Birdenbire Kaptan'ın (Attila İlhan) sohbetlerini çok özlediğimi fark ettim.
Artık onunla Maçka'dan Taksim'e yürüyüp Divan Pastanesi'nde oturamam ki... O otuz beş yıl önceydi...
Şimdi Kaptan toprak altında, benim de ayaklarım ağrıyor.
Kitaplarının ilk baskıları tavan arasında, sandıkta yığılı, ara ki bulasın.
Bastım düğmeye, yeni baskılarını getirttim.
Hele ilk eserleri,
"Abbas Yolcu" vb... Altmışlı yıllarda biz toy gençleri
çarpan o müthiş dili ve anlatımı...
İlk romanı
"Sokaktaki Adam"...
Buna müthiş bir de önsöz yazmış.
Bir yerinde
"hayatlarını bok yoluna harcamış eski Bolşevikler"den
söz ediyor.
Elli küsur yıl sonra gene çarpıldım.
Türkiye'den örnek vermeyelim de kıyamet kopmasın.
***
Aynı önsözde Türkiye üzerine müthiş
"tahliller" de var.
Bakın daha 1951 yılında ne demiş bizim Kaptan... Tam yetmiş yıl önce...
"(...) bilindiği gibi Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bizde Batılılaşmak eğilimi başgöstermiş, yeni bir düşünce tarzı, yeni bir sanat, yeni bir ahlak kurulması için mücadele başlamıştır. Bu mücadele köklü olarak entellektüel planda yürütülüyor, yeni bir dünya görüşünün toplumsal ve özdeksel yaşama koşullarındaki bir yenileşmeyi izlediği hiç hesaba katılmaksızın eski kalıba yeni bir boya vurulmak isteniyordu.
Bunun sonucu olarak, özellikle büyük şehirlerde yaşayan orta halli zümrelere bağlı bir kuşak yetişti. Bu kuşak sinemanın, dergilerin, basının da himmetiyle Batı'nın taklitçisi haline geldi. Bu onların henüz o çağı değil de kendi çağını yaşayan toplumsal çevrelerinden ayrılmalarına, onunla çelişmelerine, ona kızmalarına sebep oldu. Bu insanlar kültür düzeylerine göre derece derece soysuzlaştılar, toplum dışı, gerçek dışı, her türlü sapık serüvene elverişli kimseler haline geldiler. Toplumsal çevreleriyle çelişmelerini, memleketle bağlarının çözülmesi izledi. Ya korkunç bir kötümserliğin tutsağı oldular ya da ufalanıp gittiler. İçlerinden pek azı gerçeğe yüzünden bakabilmek, memleketinin koşullarını kavrayabilmek ve gerekli fikir bileşimini yapabilmek basiretini gösterdi."
***
İmdi, bunu okuduktan sonra gene de
"Acaba AK Parti nasıl iktidara gelebiliyor ve yirmi yıl kalabiliyor?" diye soracak varsa...
Bir şeycikler demem. Kaptan'a havale ederim.
"Öbür tarafta" tartışırsınız artık.