Uyarı atışları
Ama önce hatırlayalım...
Beyaz Saray... İnşaatı 1800'de tamamlandı. O tarihten itibaren Amerikan başkanlarının makamı ve ikametgâhı oldu. Kabul etmek gerekir ki dünyanın en çok konuşulan yapılarından biri... Beyaz Saray ve Washington'ın işgale uğradığından çok kişi söz etmez.
İNGİLİZLER'in Beyaz Saray ile beraber Amerikan başkentindeki diğer birçok resmî binayı da cayır cayır ateşe verdikleri de pek anlatılmaz. Hatta zamanın başkanı James Madison'un canını son anda kurtarmış olduğundan hiç söz edilmez...
İngilizler bir yandan AVRUPA'da Napolyon ile uğraşıyor öte yandan Amerika içindeki güçlerini kaybetmemek için çırpınıyordu.
Mesela KIZILDERİLİLER'i kışkırtarak çıkarları uğruna yönlendiriyorlardı.
İngiliz Kraliyet Donanması'nın Amerikan ticaret gemilerine el koyarak Amerikalı denizcileri zorla asker yapması bardağı taşıran son damla oldu.
Kongre, 18 Haziran 1812'de İngiltere'ye savaş ilân etti!
Denize açılan yeni İNGİLİZ donanması birkaç hafta sonra Amerika'ya ulaştı ve çatışmalar tavan yaptı.
Savaş üç seneye yakın bir süre üç cephede devam etti.
İngilizler çok sayıda Amerikan gemisini batırırken Kızılderililer'i de ayaklandırdılar.
Sonuçta İngiliz amirali George Cockburn askerleri ile beraber Washington'a kadar geldi.
Ortalığı yakıp yıktı.
Eğer şiddetli fırtına ve rüzgar yağmurla birlikte gelmeseydi WASHINGTON diye bir şey kalmayacaktı... Amerikalılar bunu bilir!
Bunu neden hatırlatma gereği duydum?
Açalım biraz...
ABD'nin iki parça olduğunu gösteren açıklama önceki gün Beyaz Saray'ın internet sayfasında yer aldı.
ABD Başkanı Donald Trump, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'a gümrük vergisi uygulaması kapsamında yaptığı telefon görüşmesinde, "Beyaz Saray'ı siz yakmadınız mı?" diye sordu.
SIÇRAMA NOKTASI BURASIYDI! Kanada Başbakanı Trudeau, Kraliçe II. Elizabeth'in çok değer verdiği biridir.
Prens Charles veya Prens William ile Harry kadar sevgisi vardır.
Gün aşırı konuştuğu dönemler vardır.
ABD Başkanı Trump, Trudeau'ya telefonda ilginç sözler söyledi. Trump, "1814'te Beyaz Saray'ı yakan siz Kanadalılar değil miydiniz? Ya da aldığınız emirleri uyguladınız. Bu olayın asla unutulduğunu düşünmeyin" dedi.
Bu kolayca geçiştirilecek bir çıkış değildi. Çok önemliydi ve üzerinde uzun uzun düşünmek gerekiyordu...
Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgeyi yakından ilgilendiriyordu...
İngiliz askerleri Beyaz Saray başta olmak üzere çok sayıda kamu binasını ateşe vermişti.
Karar da Londra'da alınmıştı.
Trump, 13 Temmuz'daki Londra ziyaretinden önce kartlarını açık etti.
Bu korkusuz olduğunu gösteriyordu.
Pentagon'a da meydan okuyordu, Kraliçe II. Elizabeth'e de...
Politika dilinde, İngiltere'ye tepki göstermenin en kibar yönü Kanada ve Avustralya'ya saldırmaktır.
Bunu bilen bilir...
Trump, Kraliçe II. Elizabeth'le artık çok ciddi şekilde karşı karşıya. Çok sevdiği, değer verdiği KRALİÇE ile TRUMP net olarak şu gün için ayrı cephelerdeler!
Zaten Roman Abramovich'in yani RUS OLİGARKIN Londra'ya alınması bu rüzgarın geldiğini haber etmişti...
Trump'tan Putin'e kadar olan eksen şimdi KRALİÇE ile karşı karşıya...
Peki TRUMP bu açıklamayı neden yaptı? Buna bakmakta büyük fayda var!
Tabii bu açıklamanın arkasında yatan gerçek, Kraliçe II. Elizabeth'le Pentagon'un birkaç hafta önce yaptığı anlaşma.
Dunford'ın çok özel bir danışmanı, geçen hafta Kraliçe II. Elizabeth'le Londra'da bir araya geldi.
İngiltere Genelkurmay Başkanı Nick Carter da bu görüşmede hazır bulundu.
Dunford'ın danışmanı, Ortadoğu petrolleriyle ilgili Rothschild ailesinin ilişkisinin kesilmesi için adımların atıldığını söyledi ve bu konuda destek istedi. Nick Carter bir süre önce "Soğuk savaştan beri Rusya hiç bu kadar bizi tehdit etmemişti. Olası bir çatışma çok uzak ihtimal değil... Bu çatışma bizim beklediğimizden çok daha önce başlayabilir" diye konuşmuştu... Rothschild ailesinin çıkış yeri olan, güç toplama noktası olan RUSYA... Bunu bilmek önemli...
Neyse...
Dunford'un istediği Kraliçe tarafından verildi.
Ciddi destek alındığı söylenmekte.
Ortadoğu petrollerinin koruyucusu hep ABD gibi görünse de aslında Rothschild ailesiydi. Şimdi Yeni Dünya Düzeni için bu değişim başladı.
Kraliçe II. Elizabeth de bu değişime destek verdi.
Belki de vermek zorunda kaldı.
Bu bilinmez ama aile ile Kraliçe II.
Elizabeth'in ülke içindeki Royal Club olarak bilinen noktalardaki savaşını sıradan İngiliz bile fark etti.
İŞTE ABD BAŞKANI TRUMP BU ANLAŞMA NEDENİYLE TRUDEAU'YA HAKARET ETTİ. Aslında o hakaret İNGİLTERE ve KRALİÇE'ye idi...
Kimin nasıl baktığına göre değişir ama Trump, amacına ulaştı. Çünkü Trump'ın Trudeau'ya söyledikleri de Kraliçe II. Elizabeth'in yaşadığı Londra'da yazıldı çizildi...
Biraz daha açalım...
Kavgayı anlamaya çalışalım...
Bir satranç tahtası gibi bakmakta büyük fayda var.
Ortadoğu tek parça değil. Ancak AİLE bölgeyi TEK PARÇA görmek istiyor! Pentagon ise 11 parçaya ayırmak için bastırıyor. Kavganın yaşandığı Ortadoğu'da enerji elbette çok önemli bir güç.Ancak PENTAGON buralardaki hedef noktaları daha da bölmek ve küçültmek niyetinde.
Bu noktadaki anlaşmazlık ÜRDÜN'de ortaya çıktı bile!
Bunun nedeni çok açık.
Pentagon Ürdün'ün de Arabistan'ın da Libya'nın ve Suriye'nin de bölünmesini istiyor. Pentagon'un tüm çalışmalarında bu ülkeler bölünmüş olarak resmediliyor.
Bölünmüş ülkeleri yönetmek çok kolaydır. Mutlaka ABD ile irtibata geçerler. ABD de bu irtibatı değerlendirir ve gerekeni yapar.
Ortadoğu'da ülkelerin bölünmesi gerçekleşirse, Pentagon silahsız işgale başlar.
Bu Pentagon'un silahı asla kullanmayacağı anlamına da gelmez elbette. Ama işleri kolaylaşır!
AİLE İŞTE BUNA ŞİDDETLE KARŞI...
PAYLAŞIMIN OLDUĞU BÖLGENİN MERKEZİNDE TÜRKİYE VAR.
Kafalardaki planların hayata geçmesi şüphesiz bizi de etkiler.
Aksi hayal olur. Elbette bizi de içine çeker bu rüzgar. Bu nedenle EVİN İÇİNİ SAĞLAM TUTMAK ŞART.
Birlik ve beraberlik olmazsa olmazımız...
Şu an iki büyük güç her yerde kapışmakta. Yakında şiddetleneceği de kesin. Şimdilik uyarı atışlarıyla gidiyorlar.
Biz üzerimize düşeni yapalım.
Onlar nasıl olsa kapımızı çalacak. BİZ GÜÇLÜ OLALIM GERİSİ GELİR, GELECEKTİR DE.
Kazanan kim olursa olsun TÜRKİYE KAYBETMEZ.
KESİN!
NOT: Dunford'un özel temsilcisiyle Kraliçe'nin adamı Bilderberg toplantısından hemen sonra TORİNO'da bir araya gelecek. Aynı gün! Meydan okuma gibi adeta...
İzliyoruz. Bakalım ne olacak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.