Tabii arada şimdi unutulmaya yüz tutmuş önemli olaylar yaşanıyordu! Emre Taner, Hakan Fidan ve Afet Güneş'in alınmasını istemek gibi...
Sızdırılan OSLO görüşmeleri gibi... ABD Ankara Büyükelçisi'nin topladığı diğer büyükelçilere "BİR İMPARATORLUĞUN ÇÖKÜŞÜNÜ İZLEYECEKSENİZ" demesi gibi... Rus Büyükelçi Karlov canlı yayında öldürülüyor, Rus savaş uçakları tarafımızdan vuruluyordu! İstanbul ATATÜRK HAVALİMANI basılıyor, 45 dakika insan katlediliyordu.
Reina'ya otomotik silahla giren eğitimli asker ortalığı kan gölüne çeviriyor, İSTANBUL'u KORKU şehrine dönüştürüyordu.
Polislerimiz hedef alınıyor, CANLI bombalar görev yapıyordu...
Daha pek çok olay TÜRKİYE'yi 15 TEMMUZ'a taşıyordu! Yakın geçmişe bakınca dünya üzerinde TÜRKİYE kadar TANSİYONU yükselen, uçurumun kenarına gidip gelen ikinci bir ÜLKE yok.
Sadece uğraşan ABD de değil üstelik... Bütün istihbarat merkezleri buralarda!
Herkes kendi yürüyebileceği TÜRKİYE'nin peşinde. Bu nedenle operasyonlar uygun formatı atmak için!
Bu iklimde 31 Mart seçimlerine gidildi.
Büyükşehirlerden bir kısmı CHP'ye kaydı.
Ancak tansiyon yine düşmedi. Çünkü geride bıraktığımız yaz aylarından bu yana kimsenin bilmediği DOLAR saldırısı vardı... Bunca tehlikeyi atlatan ERDOĞAN yine ailesiyle birlikte hedefti... Bu kez işin içine PARA girmişti. Daha önce olmayan PARA şimdi başrol alıyordu! Ve bu türbülans sürecek!
23 HAZİRAN'dan sonra da sürecek... Kim kazanırsa kazansın!
Çok sorulduğu için aklıma gelen senaryoları paylaşayım... Bakalım hayat bize hangisini gösterecek...
-Eğer CHP adayı İmamoğlu 23 Haziran'daki İSTANBUL seçimini kazanırsa EKONOMİK basınç artacak ve değişik yollarla BAŞKANLIK seçimi erkene alınmak istenecek...
-Binali Yıldırım kazanırsa CHP "SEÇİMİN TEKRARINA GEREKLİ TEPKİYİ VERMEDİĞİ GEREKÇESİYLE" karışacak.
BOYKOT kararı alamadığı için Kılıçdaroğlu suçlanacak. İmamoğlu Genel Başkan olacak...
-İmamoğlu sandıktan çıkarsa AK PARTİ'nin içinden gelip yollarını ayıranlar net olarak sahneye çıkacak. Erdoğan'ın karşısına dikilecek. Beştepe'yi olası erken seçimde tasfiye etmek için start verecek. Aksi durumda yani İmamoğlu'nun çıkmaması durumunda hazırlıkları yapılan sokak gösterileri başlayacak. Bu kez YSK devre dışı kalacak. Kimse oraya bakarak bir sonuç alma talebinde bulunmayacak. Tam o sırada EKONOMİK operasyonlar muhtemelen canlanacak!
2002'deki şartları oluşturmaya çalışanlar PARA üzerinden KAOS isteyecek!
-Binali Bey'in kazanması halinde YABANCI BASIN "şüpheli" yayınlara başlayacak. İçerisi kaşınacak. Kaybetmesi durumunda Erdoğan'a hiç olmadığı kadar saldırı yapılacak. BEŞTEPE karşısındaki koalisyon hem partiyi almak hem Erdoğan'ı kenara çekmek için hamle üstüne hamle yapacak.
-Erdoğan güç kaybederse zayıflarsa bu kez PARTİ gelecek olan davalarla sarsılacak!
-İmamoğlu çıkamazsa Kemal Bey'in gelişine neden olan KASET'e kadar uzayan alevli tartışmalar CHP'yi kavuracak!
-Binali Yıldırım zaferle çıkamazsa AK PARTİ muhalifleri suçlu olarak MHP'yi gösterecek. İttifak bozulacak. Zayıflamış görüntü veren AK PARTİ yalnız kalacak.
-Binali Bey sandıkları patlatırsa AK PARTİ ve ERDOĞAN kendi inandıkları Türkiye'yi 2023'e taşıyacak.
23 HAZİRAN İSTANBUL seçimi olsa da aslında değil!
TÜRKİYE'nin seçimi olacak.
Ülkenin gideceği YÖN sandıktan çıkan kararla netleşecek... Binali Bey çıkamazsa ERDOĞAN şimdiye kadar yaşadığı saldırılardan daha güçlüsüyle karşılaşacak.
Çıkarsa CHP'yi kavuran bir rüzgar esecek! Muhalefet tasfiye olacak.
SANDIKTAN çıkan sonuç ya TÜRKİYE'nin ABD-NATOBATI çizgisinde olduğunu ya da RUSYA ile yola devam ettiğini gösterecek... Bu NET'likten sonra ayakta kalan diğer tarafı siyaseten tekrar canlanmasın diye budayacak! Türkiye konumunu belli edince dünya da buna göre şekillenecek.
İPEK YOLU da AKDENİZ de ORTADOĞU da farklı olacak...
Bunun için önce 23 HAZİRAN'ı yaşayacağız.. Ve sonrasını...
Bakalım neler göreceğiz... Ya ERDOĞAN bunca saldırılardan sonra yine zaferle ayrılarak tarih yazacak ya iç-dış koalisyon karşısında geri adım atacak...
Ankara'nın yönü dünyanın dönüş ritmi olacak! Bu yaz çok sıcak geçecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.