Kontrol kavgası
SİSTEMİ'NE geçmesi YENİ DÜNYA DÜZENİ için şarttı. Olması gereken bir kulvar değişikliğiydi. Yeni düzende yeni roller, yeni uygulamalar ve yeni rotalar var... Erdoğan bu yeni ritimde olmazsa olmazlardan. Bunu anlamak istemeyen çok kişi var. Gelin biz ZOR OLANI yapıp bu olanlara dünya penceresinden bakalım...
Dün Ankara'daki ARJANTİN CADDESİ'nde CHP'lilerle ABD'lilerin GİZLİ GÖRÜŞMESİNİ ANLATTIM.
Hillary ve Bill Clinton'ın dostu, yakın çalışma arkadaşı olan PODESTA, CHP için adam yolluyordu.
Yapılacakları konuşuyordu.
Ya da nasıl adım atılması gerektiğini iletiyordu...
Seçimin üzerinden 24 saat geçmeden bu gizli toplantının yapılması elbette ki çok manidardı.
İleride belki ayrıntıları yazarız...
Neyse... Dünya üzerindeki KUTUPLARI cetvelle birbirinden ayırmak hiç kolay değil. Her iki tarafa sızmış oyuncular var. İKİ YÖNLÜ çalışanlar var. Buna rağmen yine de denkleme bakalım...
İNGİLTERE'den ABD'ye göç eden ve WINDSOR'ların kan davalısı olan STUARTLAR KATOLİK'TİR...
ABD Genelkurmay Başkanı Dunford, öldürülen Başkan Kennedy, Savcı Mueller, John Kerry gibi çok önemli KATOLİKLER'İ sayabiliriz. Ayrıca Clintonlar'ı da... HALKBANK DAVASI ya da Rıza Sarraf olayının önemli bir yüzü de bu! KATOLİKLER YAHUDİLER'LE çatışma halinde...
Bunu İngiltere'de, Türkiye'de, ABD'de ve ORTADOĞU'da görmek hiç zor değil...
Bu çatışma ikliminde YENİ DÜZEN KURULACAK...
Örneklerle gidelim...
Dünyanın en güçlü haber dergileri olarak Time, Newsweek, Der Spiegel, The Economist bilinir. Hepsinin reklam geliri ve etki alanının çok güçlü olduğu da doğrudur. Ancak dünyanın en güçlü dergileri The Economist ve Der Spiegel'dir. Time, Newsweek ve The Economist, Yahudiler'in çok daha güçlü olması için yayın yaparlar. Der Spiegel de Katolik dünyasının dünyadaki sesidir, medyadaki gücüdür. The Economist ateştir, Der Spiegel sudur... The Economist siyahtır, Der Spiegel beyazdır... The Economist Londra'dır, Der Spiegel Washington'dır... The Economist korkudur, Der Spiegel kabustur... Bu gibi örnekleri arttırabiliriz. İki güç arasındaki savaşı anlamak için The Economist ve Der Spiegel'i dikkatlice incelemek şarttır!
Çok şeyi anlatır çünkü... İki derginin de her sayısı mesajlarla doludur. İŞ olsun diye çıktığı bir SAYI bile bulamazsınız.
Çok etkili, çok önemli, çok düşünülmüş yayınlardır...
200 ülkede de savaş halinde olan The Economist ve Der Spiegel için büyük mücadelenin son noktası Türkiye.
Elbette 200 ülkede süren bir savaş varsa Türkiye'de de bunun etkileri olacaktır.
Ancak hem Yahudiler hem de Katolikler, Türkiye'nin birçok stratejik avantajı nedeniyle bölgede etkin olmak istiyor.
Kimse buraya sırtını dönemiyor yani. Her zaman yazdığım gibi, "BİZ OLMADAN ASLA VE KAT'A OLMAZ,
OLAMAZ..."
İki dergi de Türkiye'siz hiçbir sayıyı baskıya göndermez, gönderemez. Bakın hiç göremezsiniz. Bu dergiler burada YOK MU SATIYOR da bizsiz yapamıyorlar.
Konu bu değil tabii... Satıştan öte mesajlarını duyuruyorlar... Bu ilke aslında bu iki dergi için birer manifestodur. 9 Haziran tarihli Der Spiegel kapağı çok önemli mesaj içeriyordu. TAKVİM DE MANŞET YAPTI... HATIRLAYIN...
Yeni Dünya Düzeni'nin Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump, Rusya lideri Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından kurulacağını ve bunun engellenmesi gerektiğini yazdı. 4 liderin Yeni Dünya Düzeni'ni kurmasının geçmişi yok edeceğine de işaret ediyordu.
The Economist ise ABD Başkanı Trump, Rusya lideri Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'i eleştirmeyi sevmez.
Ancak Erdoğan konusunda önemli bir gücü vardır ve eleştiri okları her sayıda yer alır. Bunu da bilerek, hiç ıskalamadan yaparlar... Nedenine geleceğiz tabii..
Der Spiegel'in kurucusu Rudolph Augstein, Roman Katolik'tir. Der Spiegel 1947'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Almanya'daki işgal güçlerine karşı İngiltere'deki Katolikler'den gelen para ile kuruldu. İşgalden sonra Rudolph Augstein'in da aralarında bulunduğu 13 kişi 1962'de, "vatan hainliği" suçlamasıyla tutuklandı. Rudolph Augstein'ın yargılanmasını sağlayan aile, bugün de The Economist'in sahibi olan Rothschildler'di. Çünkü o gün de Katolikler'le büyük bir savaş halindelerdi.
Tabii İrlanda'daki Katolikler İngilizler'in gücünü alarak Augstein'ın da aralarında bulunduğu 13 kişiyi ölüm cezasından kurtardı ve özgürlüğüne kavuşturdu. O andan itibaren de Der Spiegel büyüdü, güçlendi ve uluslararası bir etki alanına ulaştı. 2002 yılında hayatını kaybettiği gün, Rothschild ailesinin Almanya, İngiltere ve Fransa'daki malikanelerinde kutlama vardı.
The Economist ve Der Spiegel'in tüm yazar kadrosunun önemli görevleri vardır.
Her yazıda belli noktalara mesajlar iletilir.
AKSAMAZ! Her ülkedeki özel seçilmiş aileler bu mesajları alır ve gereğini yapar.
2018 yılında da teknolojinin bu kadar geliştiği günlerde de bu yöntemi kullanmak biraz akıl dışı görünse de, en güvenli yolun bu olduğu bir gerçek. Çünkü sapmadan devam ediliyor! İki derginin de bağlı olduğu güçler Türkiye'yi istiyor. Bunda şaşılacak bir durum yok. Artık herkes biliyor sanıyorum...
Türkiye'nin etkisini kullanmak isteyen Yahudiler de Katolikler de hep Ankara ve İstanbul'da olacaklar. Türk işadamları da bu iki gücü yok sayıp iş yapabileceklerini sanıyorlarsa yanılırlar. O nedenle Türk işadamları da seçtikleri güç kadar büyüyebilirler. Bunu yadırgamamak gerekiyor. Çünkü bu sistem sadece Türkiye için geçerli değil.
Bugün ABD'nin her eyaletinde veya İngiltere ya da Fransa'daki işadamları da bu iki güçten birini tercih etmiştir.
Time ile Newsweek de önemlidir elbette. Ancak onlar için "okulun yakışıklı gençleri" tanımı, benzetmesi yapılır! Popülerdir, ancak etki alanları o kadar güçlü değildir. Der Spiegel ile The Economist ise okulun dahi çocuklarıdır.
Yıllar sonra Time ile Newsweek de okuldan mezun olurlar ama babalarının gücü kadar etki edebilirler. Der Spiegel ile The Economist mutlaka yeni kurdukları işlerle büyük güç sahibi olarak öne çıkan işadamları olur.
Rothschild'in The Economist gücü, yeni ülkelerde yeni işadamlarını devşiriyor. Der Spiegel de o işadamlarını transfer ediyor.
Bu Türkiye için de geçerli, Japonya için de...
KAVGA BU, MÜCADELE BU!
KABACA tabii...
Kemal Bey'in CHP'si burada kendine nerede yer buluyor? Dinlerarası diyalog, Podesta, Clintonlar, Kennedy, Dunford, Mueller, Kerry, yüzde 70'e yakını KATOLİK olan Pentagon... Türkiye'deki büyük işadamları. Şimdilerde satıp gidenler. Yapılandırma isteyenler...
Meral Hanım, Temel Karamollaoğlu Bey, Muharrem İnce Bey, Selahattin Demirtaş gibi isimler burada bir yer bulur mu? Buldular mı? DÜŞÜNMEK GEREKİYOR! Trump, Putin ile görüşecek. Arada bunu isteyen önemli isimler var! İlk itiraz Theresa May'den geldi. BULUŞMAYA KARŞI ÇIKTI!
Trump'ın karşısında olan ABD ile İNGİLTERE aynı yerde... Ajan SKRIPAL ile başlayan ABRAMOVICH'in ülkeye alınmaması ile tırmanan kriz devam ediyor... Herkesin amacı TÜRKİYE'yi kontrol ederek DÜNYAYI YÖNETMEK... Olay budur: Gerisi magazin... Ve siz olanlara bu pencereden bakın... Ülke içinde ve dışında ne yaşanıyorsa bu iki gücün kavgasından...
200 ülkeyi kapsayan kavganın dışında kalamayız. Ateş topu bu kadar büyükken!
Biz içeride güçlü olduğumuzda kazanan tarafla oturup anlaşırız...
Bu da herkesin işine gelir... Türkiye de bunu yapıyor zaten...
NOT: TÜRKİYE yakında hangi güç ile para ilişkisine gireceğini gösterecek.
O zaman ANKARA kimin tarafında anlayacağız. AZ KALDI...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.