Kudüs kartı
Haliyle dünyada da... Muazzam bir oyun sahneye konuldu. Herkes her şeyi unutup KUDÜS'e odaklandı.
Peki bu noktaya nasıl gelindi? Ve ne amaçlandı? Galiba üzerinde durulması gereken sorular bunlar...
Dün biraz giriş yaptım.
Trump'ın seçilmeden önce AIPAC'a gidip orada verdiği sözleri paylaştım! Burada çok kişi bunları ıskalıyordu! Günlük baktığımızda fotoğrafın tamamını görmekte zorlanıyorduk... Bu da normaldi...
Gelin biraz daha olayın içine girelim...
Günlerdir PENTAGON ile TRUMP'ın belli başlı sebepler yüzünden karşı karşıya geldiğini yazıyorum. Örneklerle... İlk kırılma Mike Flynn yüzünden gerçekleşti.
Flynn Trump'ın istekleri doğrultusunda RUSLARLA temas kurdu. Doğaldı da. Büyük bir devletin temsilcileriyle oturmakta ne vardı! Ama bu birilerinin işine gelmiyordu. Pentagon Trump'ın istikametten kopacağını gördü ve düğmeye bastı. Robert Mueller burada sahne aldı. Arkada CIA eski Direktörü Woolsey vardı. Adımlar sıklaştı. Flynn kıskaca alındı. Ya itiraf edecek ya uzun zaman yatacaktı. İTİRAF etti!
Söyledikleri TRUMP'ın ömrünü bitirecek şeylerdi. Ama TRUMP da boş değildi. Yanında DAMADI vardı. Önemli bir isimdi. Yapacağını düşünmediklerini yaptı! KUDÜS KARTI İLE PENTAGON'U VE DÜNYAYI SARSTI. Aslında 14 Kasım'da BEYAZ SARAY'da geniş katılımlı bir toplantı yapıldı. Konu orada gündeme geldi. Savunma Bakanı Mattis ilk bir dakika içinde toplantıyı terk etti.
Pentagon'un tutumu belliydi.
Trump'ın da.
Ve Trump ilk adımı attı!
Trump, Pentagon'un adayıydı. AIPAC da Trump'ı destekliyordu. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki YAHUDİ LOBİSİ'nin en etkili kollarından biri olan AIPAC Trump'ı desteklerken Hillary Clinton'a da karşı değildi. AIPAC, zaman zaman Pentagon'la yakın ilişkiler içinde olsa da çıkar çatışmalarının artması nedeniyle ilişkiler hep orta düzeyde seyir eder hale geldi. Pentagon da AIPAC da hep kazanmak istiyordu. Bu, çatışma halini ortaya çıkartıyordu. 100 binin üzerinde üyesi olan AMERICAN ISRAEL PUBLIC AFFAIRS COMMİTTEE yani AIPAC yani Amerikan-İsrail Kamu İşleri Komitesi Trump'ın seçilmesinden sonra en güçlü üyesi Jared Kushner'in önünü açtı.
Kushner, 8 Kasım 2016 gecesine kadar kızı Ivanka ile evli olduğu halde Trump'a karşıydı.
Eğer Hillary Clinton Başkan seçilseydi, Ortadoğu konusundaki en önemli danışmanı Jared Kushner olacaktı. 8 Kasım 2016 sabahı ABD Başkanı henüz belli değilken, Kushner'in Ortadoğu konusunda Beyaz Saray'ın tek yetkilisi olacağı kesindi. Öyle de oldu.
Kushner, Trump'ın Ortadoğu politikasını belirliyor. NET! Peki Kushner'in politikasına kim karar veriyor? Elbette AIPAC... Bu en güçlü lobi, sadece başkanların İsrail politikalarını belirlemekle kalmaz, aynı zamanda Amerikan Kongresi ve hükümet üyeleri arasında da Yahudiler'in güçlü olmasını sağlar. Peki İsrail'in güvenliği için bu kadar hassas olan AIPAC, neden Kudüs'ün Başkent olarak tanınmasını istedi. Bu kararın bölgede büyük yıkımlara neden olacağını bilmiyor mu? Herkes gibi onlar da biliyor elbette!
AIPAC, Trump'a bu imzayı arttırarak artık yeni dengelerin İsrail merkezli kurulacağını ilan etti.
Bölgede yaşanacak gerilimden en az etkilenecek ülke de İsrail. Çünkü İsrail, bu kararla birlikte bölgede kendine karşı gibi görünen 3 ülke ile ortak hareket edecek. İsrail Arabistan'la yakın ilişkiler içinde... Atılan adımlardan bunu göreceğiz zaten. Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti Başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh, yüzde 100 Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a bağlıdır.
Bir süre önce açıklama yapan Abdülaziz Al-i Şeyh, "İsrail'le savaşmak caiz değil" dedi. Abdülaziz Al-i Şeyh, 6 Aralık günü Trump'ın bu açıklamayı yapacağını biliyordu. Öte yandan Kushner bir ay kadar önce SUUDİ ARABİSTAN'da mekik dokumuş ve alt yapıyı hazırlamıştı.
En yakın dostu da Veliaht Prens Muhammed bin Selman'dı! Kushner ta o günden Trump'ın açıklamasını onlara anlattı. Öncesinde de SUUDLAR'ın ILIMLI İSLAM çıkışı vardı!
Hatırlayın!
Abdülaziz Al-i Şeyh de Selman'ın emri ile 14 Kasım'da o açıklamayı yaptı. Bu açıklamadan birkaç gün sonra Birleşik Arap Emirlikleri'nde en önemli generallerin başında gelen Abdullah el Haşmi, "İsrail'le biz kardeşiz, ABD ise ağabeyimiz" açıklaması yaptı.
Mısır da Sisi ile birlikte İsrail'i ortak olarak görmeye başladı. Şimdi Kudüs gerginliğinden sonra bu 3 ülkenin İsrail'le ilişkilerinin biteceğine inananlar olabilir.
Bunu bekleyenler de olabilir. Ama gelişmeler umulanın aksine seyredecek.
Çünkü bu 3 ülkeyi, İsrail'le birleştiren güç Amerika... AIPAC ve Kushner, İsrail'le Mısır, Arabistan ve BAE'yi ortak bir merkezde buluşturdu. Az şey değildi bu!
Domino taşı gibi birbirini izleyen gelişmeler KUDÜS'te ortaklığı ortaya çıkardı, çıkaracak!
İsrail bölgede her geçen gün daha da güçleniyor. Son dönemdeki gelişmelerin merkezinde ise Kushner var. O nedenle Pentagon, Kushner'i soruşturma içine aldı. Mueller'e görev verildi ve o da Flynn üzerinden gitti... Ancak Amerikan adalet sisteminde çok etkin olan AIPAC, Kushner'i dava dışında tutmayı şimdilik başardı. AIPAC, Trump'tan bile vazgeçebilir ama Kushner'den asla.
Çünkü koyu bir Yahudi olan Kushner'in en büyük hayali, Ortadoğu'da başkenti Kudüs olan bir İsrail. Bunun için yetiştirildi. Bu hayalle büyüdü. Şimdi o en büyük hayalini gerçekleştirmek için arkasına aldığı büyük güçle hızlı adımlar atıyor. 15 Kasım tarihinde ABD, DEAŞ'ı bölgeden tahliye etti. Şimdi DEAŞ, yeni saldırılar için bekliyor. ABD'nin Kudüs adımından sonra kimin sesi fazla çıkarsa, DEAŞ orada saldırılar düzenleyecek.
O nedenle çok sesi çıkan ülkeler Amerika'nın DEAŞ içindeki komutanları tarafından izleniyor. Gördüğünüz gibi plan tıkır tıkır işliyor! Hiç boşluk yok!
Kushner, AIPAC'ın gücünü alarak ikinci adımını BM üzerinde atmayı planlıyor. İŞGALCİ olarak görülen fotoğrafı zımparalayacak ve Kudüs'ü İsrail toprakları içinde gösteren haritayı BM'ye iletecek! Hedefi bu olsa da bunu başarmak hiç kolay olmayacak.
Çünkü BM içinde KATOLİK eksen sanıldığından çok daha güçlüdür!
Ve bu ittifak hiç geri adım atmadı, atmıyor! Kushner, Netanyahu'nun ABD ziyaretinde patronun kendisi olduğunu gösterdi. Kushner, İsrail Başbakanı Netanyahu'ya, "Benjamin artık senin de siyaset yapma zamanın geldi. Korkaksın ve bu beni rahatsız ediyor" diyecek kadar güçlü bir uyarı yaptı.
ABD eski Dışişleri Bakanı John Kerry, birkaç gün önce, "İsrail, bizi İran'ı bombalamamız için kışkırttı. Ancak biz tuzağa düşmedik" dedi. Kerry, Yahudiler'in hiç tuzağa düşüremediği biri. Kushner'in Beyaz Saray'da etkin olmasını kabul edemediği için her ortamda onu eleştiren bir isim. Açık açık!
Peki geçtiğimiz günlerde yazmıştım!
Kerry kimin kolejden arkadaşı?
Evet! Robert Mueller'in! Yani Pentagon üzerinden Flynn'e oradan da Kushner'e uzanmak isteyen gücün öndeki ismi! Kerry "İsrail, Filistin'le barışmak istemiyor. Filistin'i oyuna getirmek için İngiltere'yi yanına çekmeye çalışıyor. Eğer Ortadoğu'da barış isteyen bir Tel Aviv varsa, iki devletli çözüme 'evet' diyecek.
Bölgedeki en güçlü devlet olduklarını düşünüyorlarsa hayalleri kabusa döner" dedi. Kerry de KATOLİK 'ti! Ve arkadaşı Mueller, FLYNN üzerinden Trump'a oradan da Kushner'e ulaşmak istiyordu. Şimdilerde hafızalarda yok ama Bill Clinton'ı "MONİKA SKANDALI"ndan dolayı köşeye sıkıştıran isim de MUELLER 'di! Trump tehlikeyi gördü, Pentagon'un ciddiyetini anladı, direksiyonu DAMADINA verdi!
Arkadaki büyük güç de gaza bastı.
Olanları göreceğiz...
Bütün başkanların yaşadığı baskıyı TRUMP da yaşadı.
Bakalım bu rota kendisinin son sözü söylemesine yetecek mi? Söyleyen de kazanacak zaten!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.