Kemalistler pıstılar.
Kendi gazetelerinde çok yüksek perdeden atıp tutuyorlar, hatta zaman zaman işi hakarete vardırıyorlar ama bunun toplumda dişe dokunur bir karşılığı yok. (Sanki eskiden çok mu vardı?) Kendi partilerinde hiç yok... Ağzını açmaya kalkan kendini kapının önünde buluveriyor. Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum, Yılmaz Ateş derken Mehmet Sevigen... Kılıçdaroğlu kelle alıyor.
Hınçla kurdukları particiklerden de hayır gelmiyor. Biri parasızlıktan battı. Muharrem İnce ciddiye alınmıyor (Mustafa Sarıgül'ün esamisi hiç mi hiç okunmuyor, kaldı ki onun da ne olduğu belli değil.)
Peki Altan Öymen, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın falan Kemalist değiller mi? Öyleler ama korkudan onlar da seslerini belli bir düzeyin üstüne yükseltemiyorlar. Homurdanmakla yetiniyorlar.
CHP artık Kemalist bir parti olmaktan çıktı.
Gerçi parti diktayla yönetiliyor, eh bu da hiç yabancı oldukları bir yöntem değildir ama bu dikta eski diktaya benzemiyor.
Bu dikta, demokratlık "
ayağından" Kürt ayrılıkçılarına ve FETÖ örgütüne göz kırpan bir dikta.
Batı'ya teslim olmuş bir yönetim.
Ayrıca bol bol goygoy, sefalet edebiyatı vb.
Hazin olan, Kemalist seçmenin "
her şeye rağmen" bu partiyi oylarıyla destekleyecek
olmasıdır.
Çünkü oturup düşünme yetenekleri de pek yoktur.
Futbol takımı tutar gibi tutarlar partilerini.
Bendeniz Galatasaraylı'yım, Galatasaray küme düşse küser maçını seyretmem ama tutup Fenerbahçe'ye de geçmem. Bunun gibi.
Kendilerine kim aday gösterilirse, Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle "
tıpış tıpış" sandığa gidip oylarını verecekler.
Abdullah Gül gibi bir İslamcı'ya...
Ya da Mansur Yavaş gibi bir ülkücü eskisine...
Ya da Ekrem İmamoğlu gibi bir siyasi hokkabaza...
Ya da Meral Akşener gibi "
bacıyan-ı Rum" dan bir vatandaşa.
Neresinden bakarsan bak yüzde 30'u aşmaları zordur.
Ayrılıkçı Kürt desteğine şiddetle ihtiyaçları var ki o ayrı bir dram ya da komedya, hangi deyimi tercih ederseniz.
Atatürk'ün "
askerleri ya da kendi deyimleriyle yoldaşları", Şeyh Sait'in
ihvanıyla el ele!
Emperyalizmle de dudak dudağa.
***
Ya peki ne yapacaklardı?
Topluma nasıl bir "
program" sunacaklardı?
Alfabe reformu mu önereceklerdi, soyadı kanunu mu, kadınlara seçme ve seçilme hakkı mı?
Günümüzde bir Kemalist program var mıdır ve olabilir mi?
Bu olsa olsa bir "
eskiye dönüş" önerisi olabilir, başı bağlı kızları okullardan kovmak vb.
İsterlerse denesinler de görsünler.
Onlara ne halktan umut var, ne gizli gizli özlem duydukları ordudan.
O iş bitmiştir.
Tam da "
olsa olsa Köy Enstitüleri yeniden açılsın derler" yazacaktım ki
bir de baktım...
Dediler vallahi!