Yoğun bir şekilde tartışılıyormuş... İsmet Paşa sağ olsaydı "Hadi canım sen de" derdi...
Sosyal medya adı verilen dıngıl camiasında.
Mal ergenler tartışıyorlar:
"Türk edebiyatı mı, Türkçe edebiyat mı?"
Bir Fransız edebiyatı vardır, oysa "Fransızca edebiyat" denilince bundan "yabancı ülkelerde Fransızca konuşanların ürettikleri eserler" anlaşılır ("litterature francophone")... Örneğin Kanada gibi... Hatta bazı Cezayirli yazarlar gibi (Kateb Yacine dedikleri Katip Yasin gibi...)
Boğaziçi Üniversitesi şimdi bir halt etmiş, kütüphanede Türk edebiyatı bölümüne "Türkiyeli edebiyat" etiketini yapıştırmış.
Bunu ayrılıkçı Kürtler yapıyorlar.
En başta da bazı Kürt yayınevleri.
Böylece kendilerini iyice "ayrıştırmak" istiyorlar.
Yaşar Kemal'i öne sürüyorlar, Kürt'müş ama Türkçe yazarmış...
Öyleyse Türk yazarıdır.
Gerçi Türk yazarı olarak alamadığı Nobel'i bir de Kürt yazarı olarak almayı denemişti ama bu bir pazarlama numarasıydı, hiçbir zaman Kürtçe yazmadı.
Carlos Fuentes "İspanyolca yazar"mış, Meksika yazarı değilmiş. Bir Meksika edebiyatı yokmuş!
Hadi oradan.
Kendi yazarlarını iyice ayrıştıracaklar ki yakın zamanda "Biz Türk değiliz" diyebilsinler!..
Devlet kurarsanız onu da yaparsınız kuyruğunu tramvay çiğnemiş arslan yavruları.
"Kürt yazarı" olmak isteyen önce Kürtçe yazar.
Sıkmıyorsa konuşmazsın.
Gerçi PKK, tarihte ilk kez Kürtçe eğlence programı yapan Rojin'i bile ölümle tehdit etmekten utanmamıştı...
Kızcağız Almanya'ya kaçmıştı da canını kurtarmıştı...
İlginç olan, bazı Türk solcularının da buna çanak tutmaları, hoş görmeleri hatta destek vermeleridir.
Çünkü "Türk solu" adı verilen ucube, uzun süredir ikiye ayrıldı:
Bir kısmı açıkça faşizme yazıldı, bir kısmı Kürt milliyetçiliği yapıyor.
Kemalizm'i, sosyalizmi ve Kürt milliyetçiliğini "bağdaştırmayı" umacak kadar salak bunlar.
Bu kafayla bakalım nereye kadar giderler?
***
KAYIŞI KOPARMIŞ
"Göreceksiniz, iktidar tarafından dahi adayımıza destek olacaktır." Ali Babacan