Büyük anlaşma
SİYASİ GÜÇLERİ , EKONOMİK GÜÇLERİ TOPLAMAYI, ÇARPMAYI VE BÖLMEYİ medya olarak pek bilmeyiz.
Biraz da sevmeyiz galiba. Bilemiyorum.
Ama hayat gazete sayfalarına sığmayacak kadar derindir çoğu zaman! Televizyonlar için de aynı kural geçerlidir. Çok kez ANLAMAK yerine eğlenmeyi seçeriz.
Tercih bu olunca da gerçeklerin yeşermesi ve anlaşılması zaman almakta...
Sıradan iki insanın ilişkisi bile etraflarındaki onlarca belki de yüzlerce kişiyi etkiler.
Durum böyleyken DEVLETLERİN tercihlerinde de aynı kuralı aramamak akıl dışı yürümek demektir. Eğer bunda ısrar ederseniz de son tahlilde olan biteni anlama şansınız SIFIR bile değildir...
Geçtiğimiz hafta "Amerika Birleşik Devletleri ile İNGİLTERE arasında bir BARIŞ, bir İTTİFAK, bir DOSTLUK köprüsü mü kuruluyor" diye yazdım.
İşaretlerin fazlasıyla arttığını, bunu görmenin de çok zor olmadığını paylaştım... Bu hafta da aynı çizgiden gitmemizde büyük fayda var.
Herkesi ilgilendiren bu adımların dikkatlice takip edilmesinde yarar var. Dünyanın alacağı şekli anlamak için İKİ BÜYÜK arasındaki alış-verişi iyi incelemek gerekmekte...
Devam...
Defalarca yazdığım gibi Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük güç PENTAGON'dur... Uzun zamandır böyledir.
Askeri operasyonların hepsi Washington'ı güçlendirirken, Pentagon da güç kazandı.
Doğal olarak... 150 ülkede ASKERİ ÜSSÜNÜZ varsa bu BEYAZ SARAY'ı değil PENTAGON'u güçlü kılar. Bunu analiz etmekte çok zor olmasa gerek! Pentagon güçtü ama İNGİLTERE de ondan daha eski ve daha büyük güçtü. Pentagon'un hayalindeki Amerika ile Londra'nın kabul ettiği Amerika aynı değildi. Bizim bilmediğimiz, atladığımız buydu. Pentagon buna itiraz etse de sesini çok duyuramıyordu.
Elinden geleni yapsalar da sesleri ulaşması gereken yere gitmiyordu. Derken TRUMP BAŞKAN seçildi...
Sürprizdi. Hillary geride kalmıştı...
Trump'la birlikte dengeler değişmeye başladı. Amerikan ordusunun, askerinin gücü ve desteği arttıkça Trump'ın da etkisi artıyordu... Trump güçlenerek geldi, BEYAZ SARAY'a oturdu. Etkisi giderek çoğalınca SİLAH ŞİRKETLERİ rahatsız oldu.
Endişe duymaya başladılar. Çünkü Trump PENTAGON ile yan yana, omuz omuza yürürken aynı desteği ve ilgiyi Londra'ya da gösteriyordu... Pentagon Trump'a destek veriyor, o da bunu kabul ediyor, karşılık veriyor ama BUCKINGHAM'ı unutmuyordu! Pentagon bir süre sonra buna perde gerisinden müdahil oldu. Rahatsızlık vardı. Zaten görevden almalar bunu gösteriyordu. Özellikle Trump'ın damadı KUSHNER sahne alınca ve ORTADOĞU politikalarında rol üstlenince işler karıştı...
Hem de fena halde... Rahatsızlık tavan yapınca Pentagon-Trump evliliği bitti. Sadece AYRILIĞIN DUYURULMASI KALMIŞTI GERİYE . Ama bu anladığımız anlamda ilan edilecek bir durum değildi.
Sancılı ve dalgalı olurdu.
İŞTE BU EVLİLİK SÜRERKEN BİZİM AYRINTILARINI BİLMEDİĞİMİZ BİR ZİYARET GERÇEKLEŞTİ...
Geçtiğimiz yılın MAYIS ayında Jim Mattis Londra'ya gitti... Sanırım SOMALİ KONFERANSI BAHANESİYLE... Medya olayı böyle görüyordu... Ama gerçek hiç ama hiç böyle değildi...
Açalım... Biraz...
Jim Mattis, Pentagon adına Londra'ya gelmişti. SOMALİ toplantısı işin bahanesiydi.
Görüşme öncesinde İNGİLTERE çeşitli kez TERÖR'ü yaşamıştı... Küçük bir araştırmayla yapılan eylemleri görebilirsiniz...
Mattis gelmeden önce UYARI gelmişti yani.
Ve Buckingham Sarayı'nda panik vardı.
Söylenmese de...
Jim Mattis özel bir araçla BUCKINGHAM'a gitti...
Sarayda bizzat KRALİÇE II. Elizabeth ile bir araya geldi. Kraliçe'nin güçlü ekibi de orada hazır bulunuyordu. Mattis ortaklığın devamını görüşmek istiyordu. İngilizler de bunu biliyordu.
O görüşme öncesi yaşanan birçok terör saldırısı İngiltere'de endişeleri arttırırken, Pentagon cazip teklifinin kabul edileceğini düşünüyordu.Öyle olmadı. Kraliçe Mattis'i ve Pentagon'u şaşırttı. Teklifi kabul etmedi.
Trump'ın kendisine olan yakınlığına vurgu yaptı. Saldırılarla masaya gelen Pentagon şoktaydı! Cevap istedikleri gibi değildi.
Mattis, kızgın şekilde saraydan ayrılırken aynı dakikalarda inanılması güç bir şey oluyordu. İNGİLTERE 'nin aklını ve gücünü gösteren... Mattis daha sarayı terk etmeden KRALİÇE'ye bağlı ekipler Trump'ın kapısındaydı.
Başkan Trump neredeyse geldiğinden beri ısıtılan RUSYA bağlantıları ile yıpratılıyordu.
Yine aynı bilindik dosyalar masadaydı.
Trump'ın enerjisi alınmak isteniyordu. Ya da yola getirmek! Kraliçe'nin ekibi içeri girdi.
Görüşme çok uzun sürmedi. Mattis olayı ve Pentagon'un istekleri iletildi. Arkasından sıra Trump'ın atması istenilen adıma geldi. Trump şaşırdı. Ama kavga küreseldi. Yapacak bir şey de yoktu! Londra'dan gelen RİCA üzerine Trump FBI BAŞKANI JAMES COMEY 'i görevden aldı...
Bu adım doğrudan MATTIS'e mesajdı. Çünkü Comey doğrudan Mattis'e bağlı çalışan bir isimdi... İngiltere gücünü gösteriyordu. Hatırlayın!
Dönün o günlere... Görevden alındıktan 1 ay sonra Comey, "Ocak ayında Trump'la yemek yedik. Görevde kaldığım için çok mutlu olduğunu söyledi. Jim Mattis'in bana olan övgülerinden söz etti. Mattis'in bana çok güvendiğini masada anlattı" diyordu...
Kraliçe Buckingham'daki görüşmede taleplere misliyle karşılık veriyordu. Trump üzerinden Comey'yi görevden alıyordu.
Kraliçe'nin gücü yadsınamazdı.
Pentagon'un bir sözü olmalıydı. Kraliçe'ye ya da İngiltere'ye bir şeyler söylemeliydi.
En iyi bildikleri YOL TERÖR'dü! Yine öyle oldu. Büyük ses getiren bir eylem yapacaklardı. Comey ile mesaj veren İngiletere'ye Comey mesajı iade edilmeliydi.
22 MAYIS AKŞAMI Manchester Arena'da önemli bir konser vardı. İŞTE O GECE O ALAN KANA BULANDI. Masum 26 insan bombalarla can veriyordu. 80 kişi de yaralanıyordu. Pentagon COMEY 'i görevden alanlara misilleme yapıyordu! Ama bizler bunu "İSLAMCI BİR TERÖRİSTİN SALDIRISI" DİYE OKUYOR VE İZLİYORDUK. Zaten böyle olurdu bu işler...
Bu kadar da değildi üstelik...
4 Haziran 2017 İngiltere'de başkentin merkezindeki Londra Köprüsü ve Borough Pazarı'ndaki saldırılar, 19 Haziran Londra'da Finsbury Park Camii yakınında bir kamyonetin yayaların arasına dalması, 7 Ekim'de Londra Doğa Tarihi Müzesi yakınlarında bir aracın kalabalığı ezmesi Pentagon'un terör mesajlarıydı. Mesajların adresi de içeriği de gayet netti. İngiltere'nin TRUMP üzerinden adım atması istenmiyordu. Bir de büyük plandaki yerine razı olmaları talep ediliyordu... İngiltere'nin geri planda kalması isteniyordu yani...
Trump Kraliçe'nin Mattis ile yaptığı görüşmeden 1 hafta-10 gün sonra ORTADOĞU TURUNA çıktı...
Burada atılan adımlar, ardından Katar'a uygulanan ablukanın hedefinde hep İngiltere vardı. Ortadoğu'da geri planda kalan İngiltere için yıkım günleri başlardı. Tıpkı ABD gibi...
Çünkü Ortadoğu'da olmayan İngiltere, Afrika'dan da atılırdı. Afrika'dan atılan İngiltere'nin İpek Yolu'nda güç olması da hayalden öteye geçemezdi!
Derken zaman yine su gibi akıp geçti...
Geçtiğimiz yıl Kraliçe ile görüşen Mattis günler önce AFGANİSTAN'daydı!
Kraliçe'ye teklifini kabul ettiremeyen Mattis'i AFGANİSTAN'da çok önemli İNGİLİZLER ziyaret ediyordu...
"Kraliçe'nin özel ekibi" diyen de vardı! Görüşmeden "ORTAK NOKTADA BULUŞMA KARARI ÇIKTI" bilgisi sızdırılıyordu! Zaten işaretler fazlasıyla vardı. Tam olarak ORTAK OLUP OLMADIKLARINI YAKINDA ANLARIZ.
Ama bu söylenmekte...
Ancak görüşmeye damga vuran ORTAKLIKTAN daha önemli bir şey vardı. PENTAGON ISRARLA TRUMP'I GÖREVDEN ALMAK İSTİYORDU!
Kraliçe'nin ekibi de karşı çıkıyordu...
Görüşme 6 gün önce yapıldı...
Görüşmede TRUMP'ın yanında pozisyon alan BUCKINGHAM'ın bu tavrından vazgeçtiği öne sürüldü!
Eğer böyle ise Trump görevden alacağı isimleri alamayacağı gibi AİLESİYLE BİRLİKTE BAŞI DERDE GİRDİ
DEMEKTİR ...
Eğer TRUMP harcandıysa ailesinin derdi hiç bitmeyecektir.
Bunun işaretini de Mueller verecektir zaten.
Son günlerde hem kendi hem damadının şirketlerine olan baskınları böyle okumak mı gerekir?
BİLEMEDİM...
Beklemekte fayda olmakla birlikte DEĞİŞİM HIZLA GELİYOR GİBİ...
OPERASYONLARLA BUNU
GÖRÜRÜZ... Ya da görmeyiz...
Yazdım ya bekleyelim...
Yakındır, anlarız...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.