Şifreli mesaj

KUDÜS kararı, Filistinliler'e açılan ateş, yağdırılan bomba artık pek çok yerde konuşulmaya başlandı. Sessiz kalınmayacak gibi. "DURUN!" sesleri pek çok yerde yükseliyor. Ancak gerçek olan bir şey daha var o da İSRAİL'İN DURMAYACAĞI...
Bu konuyu yazan çizen çok. Herkes kendi penceresinden bakıyor. Doğal olarak. Ama bir de işin özü var, olayın aktörleri var. Biraz oraya bakalım.
Bakanlar var çünkü. Atlamayalım...
Dışarıda KUDÜS'ü çok akıllıca anlatanlar var! Farklı olarak da... Bir de bizim bakış açımız var. Hepsini toplayalım alt alta getirelim. Bakalım ortaya ne çıkacak...
Olanların TÜRKİYE ile ilgisi ne? Neden biz işin içindeyiz? Bizden ne istiyorlar? Buna benzer soruların cevaplarını bulmaya çalışalım...
Kudüs'ten başlayıp ABD'ye oradan da İzmir'e uzanacağız... Bizi ilgilendiren hiçbir problemin kaynağı burası değildir! Bunu defalarca yazdım.
Sanırım yine böyle bir sorunla karşı karşıyayız... Aşılamayacak içinden çıkılamayacak bir sorun değil. Ama nereden nereye dedirtiyor...
Başlayalım... Adım adım gidelim...
ABD'nin Tel Aviv'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması, tamamen planlı bir adım. Bu Amerikan halkının yüzde 70'inin karşı olduğu hamle. Ortadoğu barışının artık bir daha gerçekleşmesi mümkün değil. Hayali bile kurulamaz.
Kurulamayacak da... AIPAC'in dünyadaki en büyük karşıtı olan bir başka Yahudi lobisi J-Street'in başkanı Jeremy Ben- Ami, elçiliğin Kudüs'e taşınmasının son 110 yılda yapılan en büyük hata olduğunu söyledi. Jeremy Ben-Ami, "Biz barış yanlısı, AIPAC ise savaş yanlısı bir lobidir.
Elçiliğin taşınma kararının arkasında da AIPAC var. Şimdi bölgedeki ateş çok noktayı yakacak. Ateş sadece düştüğü yeri de yakmayacak. Bedeli ağır olan sonuçlar yaşanacak" dedi.
AIPAC meselesini defalarca yazdım.
Bu kuruluş yani AIPAC denilince akla ilk gelen isimlerden biri Sheldon Adelson diğeri ise eşi Miriam Ochsorn...
Adelson çok önemli bir Yahudi olmasına rağmen yine büyük bir ortaklığa inandığı Evangelistlerle beraber yürüyor. Ve ADELSON'un Türkiye ile ilgili önemli bağı da var! Ne mi? Kim mi? Söyleyelim PASTÖR BRUNSON! Türkiye'de tutuklu olan ve bugün için en güçlü Evangelist Pastör olarak gösterilen Andrew Brunson, 20 yılı aşkındır Kudüs için hazırlanıyordu. Sheldon Adelson ve eşi Miriam Ochsorn'un yaklaşık 30 yıllık evliliklerinde tek hayalleri Amerikan elçiliğinin Kudüs'e taşınması vardı.
Pastör'ün ismi bilinmezken bir anda tutuklanması bazı çevrelerde şaşkınlık yarattı. ABD'de bir güç bunun olmasını istiyordu. Hatta PASTÖR'ÜN karıştığı iddia edilen suçlarla ilgili BELGELERİN de buradan geldiği iddiası da var. Belgeler geldi, Türkiye düğmeye bastı denklemi yani... Eğer Brunson, Türkiye'den en kısa sürede çıkartılmazsa, ABD'nin Kudüs kararı sağlıksız doğum olarak görülecek.
Protestanların içinden çıkan Evangelizm, Yahudiler'le aynı düşüncededir. Büyük bir Yahudi devletinin Ortadoğu'da tek güç olması için Yahudiler'le aynı yolda yürüyen Evangelizm'e ihtiyaç var. ABD'yi yöneten güç bugün için Yahudiler değil Evangelistlerdir. Ve aralarındaki fark da çok küçük detaylardır! Zaten bu nedenle birlikte yol alabilmektedirler...
O nedenle Sheldon Adelson ve eşi Miriam Ochsorn da bir iyi niyet gösterisi için 1 milyar doları, Pastör Brunson'ın kurtarılması için ayırdı.
Bu paranın kimlere, nasıl ve hangi noktalarda verileceği veya verildiği bir sır.
Evangelist Pastör Brunson'ın Türkiye'de tutuklu kaldığı her gün, hem Evangelizm için hem de Yahudiler için çok büyük bir risk.
Türkiye'nin Pastör Brunson'ın değerini anlaması ve o yönde hareket etmesinin sonuçlarını görüyoruz. ABD, HALKBANK olayı ile Rıza Sarraf ile Hakan Atilla ile vurmak isterken PASTÖR'ü kaptırdı.
Ve bu onların hiç aklına gelebilecek bir seçenek değildi...
Bu nedenle Türkiye'nin aldığı kararlar çok konuşulmasa da her yeri etkileyecek cinsten.
ABD hareket etmediği sürece PASTÖR'ün bırakılma ihtimali var olmakla birlikte zayıf. Çünkü ABD hiçbir şey yapmadan aralıksız kendi isteklerinin gerçekleşmesini bekliyor.
Adım atsalar, hepsi bir günde çözülecek şeyler. Neden böyle davranıp sonra ANKARA'dan şikayet ediyorlar anlaşılır değil... Onlar kendileri için önemli olan PASTÖR'ü alırlar karşılığında da Türkiye'nin isteklerini yerine getirirler.
Ama bu dengeye yanaşmıyorlar.
Diplomasi de burada tıkanıyor...
Öte taraftan bölge ateş topu gibi.
Her yer karışık.
Herkes diken üstünde...
Bölge için risklerin artık düşük seviyede seyretmesi mümkün değil.
Sadece İsrail, Filistin, Gazze, Batı Şeria veya Kudüs olarak da bakmamak gerekiyor. Burada birikmiş ve açığa çıkmaya başlamış gerginlik birçok bölgeyi etkileyecek. Şimdi kimse Türkiye'yi, bu bölgenin dışında sayamaz. Aynı şekilde sessizliğini sürdüren Rusya'yı da bu bölgenin dışında göremezsiniz. Kudüs'te yaşanan olaylar, Türkiye'nin sadece İsrail'le değil, Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkilerine de çok ciddi boyutta zarar verecek. Zaten ortada. İNGİLTERE bile böyle bir tansiyonu taşımak istemezken TÜRKİYE'nin kararlılığı BATI'da anlaşılmayan nokta... Ankara ülkenin kontrolünün kendi elinde olmasını istiyor. Risk de alıyor meydan da okuyor!
Haklı ve doğal olarak. Karşıdakilerin buna itirazı var. Denge bu nedenle kurulamıyor.
Süreç sancılı yaşanıyor.
Türkiye bir karar vermek zorunda kalacak. Muhtemelen yakında... Pastör Brunson'ın Türkiye'de yargılanması mı deport edilmesi mi daha akıllıca. Bu karar, Türkiye'nin gelecekteki konumunu da belirleyecek. Daha doğrusu verilen kararın uluslararası ilişkilerde TÜRKİYE'ye yansıması olacak... ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'teki açılışında Sheldon Adelson ve eşi Miriam Ochsorn'ın yanından ayrılmayan biri vardı. Evanjelik Papaz Robert Jeffress. Bu kişi, o açılışta bile birçok kez konuyu Pastör Brunson'a getirdi. Hem Sheldon Adelson hem de Miriam Ochsorn, bu konuda Robert Jeffress'e söz verdi. Robert Jeffress, Yahudiler'i de kızdıran açıklamalar yapmıştı. Ancak açılışta Yahudiler'le birlikte güçlü bir şekilde yer aldı. Yahudiler, Evangelistler'i mutlu etmek zorunda.
Çünkü Ortadoğu projesini başarmaları için Evangelistler'e ihtiyaçları var. O nedenle Pastör Brunson'ın önemi sürekli artıyor.
Şu an değeri biçilemeyen tek kişi gibi!
Abartılı ama gerçek!
Adelson'ın ne kadar güçlü olduğundan söz ederken, iki oğlu Mitchell ve Gary'nin uyuşturucu bağımlısı olmasını da unutmamak gerekiyor. Mitchell, 2005 yılında aşırı dozdan hayatını kaybettiğinde, gücünün ailesini mutlu etmeyi başaramadığını anlayan bir Adelson portresi çıkmıştı ortaya. Ancak Adelson ailesi için Kudüs çok farklıdır. Açılışta Miriam Ochsorn'un giydiği elbisenin üzerindeki motifli yazıya dikkat eden oldu mu! Elbisede Siyonist Yahudiler'in simgesi olan şaha kalkmış aslan dikkat çekiyordu.
Aslanla birlikte Tevrat'tan "Ey Kudüs seni unutursam, sağ elim kurusun" ifadeleri elbisede görülüyordu.
Sheldon Adelson çok güçlü biridir.
Ancak o gücü yöneten akıl, mesajlarıyla aileye güç katan kişi Miriam Ochsorn'dur.
O akıl da Kudüs'teki planlarını biraz gecikmeli olsa da yaptırmayı başardı.
Birçok kişinin hayatını kaybettiği olaylar açılış anında da konuşuldu.
Kimse bundan rahatsızlık duymadı.
Miriam Ochsorn'un elbisesi kadar etkisi olmayan katliamın ne kadar sıradanlaştırıldığı konuşmalarda da kanıtlandı.
BAŞTA MÜSLÜMAN COĞRAFYASI SESSİZ KALDI.
Türkiye dışında sesini yükselten tepkisini gösteren yoktu.
PETROLÜ VE GAZI ELİNDE TUTANLAR TEPKİ VERMEYİNCE, MASUMLARIN CANSIZ BEDENLERİNDEN BAŞKA KONUŞULACAK BİR ŞEY
KALMAMIŞTI!
Böyle mi olmalıydı?
Hiç değil...
Yazık...