Tarihi kavga!
Bilmediğimiz kulvarlara giriyor. Sonu ne olacak bilen yok! Ya uzlaşma ya da yıkımı beraberinde getirecek. Dikkat edilmesi gereken çok fazla enstrüman var.
Ama hiç kolay değil. Hangi birini takip edeceksiniz! Ortadoğu'da etrafımızda ne olacağını kestirmek için oradaki kavgadan kimin kazançla çıkacağını bilmemiz gerekmekte... Başka parantezler açıp kavgayı anlatmak mümkün!
Ama sanırım en doğrusu en sağlıklısı KATOLİKYAHUDİ çerçevesine bakmak...
ABD'de Katolikler'le Yahudiler arasındaki savaş aslında yeni değil.
Tarih kadar eski... Bu iki güç ABD yönetiminde etkili olmak, son sözü söylemek istiyor.
Amerikan sisteminin önemli parçalarından AIPAC. Yazdım ne olduğunu... Yahudiler'in savaş merkezi.
Kararlar burada alınıyor, operasyonlar bu merkezden yönetiliyor.
Pentagon'da görevli Yahudi analist L.Franklin, AIPAC'ın İran analisti Keith Weissman ve AIPAC'ta 20 yıl politika direktörü olarak görev yapan Steve Rosen ile 2003 yılında Virginia'da bir lokantada buluştu.
ABD'nin İran ile ilgili çok gizli belgelerinin, AIPAC'a teslim edilmesi, Katolik gücü çok kızdırdı. Bu olay 1 yıl sonra ortaya çıktı. Ancak AIPAC, bu isimlerin yargılanmasını yıllarca engelledi.
ABD Başkanı Bush'ın görevde olduğu günlerde bu davanın sonuçlanmaması için adımlar atan AIPAC, adeta imkansızı başardı! 2009 yılında ise Başkan artık Obama'ydı.
AIPAC'in her dediğini bir görev olarak üstlenen Obama, bu davanın sessiz bir şekilde ilerlemesini sağladı. L. Franklin, Keith Weissman ve Steve Rosen ceza aldı. Ama ev hapsi!
Her 3 isim de ağır ceza almaktan kurtuldu. L. Franklin, Keith Weissman ve Steve Rosen'in, AIPAC'le bağlantıları kesildi. Daha doğrusu AIPAC böyle bir açıklama yaptı. Ancak AIPAC; gücü sayesinde kendine zarar getirebilecek kişileri 'hayalet'e dönüştürürdü!
Yaptı da...
L. Franklin, Pentagon'u yöneten isimlerden biriydi. Çok güçlüydü.
Etkiliydi! Hatta Paris'te İranlı silah tüccarı Manucher Ghorbanifar ile bir araya geldi.
Toplantıda İsrailli 2 AIPAC yetkilisi de vardı. Dünya İran'la İsrail'in karşı karşıya geldiğini düşünürken, yakın temaslar oluyordu yani...
Franklin, hep işin merkezindeydi!
Katolik dünyası, ABD'de güçlenen Yahudi lobisine karşı her an aktif adımlar atsa da perde gerisini engelleyemiyordu.
AIPAC ile İran arasındaki bağlantılarda rol alan isim hep Franklin'di.
Pentagon, Franklin'i BEŞGEN binadan uzaklaştırsa da onun etkinliğini bitiremedi. O gün davaların arkasındaki kilit isim yine bugünkü gibi Robert Mueller'di. FBI eski Başkanı Mueller, Pentagon'un gücü ile çok önemli adımlar atıyordu. Ancak Amerikan hakimlerinin büyük bir çoğunluğunun gizli üyesi olduğu AIPAC, her davanın sonucunu kendi lehine çeviriyordu.
Mueller, bugün Trump'ı ve ailesini hedef alırken, aslında 2009 yılında kaybettikleri savaşın rövanşını almak istiyordu.
Elbette bu savaş diğerleri gibi olmayacak. Çünkü bu kez Pentagon çok güçlü. Arkasındaki güç ise AIPAC'e karşı gelebilecek büyüklükte.
DÜŞÜNÜN!
3 Musevi isim, Amerika Birleşik Devletleri'nin sırlarını sattı! Sattıkları yer ise AIPAC'di. AIPAC bu sırlarla birlikte, ABD'yi 2016 yılına kadar yönetti.
Obama döneminde tek patron vardı.
O da AIPAC. Obama, AIPAC'in her dediğini yerine getirirken, onun da bir istisnaya imza atması gerekiyordu.
Obama, ilk döneminde İsrail'i ziyaret etmeyen ender Başkanlardan biri olarak tarihe geçti.
ABD'de bir kural vardır. Dışişleri Bakanlığı görevlilerinin yüzde 60'ı Yahudi olmak zorunda.
Bu kural Obama döneminde yüzde 78'e kadar çıktı. Orana iyi bakın!
Hiç az değil!
Trump döneminde de ne yaşandığı önemli. Trump göreve geldikten sonra Dışişleri Bakanlığı görevlilerinin yüzde 44'ü Yahudi lobisine bağlı kişilerdi.
Son 3 aydaki değişikliklerle birlikte ABD Dışişleri Bakanlığı görevlilerinin yüzde 70'i Yahudi lobisi AIPAC'e bağlı.
Dün öyle, bugün böyle!
İşte bu iklimde ROBERT MUELLER bir şey yapmak istiyor, hedef belirliyor ve kilitlenip yürüyor!
Yürümek istiyor!
Pentagon'un gücü ile bazı adımlar atmak istiyor.
Ancak her seferinde Dışişleri Bakanlığı'nın Yahudi lobisine çarpıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı, Trump'ın son birkaç aydaki manevrası nedeniyle daha da güçlendi.
Mueller, Trump'ı yakından tanıyor. Bir toplantıda Trump'ın tehlikeli olduğunu söyleyen Mueller, "Parası var, harika bir eşi ve mutlu bir aileye sahip.
Bu dünyada yapamayacağı bir şey vardı. O da ABD başkanlığı.
Ancak bir şekilde onu da yaptı.
Harika bir hayat yaşarken, birden düşmanlarının çoğaldığı bir dünyaya adım attı. Trump, geçmişteki başkanlar gibi değil.
O bir efsane hikayesi istiyor. O nedenle kendini başarılı yaparken, ABD'yi unutuyor. Biz buna izin vermeyeceğiz" dedi.
Mueller, Trump'ın harika ve mutlu bir hayatı bırakıp düşmanlarının çok olduğu bir hayatı seçmesinin kendileri için dikkate alınması gereken bir risk olarak görüyor. Mueller de bu risk nedeniyle hedefe kızı Ivanka ve damadı Kushner'i koydu. Çünkü aileler, kişilerin kararlarını etkileyebilir!
Trump, Kushner'in Rusya konusunda birçok noktada yer aldığını biliyor.
Rusya konusunda etkili bir saldırı, Trump'a geri adım attırabilir. Trump göreve gelirken AIPAC'le karşı karşıya gelmemişti. Pentagon'un çizgisinde hareket ediyordu ama AIPAC'le savaşmak da istemiyordu.
Öyle de oldu. Bugün Pentagon'la AIPAC arasındaki savaş nedeniyle Trump, yön değiştirmek zorunda kaldı.
Trump'ın başkanlığı tehlikede mi?
Evet bu bir realite.
Herkesin dilinde...
Ancak Trump, başkanlığının gitme ihtimaline karşı Pentagon'a çok ağır darbe vurabilir. Pentagon bir anda dünyadaki en güçsüz savunma bakanlığı durumuna düşebilir.
Trump, para desteğini kıstığı anda Amerikan üslerinde yiyecek bulunamaz.
Bu koz, Trump'ın elindeki en güçlü silah...
AIPAC de Pentagon'a göndereceği mesajları, bu konu üzerinden belirliyor.
Karşı güçleri veya risk almayanları oyun dışına itiyor.
Örneğin AIPAC'le hep yakın çalışan Charlie Rose...
Bu isim Amerika'nın en saygın kişisiydi. Araştırmalar böyle gösteriyordu.
Charlie Rose'un tüm kariyeri bir günde bitti.
Rose, AIPAC yanlısı yayınlar yapması konusunda ağır baskı altında kaldı.
Özellikle Kudüs konusunda!
Rose ise asla çizgisinin dışına çıkmayacağını söyledi.
Rose ile yapılan toplantıda, 3 hafta içinde Trump'ın Kudüs kararını açıklayacağı söylendi.
Ancak Rose yine de geri adım atmadı.
AIPAC'a "Trump'ın kararı onu bağlar! Kudüs konusunu işlerim ama sadece sizin istediğiniz isimleri çıkaramam. Mümkün değil" diye cevap verdi.
Karşı taraf yani AIPAC cevabı almıştı!
Düğmeye basıldı.
Bir anda ABD'nin en saygın ismi, kariyerinin sonuna geldi!
AIPAC, ROSE üzerinden PENTAGON'a çok sert mesaj verdi.
KAVGA sürmekte.
Bunları AKILLI AMERİKALILAR YAZMAKTA SÖYLEMEKTE zaten...
Kazanan tarafa göre buralarda ne olacağını yorumlayabiliriz.
İKİ EKOL ÇOK FARKLI ÇÜNKÜ!
Hedefleri de istekleri de farklı!
İzliyoruz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.