GELİN bugün Amerika'dan adım atarak TÜRKİYE'ye gelelim... Orada olayların biteceği türbülansın geçeceği yok. Yine çok özel ziyaretten söz edelim. Yine önemli isimlerden ilerleyelim...
Önce ABD'den süzülelim. Sonrasında TÜRKİYE'deki önemli oluşuma gelelim...
Haydi bakalım...
Arkadaş da olsalar rakiptiler. Trump ile Hillary Clinton... Rothschild üzerinden bir hukukları vardı. Seçim, oy, kampanya ve gerginlik araya mesafe koydu.
Doğaldı... Rakiptiler. Dün de bugün de...
Trump kazanırken sadece Hillary Clinton'ı geçmedi. Sadece onu geride bırakmadı. Clinton'un her şeyi olan kampanya başkanı John Podesta'yı da solladı! John Podesta, hala aktif hala güçlü. PizzaGate skandalı sonrasında Hillary Clinton'ın belki de başkanlığı kaybettiği söylense de John Podesta'yı da bitirmek için bu adımın atıldığını biliyoruz.
Akıllı adamlar biliyor doğrusu! Podesta da çok önemli bir AĞ'ın temsilcilerinden... Bu nedenle PODESTA geçtiğimiz günlerde Londra'ya uçtu. JACOB ROTHSCHILD'in malikanesinden davet almıştı. Görüşme önemliydi... Görüşme sonrası ABD'ye uçtu.
Ve doğruca Hillary Clinton'a gitti. Mesajı taşıyan Podesta hala çok önemliydi. Bu trafik bunun kanıtıydı! New York'ta Hillary Clinton'a anlattıkları gücünü kaybetmediğini gösteriyordu.
Podesta, Hillary Clinton'a, "2020'de Demokratlar'ın adayı sen olmayacaksın.
Çünkü Londra senin başarısızlığın nedeniyle zor günler geçiriyor. Özellikle Libya, Arap Baharı ve Türkiye konularında aileyi yanılttın.
Ön görülerinin tamamı çöktü. Türkiye konusunda, birçok eylemin başarılı olacağını söylediğinde, ekibine güvendiğini anlattın. Biz de seçim kampanyasında seni güçlü şekilde destekledik. Ancak Türkiye'de kaybeden bizdik. Senin 2020 Türkiye ön görün çıkmadı, çıkmayacak. Sessizce geriye çekilen bir Türkiye ön görüyordun, bu gerçekleşmedi.
Belki 20 belki de 30 yıllık bir projenin sonunda hazırlanan 21 kişilik Türk listesinin tamamı artık sessiz. Libya'da da kaybeden biz olduk. 2011'de Libya'da öldürülen ABD Büyükelçisi Chris Stevens çok önemliydi.
Sonrası ise daha da önemliydi" dedi.
Şimdi Hillary Clinton'ı ABD eski Başkanı Bill Clinton'ın eşi olarak değerlendirmemek gerekiyor. Derin Amerika'nın yıllarca hedefinde olmasına rağmen aklı ile ekibi ile hep güçlü kalmayı başaran biriydi. O nedenle Rothschild ailesiyle birlikte yürüyordu.
Şimdi ise artık kaybetti. Hillary Clinton için Rothschild ailesi belki 100 milyar dolar yatırım yaptı. Her istediği yapıldı, imkansız denilen talepleri dahi gerçekleştirildi. Arap Baharı'nın başlatılma tarihini bile Hillary Clinton belirledi.
Sonuç büyük başarısızlık. Hem ABD hem de Rothschild ailesi için de büyük başarısızlık. 2020'de Demokratlar'ın başkan adayı olmaması halinde sessiz kalmayacağını söyleyecek kadar cesareti olan Hillary Clinton'ın, yeni dönemde sağlığıyla ilgili olumsuz gelişmeler yaşanacak. Bunu göreceğiz, bu durumdan kaçış yok. ABD eski Başkanı Bill Clinton, eşine başkan adayı olmaması için ısrar etse de bu güçle yaşamak isteyen Hillary Clinton'ı engelleyemedi. Hala başkan olmak için hayaller kuran Hillary Clinton için çok zor günler başladı.
ABD'nin güçlü bir şekilde değişime gideceği, aynı şekilde Rothschild ailesinin de bu değişime aynı şekilde karşılık vereceğinden kuşku yok. Trump'ın Başkan seçilmesinde Bernie Sanders'ın da önemli rolü vardı.
Sanders Rothschild ailesinin hep karşısında yer aldı. Eğer Sanders olmasaydı, Hillary Clinton seçilecekti. ABD'de oyun içinde oyun görmeye alışığız çünkü. Her zaman B planı olan güçler savaşı yaşanıyor.
Bugün Donald Trump, Başkan seçildiğine sizce çok mutlu mu? Elbette hayır.
Ailesinin her bireyi hedefte.
Ailesinin tüm üyeleri birbirleriyle restleşiyor. ABD Başkanı, dünyanın en güçlü adamı sıfatı olan kişi ama kızı ile eşini aynı masaya oturtamıyor. Amerika Birleşik devletleri, dünyanın en zor ülkesidir. Güçlü olmak zordur, güçlü kalmak daha da zordur. Bu iç çekişmeler güçlü ülkelerde olur. Sıradan ülkelerde iç çekişme yaşanmaz, kararlar alınır ve uygulanır. ABD, geçmişte iç çekişmelerin az yaşandığı bir yüz ölçüme sahipti. Bugün birçok noktasında hatta Los Angeles ile New York'un bile gizli savaş halinde olduğunu görüyoruz.
Elbette New York- Washington savaşını da göz ardı edemeyiz.
Avrupa ile ABD savaşının giderek arttığı günlerde, birçok bölge ABD'de 2020 başkanlık seçimine kilitlendi. 100'e yakın aday adayı var. Herkes lobi peşinde, herkes lobilere sözler veriyor. Derin Amerika'nın bile 15'e yakın adayı var. Sessiz ve derinden giden bu durum, dönem dönem gün yüzüne çıkacak.
Pentagon'da da kafa karışıklığı hakim.
Dünyanın en güçlü savunma bakanlığı hangi kıtayı öncelikli olarak hedefleyeceğinin şaşkınlığını yaşıyor. Çünkü her bölgede aktif olmak zorunda bir Pentagon isteniyor.
Amerikan ordusuna asker alımının, hiç olmadığı kadar hızlandığını görüyoruz. Bu dünya barışı için olumsuz bir durum. Ancak Washington kendi planları doğrultusunda bu kararları aldı ve adımları attı. Tekrar altını çiziyorum! BU KADAR ASKERSAYISINI ARTIRMAK HİÇ HAYIRLI BİR İŞ DEĞİL! AMA ALIYORLAR, ARTIRIYORLAR...
Sadece Pentagon değil, birçok ülke de savaş hazırlığı yapıyor. Bu süreçte kazanacak olanlar sadece silah şirketleri olsa da dünyanın yeni rotasını bulması için kaçınılmaz bir durum. John Podesta'nın da hiç anlaşamadığı silah şirketlerinin hisselerini toplamasını da Rothschild ailesinin büyük savaşın kaçınılmaz olduğunu anlaması olarak yorumlamalıyız.
Peki BÜYÜK GÜÇLER ARASINDABUNLAR OLURKEN TÜRKİYE'DE NELER YAŞANIYOR?
Yeni Parti geliyor mu?
Ankara'nın rotası belli ki BÜYÜKGÜÇLERİ hedeflerine uluşmakta sıkıntıyasoktu... Rothschild ailesi hala hazırdaburada güçlü olsa da yeni oyuncuları oyunasokabilir! Bu pekala mümkün! Hiç de zordeğil bu! Zaten piyasalara bakın! AİLEYEyani Rothschildler'e yakın isimler aralıksız birşeyler satıyorlar! Satıp DOLAR'a dönecekler.
Hazırlık var mı? VAR! Tekrar saldırı olabilir mi? Mümkün! Sadece ANKARA'yı yola getirmek kendi rotalarında tutmak için para ile gelebilirler mi? İhtimal... Durum bu!
Ankara'nın ABD'nin diğer tarafı ile ilişki kurup ilerlemesinin önüne geçmek için CLINTON çizgisi önümüze getirilebilir. MÜMKÜN!
Hazırlıklar sürüyor mu? Sanırım olanca hızıyla... İsimlere şimdi girmenin bir anlamı yok... Ama PARAYI takip edince Londra'ya uzanınca durum netleşiyor. Sahi Clinton'un buradaki en yakın arkadaşı kimdi... İzleyelim..
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.