Merak eden çok.
Yani,
"voleybol seyirci kitlesi" çapında tabii.
Reklamda iddia edildiği gibi bir
"voleybol ülkesi" henüz değiliz ama ilgi epey arttı, hele
kız voleyboluna.
Bunda bir kesim hırbonun
"baldır bacak görme" dürtüsü olduğu kadar kızlarımızın başarıları
da etken.
O kadar ki, kazanmamız sıradan ve olağan karşılanıyor, yenilince de karalar bağlanıyor.
İtalya, Bulgaristan, Sırbistan, Belçika leblebi çekirdek değillerse bile haklarından geldik.
Ama Çin... Ama Brezilya... Yamulduk.
(Gene de 3-0 yenilmiyoruz, hiç olmazsa bir set alıyoruz.) Demek ki kazanmak da var kaybetmek de var bu işte.
Demek ki kız voleybolunda
"bir numara" değiliz ama üst sıralardayız.
Aman, yılmadan devam kızlar.
Günün birinde dünya şampiyonluğu da gelecektir.
Mete Gazoz diye bir çocuktan kimin haberi vardı?
Ama o çocuk
"okçuluk" dalında yarışıyor, tüh, Osmanlı sporu, gerici spor!
Böyle düşünen de çoktur.
Bu iktidar okçuluk gibi, cirit gibi gerici sporlara prim veriyor, oysa alafranga spor dallarında ne güzel nal toplayarak gidiyorduk... Futbolda 8-0 yeniliyorduk ama Batılılaşıyorduk...
***
Her biri neredeyse torunum yaşında kızlar evimizin birer ferdi gibi oldular...
Eda, Hande ve Tuğba başı çekiyorlar.
Meliha, Cansu, Zehra hemen arkadan...
Zehra bir resimler çektirmiş konuştuğu çocukla... İstediği dizide işi hazırdır...
Milli takımımızın bomba oyuncusu Ebrar'ın durumu farklı. Ona pek kız gözüyle bakan yok.
Bir smaç çekiyor,
"dört karıyı birden" yere yapıştırıyor vallahi... (Busenaz'ın koydu mu
oturtması gibi... Bunlarla kavga etmek istemem
doğrusu!)
Fakat bakıyorum,
"mavi şimşek Meryem" son zamanlarda görünmüyor ortalarda...
Maçlardan birinde kamera ona kesti:
Kenarda oturuyordu, pek mutlu görünmüyordu.
Üzerinde bir
"hakkı yenmişlik, kenara itilmişlik" vardı sanki...
Toplu çekilen resimlerde de hep kenarda...
Hep geri planda...
Sanki kafasını fotoğrafa aradan
"usulen" uzatıyor gibi bir hâli var.
Meryem niçin mutsuz?
Kişilik yapısı mı öyle, yoksa bizim bilmediğimiz bir şeyler mi dönüyor milli takımda?
Cosa ne pensi, Signor Guidetti?