Ayasofya Camii'nin kapısı örselenmişti ya...
"Yenmiş" olabileceği ortaya atıldı!
Çünkü eskiden de yiyenler varmış. Parça koparıp ağzına atanlar görülmüş.
Mozaik koparıp bunu suya atanlar ve kaynatıp
"şifalı su" niyetine içenler de olmuş.
Bu durumda, mozaiklerin içine muska gömenler epey masum kalıyorlar.
"Kapıyı soğanlı mı soğansız mı yiyelim?" diye makaraya saranlar çıktı
tabii...
"Selimiye'yi o kadar gezdim, tadına bakmak hiç aklıma gelmedi" diye gırgır geçenler var...
***
Müslim ya da gayrimüslim fark etmiyor.
Rumlar'ın da Ayasofya efsaneleri vardır, bu konuda makaleler, kitaplar yazıldı.
İmparator şehir düşeceği sırada gizli bir kapıdan geçerek gözden kaybolmuş, şehir geri alınınca gene o kapıdan çıkıp tahtına geçecekmiş...
Kafası yerinde olacak mı bilmiyoruz, çünkü bir yeniçeri kafasını kesip padişaha götürmüştü...
Fatih de
"Sen kim oluyorsun da bir imparatora el kaldırıyorsun?" deyip yeniçeriyi idam ettirmişti hani...
Keşiş söylentileri de vardır: Bir keşiş tavada balık kızartıyormuş, şehir düşünce balıklar tavadan dışarı atlayıp gözden kaybolmuşlar, şehir geri alınınca keşiş de onları nihayet ve afiyetle yiyecekmiş...
Bunlarla yaşayan Yunan saftiriği çoktur.
Dokuz milyonluk nüfuslarıyla on altı milyonluk şehri nasıl geri alabileceklerini hiç düşünmeden yaşarlar ve ölürler.
Bizde de
"mumya yiyiciler" çıkmamış mıydı?
Kayseri'de bir türbedeki mumyanın bazı parçalarının şifa niyetine kaynatılıp suyunun içildiği söyleniyordu...
Karatay Medresesi'ndeki bazı mumyaların da kayıp oldukları bildirilmişti...
Lan oğlum zehirlenirsiniz!
Ölürsünüz.
***
Müslüman ya da Hıristiyan, hiç fark etmiyor.
Profesör
Albert Einstein şöyle demişti:
"İki şey sonsuz ve sınırsızdır. Bir, evren... İki, insanların aptallığı..."
Hurafe dinimizde günahtır.
Türbeye çaput bağlamak bile günahtır ama dinleyen kim?
Eski Yunanlılar üç metre boyunda bir tanrı ya da tanrıça heykeli yaptıkları zaman tanrının ya da tanrıçanın gelip bunun
"içine girdiğini" düşünürlerdi...
"İkona" saygısı ve sevgisi doğrudan buradan gelir.
Saygı göstermek boynumuzun borcudur ama
"katılmak" hiç değil.
Demokrasi de böyledir işte: Zıt fikirleri hoşgörmek başka şey, onaylamak başka.