Cahil insanlar çocuklarının okumasını ama değişmemesini isterler.
Çocuk büyüyecek, belki
"atom mühendisi" bile olacak (böyle bir meslek yoktur!) ama anasının babasının karşısında bacak bacak üstüne atmayacak, hele sigara asla içmeyecektir. Onların sözünden çıkmayacaktır.
Aslına bakarsanız çocuğun okuması da
"Yaşlılığımda bana bakar" umuduyla istenir. Bu nedenle çocuğun en çok doktor olması beklenir.
Çocuk okuyacak ama asla
"ders dışı" okuma da yapmayacaktır.
Çünkü gözlerine yazıktır!
***
Hadi bunlar bencillikle girişilen çabalar...
Bir de
"hiç göndermeyenler" var.
Kız çocuğunu altı yaşında evlendiren yaratık herhalde,
"Bir yandan evinin işlerini görsün bir yandan da okusun" diye düşünmüyor...
"Kız bizden çıktı" diye bakıyor meseleye. Kocası düşünsün.
Kocası olacak pedofil de soracak değildir:
"Hanım bugün ne yemek var?.." "Yemek yok, sınavlarım var."
Her ana-baba, çocuğunu okula göndermek zorundadır.
Bu zorunluluk ilköğretimle sınırlıdır. Yani pratikte çocuk okumadan yazmadan başka dişe dokunur bir şey bilmeyecektir ama
"Buna da şükür" denilmiştir...
Türkiye'nin kültür düzeyi ortalama
"ilkokul üçüncü sınıf"tan ibarettir, hiç olmazsa bunu yakalar.
Çocuğunu okula göndermeyene günde 15 lira üzerinden hesaplanan para cezası, ayrıca 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası var.
Bu 15 lira çok komik kaldı.
Uzmanlar bunun günümüzde 535 lira olması gerektiğini söylüyorlar.
Bir yılda 96 bin lira, sekiz yıllık temel eğitim süresinde 768 bin lira.
Ödesin deyyus, aklı başına gelsin.
Beş yıl da... Neye göre beş yıl?
Bu rezilliğin
"hafifletici nedenleri" mi var?
"Tarlada bana yardım etmesi gerekiyordu" falan
mı?..
"Kısmeti çıktı, ne yapalım?", öyle mi?
***
Ceza o kadar hafif ve caydırıcı maydırıcı değil ki, günümüzde okula gitmesi gerektiği halde gitmeyen çocuk sayısı tam 570 bin 293 olarak açıklandı.
Yarım milyondan fazla.
Ekonomik zorluklar falan filan...
Çırak verdik ağabey...
Benim emekçi halkım yemeye bir kuru ekmek...
Göndereceksin hayvan.
İki elin kanda da olsa göndereceksin.
Gerekirse aç oturacaksın, göndereceksin.
Kız çocuğunun erkek çocuktan
"daha aşağı" bir insan olmadığı, ikisinin de eşit haklara sahip olduğu o aptal kafana dank edecek.
Büyük bir ihtimalle
"sonrasını" okumayacak ve bulvar
gazetesi kıraat etmekten başka
bir işe yaramayacak o çocuk,
ama göndereceksin.
Maçları takip eder, fena mı?
Öğrenir, eski kocasının
Hadise'ye hediye ettiği yüzük kaç milyon liraymış? Sahte miymiş değil miymiş?