İnce operasyon
Söylemese de söyleyemese de biliyor...
Kampanyaya bakın! Kemal Kılıçdaroğlu Bey sanırım 8 kez kaybetti. Yine de ön almak istedi.
İNCE miting miting gezerken, sıcağın altında ter dökerken KEMAL BEY iki boyutlu bir reklam filmi çekti. "Sosyal medyada efektlerin, filtrelerin artmasını, adil kullanım kotasının kalkmasını ben de isterim" diyen CHP lideri, "Bug'sız bir dünya" vadetti. Kanal kanal gezdi. 8 kez kaybeden birinden duyulacak pek bir şey yoktu. Ama geziyordu. Ve buna rağmen yeni bir şey söylemiyordu. Yaptığı YÜRÜYÜŞE gönderme yaparak bir reklam filmi daha çekti. Orada da "MilletİçinGeliyoruz" dedi. Nereye geliyordu, nereye gidiyordu ben bilmiyordum ama CHP GENEL MERKEZİ'NE İNCE'NİN POSTERİNİ ASTIRMIYORDU. Hatta asansöre bile alınması engellenen bir ADAY PROFİLİ MEYDANA GETİREREK önünü kesiyorlardı.
CHP'liler üzgün. Hayal kırıklığı yaşıyorlar. Görüyorum.
Ama ortada KAZANMAYA ODAKLI BİR CHP yoktu zaten.
Muharrem Bey'in büyük çabası vardı. Koşuşturması vardı, emeği vardı. Ama PARTİSİ onun yanında değildi...
Hatta ve hatta karşısındaydı!
Tabii bunu iki taraf da itiraf etmeyecek. Ancak KEMAL BEY KENDİ PROPAGANDASI için ihtiyaç yokken çektirdiği FİLMLERLE yaptırdığı reklamlarla İNCE'yi yanına çekti.
8 KEZ KAYBEDEN şimdi "GEL BİRLİKTE KAYBEDELİM" diyordu. Alt okuması buydu.
Operasyonu yiyen İNCE'ydi.
Bunu da yapan CHP GENEL MERKEZİ'YDİ.
AK PARTİ ya da MHP bir şey yapmıyordu. CHP kendi adaylarının yol almasını istemiyordu.
Oradaki koltuklar İNCE'nin alacağı koltuktan daha önemliydi!
24 HAZİRAN'a böyle bakıyorlardı.
Son tahlilde İNCE ile Kılıçdaroğlu farklı iklimlerin siyasi figürleriydi...
Kılıçdaroğlu, "Anket sonuçları Muharrem İnce'nin 10 puan yükseldiğini gösteriyor. Ne diyorsunuz?" şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi: Yok, 29-30 bandında görünüyor...
Muharrem İnce, "Seçildiğim takdirde en erken 2 yıl içinde parlamenter sisteme döneceğiz" dedi. Kılıçdaroğlu ise aynı gece katıldığı televizyon programında, "Hemen parlamenter sisteme geri döneceğiz" diye konuşuyordu...
ARADAKİ FARK VE UZAKLIK BÜYÜKTÜ. Kimse görmek istemiyordu. Kemal Bey çok önemli bir müdahale olmadan PARTİYİ ASLA VE KAT'A İNCE'ye bırakamaz...
Bunu bilen İNCE'nin de önünde tek yol YENİ PARTİ KURARAK YOLA DEVAM ETMEK...
Bunu yapabilecek mi bilemiyorum. Bu uzun yola çıkar mı kestiremiyorum. Ancak Kemal Bey ile Muharrem Bey yan yana olamaz.
Yan yana iki odada bile kalamaz... Aynı mahallede bile oturamazlar...
Abdullah Gül Bey ile Tayyip Bey AK PARTİ'de siyaset yaptılar.
Ancak iki isim aynı siyaseti gütmediler. Kemal Bey ile İnce'nin CHP'li olması aynı yöne kürek çektiklerini göstermez. Farklılar. Bu nedenle İNCE, CHP liderliği için çıktı aday oldu...
İNCE belli etmese de ABD çizgisinde siyaset yapıyor, Kemal Bey ise İngiltere... Deniz Bey de ABD çizgisine inanan bir isimdi.
Kemal Bey bu nedenle geldi zaten...
İnce'nin BAYRAMPAŞA'da ya da ZEYTİNBURNU'nda yaptığı konuşmalarda bile BAĞIMSIZ MERKEZ BANKASI demesinin başka bir anlamı yoktu...
Bunu sık sık yaptı. Bu nedenle hem AK PARTİ'nin hem MHP'nin karşısında yer alıyordu.
Türkiye'nin dünya üzerindeki konumu seçim sandığına giriyordu aslında. Bilmediğimiz de buydu.
Yoksa emeklilere yılda iki ikramiye verilmesi EGEMEN GÜÇLERİN GÜNDEMİ DEĞİLDİ. ONLAR KENDİLERİ İÇİN DOĞRU İSİM BULMANIN TELAŞINDAYDI...
Bakın!
Amerikan derin devleti, Maldivler'deki seçimi bile dikkatlice inceler.
Bu özel adacıklardaki her seçim de Amerikan derin devleti nedeniyle kaosla sonuçlanırdı.
Amerikan derin devleti 24 Haziran'daki seçimi çok yakından takip etti.
Türkiye'deki sonuçların büyük bir coğrafyayı etkileyeceğini iyi biliyorlardı. Seçimlerde Tayyip Erdoğan bir kez daha zafer kazandı. 26 milyon 324 bin oy alacağı tahmin edilmiyordu.
Hatta Amerikan derin devleti, Washington'daki en önemli düşünce kuruluşlarından Amerikan İlerleme Merkezi'ne (Center for American Progress-CAP) bir araştırma yaptırdı.
Türkiye'ye gönderilen özel ekibin yaptığı çalışmada, Erdoğan'ın ilk turda seçilemeyeceği öngörüldü.
Yüzde 45.2 oy alacağı tahmin edilen Erdoğan'ın ikinci turda kaybedeceği ihtimali de gözardı edilmedi.
Ancak ilk tur ile ikinci tur arasındaki 15 gün Amerikan derin devleti için yeterli bir süreydi.
Öncelikli olarak Türkiye için çok önemli bir ülke olan Katar'da darbe planı hayata geçirilecekti.
Katar Emiri Tamim görevden el çektirilecek, bir süre de Ürdün'de yaşamasına izin verilecekti.
Tamim'in yerine geçirilen aile üyelerinden biri de, Türk askerini Doha'dan gönderecekti. Ardından Arabistan, Mısır, Yemen ve Bahreyn'le olan ambargo krizi de aynı gün aşılacaktı. Tabi biz sadece 24 HAZİRAN'da TÜRKİYE'ye bakıyorduk.
Dışarıda ne olup bittiğini anlamak istemiyorduk. TAMİM'in Erdoğan'ı ilk tebrik edenlerden biri olması aradaki yakınlıkla açıklansa da OLAN BİTENİ BİLMESİ de bunda etkendi!
İNCE ya da AKŞENER gelemedi... Beklenen isimler hedefe götürmeyince DIŞARISI durmayacak.
Bunu bilelim. Saldırılar sürecek.
EKONOMİK olarak kendilerini hissettirecekler... Para üzerinden ciddi kıskaç deneyecekler.
Başaramasalar da vazgeçmeyecekler...
Geçtiğimiz haftalarda İNGİLTERE'den çıkmayı bekleyen çok ciddi miktarda RUS PARASINDAN söz etmiştim. OLİGARKLARIN PARASINDAN...
Hatırlayın Roman Abramovich ülkeye alınmadı! Bir bölümünün adresi burası olacak.
Çin de destek vermek zorunda kalacak...
Türkiye bu eksende olursa Rusya da Çin de rahat eder!
Yoksa ikisi için de tehlike çanları çalar. Bunun da bir bedeli var haliyle...
Olaylara böyle bakmakta fayda var. İPEK YOLU ve TÜRKİYE ayrılmaz bir bütün!
Türkiye kimin yanında olursa o kazanır!
YOL'u o kontrol eder! Bunu bilmeyen yok.
Sadece içeride olaylara forma aşkıyla bakanlar bunu anlamıyor... CHP'ye de İnce'ye de Kılıçdaroğlu'na da Akşener'e de böyle bakın! Yeni oluşması muhtemel partiye de...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.