KESİN olmamakla birlikte film, senaryoya uygun ilerlemekte. Kaşıkçı'dan söz ediyorum. Kaybolmasından, haber alınamamasından, ASİTLE YAKILDIĞININ söylenmesinden... Her şey üst üste geldi. Ama sanırım finalde benim çok önceleri yazdığım SON ile karşılaşacağız gibi... Açalım isterseniz...
Kaşıkçı Ailesi'nin dünyanın en önemli silah tüccarlarından biri olduğunu bilmeyen yok.
Dolayısıyla İstanbul'da öldürülen Cemal Kaşıkçı'nın da Lockheed Martin ve Raytheon'un danışmanı olması da garip değil. Kendisini bir barış elçisi olarak tanıtan ve birçok konferansa katılan Kaşıkçı'nın Lockheed Martin'le olan yakınlığı ise fazlasıyla şaşırtıcı.
Yazmıştım...
Kaşıkçı'nın öldürülmesinden birkaç gün önce Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman, ABD Savunma Bakanlığı'na, yani Pentagon'a, yani Lockheed Martin'e, ilk etabı 15 milyar dolarlık THAAD füze savunma sistemini almayacağını söyledi.
30 Eylül'deki bu konuşma, Pentagon'u çileden çıkarttı.
Çünkü 100 milyar doları aşacak 3 etaplı füze savunma sistemi masadaydı. Paradan çok SELMAN'ın sapmaları endişe meydana getiriyordu!
Selman'a ağır bir ceza kesilmeli, herkes bunu görmeliydi! Start böyle verildi!
Kaşıkçı da bu konuda büyük bir fırsattı. Türkiye'de infaz edilmesinden sonra (!) Veliaht Prens Selman'ın suçlanacağını Lockheed Martin'deki temizlik görevlileri bile biliyordu.
Olağanüstü bir operasyonla Kaşıkçı dünyanın ana gündemi oldu. Selman köşeye sıkıştırıldı.
Kimilerine göre Selman da İngiltere'yi arkasına aldı.
Kaşıkçı'yı infaz ederek ABD'ye rest çekti.
Mümkün mü? Elbette!
Ancak bu ihtimal çok güçlü olmasa gerek. Çünkü hiçbir veliaht Prens, ülkesinin bir konsolosluğuna giren kişiyi infaz etmez.
Selman'ın köşe sıkışmasından sonra, o ABD'ye rest çeken Selman kayıplara karıştı. Bakın hiç yok! 2 Ekim - 11 Ekim tarihleri arasında 24 kez Amerikalı yetkililerle telefon görüşmesi, 6 kez de Arabistan'da yüz yüze görüşme yapan kişi Selman'dı.
Çünkü cinayetin merkezinde Selman yer alıyordu.
Kendisine muhalif olanları tek tek ortadan kaldıran Selman'ın Kaşıkçı'yı da ortadan kaldırması doğal bir adımdı.
Herkes bu adımı satın almıştı bile... Ancak perde arkasında garip işler oluyordu!
Selman Amerikalı yetkililere öyle sözler verdi ki, bir anda Washington Selman'ı korumaya aldı. ABD Başkanı Trump, ABD Savunma Bakanı Mattis, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ve CIA Direktörü Gina Haspel, Selman için bir kalkan oluşturmaya başladı. Hedef saptırıldı, Arabistan içindeki bir grubun yaptığı iddia edildi, 'ceset parçalandı, yok edildi' hatta 'asitle' temizlendi yorumlarını görmeye başladık. Bunlar SELMAN'ın verdiği sözlerden sonra oluyordu!
Selman'ın İngiltere'deki ipleri şimdi tekrar Washington'a geçti.
İngiltere bu duruma elbette sessiz kalamazdı.
Kral Selman bin Abdulaziz'in Londra'da sürgünde olan üvey kardeşi Prens Ahmed bin Abdulaziz, Arabistan'a gönderildi.
MI6'nın özel jetiyle yapılan bu transferle Prens Ahmed bin Abdulaziz'in, Veliaht Prens Selman'ın yerine geçecek kişi olarak algılanmasını sağladı.
Şimdi önümüzdeki günlerde Prens Selman'ın mı yoksa Prens Ahmed bin Abdulaziz'in mi 'veliaht' olarak öne çıkacağı önemli. VELİAHT SELMAN kalabilecek mi yani! İngilizler'e göre Prens Ahmed bin Abdulaziz'in 'veliaht' olması kesin.
Prens Türki bin Bender, Prens Halid bin Ferhan ve Prens Suud bin Saif el-Nasr gibi 12 kayıp Prens var. Bunların tamamının saray içi savaş nedeniyle ortadan kaybolduğu biliniyor.
Şimdi ABD, Prens Selman'a "Veliahtolarak kalacaksın" dese de Prens Ahmed bin Abdülaziz'e güvenlik garantisi veriyor.
Böyle olunca da Prens Ahmed bin Abdulaziz'in Washington'la karşı karşıya gelen Rothschild ailesinin dışında bir isim olduğu anlaşılıyor. Yani Buckingham Sarayı ile Pentagon'un el sıkıştığını anlıyoruz.
En azından HAYATİkonularda! Prens Selman'ı isesadece Rothschild ailesinindesteklediğini biliyoruz. AncakSelman aileyle değil Pentagon'lamı hareket etmek istiyor?
Yaptığı görüşmelere bakarsak 'Evet'... Ancak kimsenin GÜVENMEDİĞİ de bir gerçek...
Suudi Arabistan'ı hep Veliaht Prens yönetti. Dün de, bugün de yarın da bu pek değişecek gibi görünmüyor. Veliaht Prensleri o göreve getirenlere ihanet ettiği takdirde değiştiğini görüyoruz. Prens Selman'ın ihanet ettiği doğru. Ancak verdiği sözler de var. Şimdi o sözler bugün hala onun görevde kalmasını sağlıyor.
Uzun süreli düşünürsek Selman'ın Kral olmayacağını artık İngiltere de ABD de Rothschild ailesi de gördü.
Buckingham Sarayı ile Pentagon'un yeni Veliaht ve Kral adayı Prens Ahmed bin Abdulaziz.
Rothschild ailesi de şimdi eski Veliaht Prens Muhammed bin Nayif'i tekrar PARLATMA peşinde. Çünkü Kaşıkçı'nın ortadan kaybolmasından birkaç gün sonra Prens Muhammed bin Nayif'in Fransa'da Rothschild ailesinin konuğu olduğu BİLİNEN BİR SIR!
59 yaşındaki eski Veliaht Prens Nayif'in 1 hafta içinde iki kez özel jetle Fransa'ya uçtuğu, Paris-Le Bourget Airport'a indiği de biliniyor. Paris-Le Bourget Airport, Rothschild ailesinin kontrolündedir ve Paris'e giden iş jetlerinin yüzde 90'ını buraya iner!
Planlar yapılıyor, gelecek kuruluyor. Ancak ittifakların arttığı son dönemde, etki alanını genişleten ve karşı taraftan iyi transferler yapan yeni dünya patronu olacak. ARAMCO'ya hiç değinmedik bile... PETROL her şey.
Suudi Arabistan çok şey... Bütün oyunlar yine MÜSLÜMANLAR'ın merkezinde bulunduğu coğrafyadan kurulmakta.
ABD de hızla TÜRKİYE'ye yanaşmak ve yaklaşmak istemekte...
Masa kuruldu, taraflar net değil. Arayışlar sürüyor.
Kavga da...
Sürecek de...
NOT: Yabancı ajanslarda vardı.
Macron'un dedesinin İNGİLİZolduğu... AİLE, İNGİLTEREve Fransa Devlet Başkanı...
Macron'un eşinin ilk kocası AİLENİN HAS ADAMI.
Macron da ailenin şirketlerinde çok bulundu. Önünde 5 rakip vardı, en az şansı olan MACRON'du! Ama o geldi ipi göğüsledi. BAŞKAN oldu...
Önündeki ADAYLAR tek tek alındı çünkü... Nasıl oldu bu?
Cevap ortada!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.