Biz yaşlılar bu yüzyılda birçok şeyi yadırgıyoruz.
Bu da olağandır.
Herhalde 1921 yılında da 1851 doğumlular apışıp kalmışlardı.
Seksen yerde seksen çeşit şifre...
"Bir yere yazmayın" diyorlar, nasıl aklımızda tutalım?
Cep telefonuyla resim çekmek de bizde heyecan yaratmıyor.
Geçen hafta ev taşıma nedeniyle birdenbire internetsiz kalınca ben de sudan çıkmış balığa döndüm. Ayrıca ne televizyon, ne radyo. Kafamı dinlendiriyorum umuduyla boş duvarlara bir süre boş boş baktım.
Olmadı.
Elektronik devrimi bizi nasıl teslim almış...
Müthiş bir iletişim hızı ve bolluğu, buna karşılık insanları müthiş bir
"dıngıllaştırma" süreci...
Bizi esir etmiş emperyalizm.
Yeni kuşaklar bizim aklımızın ermediği birçok şeyi biliyorlar, buna karşılık bizim
"bilgi" olarak kabul ettiğimiz hemen hiçbir şeyden haberleri yok.
Yirmi birinci yüzyılın beşte biri geçti, nereye gittiği de pek umurumda değil, çünkü göremeyeceğim.
Aklıma o Amerikan filmi geliyor,
"Idiocracy"... Salakların yönetimi...
Gelecekte bir porno yıldızı Amerika'ya başkan oluyordu...
Gerçi Trump ile bunun bir benzerini de gördük ya...
***
NFT derler bir manyaklık çıktı, "non fungible token"... Bir şeyin "suretini" dünyanın parasını verip alıyorsun, sanal görüntüsünü yani, senin oluyor ve başka kimse elde edemiyor.
Bir tek kopya, yalnızca senin, ama sanal.
Bir "metaverse" evreni icat ettiler.
Sanal evrenmiş.
Burada amansız paralara satışlar yapılıyor.
"Sanal yat" yapmışlar, 650 bin dolara satmışlar.
İsmi "Metaflower"...
Dört katlıymış. Dinlenme alanları, jakuzi, dans pisti, DJ kabini ve iki de helikopter pisti...
Ama sanal. Satın alan salağın ne o kabinlere girip yatma olanağı var, ne helikopteriyle güvertesine inme, ne jakuzisinde bıcı bıcı yapma, ne denize açılma...
Peki bunun nesine o parayı bastırıyorlar?
Resmine! Suretine.
Pes yahu.
Ben eski adamım, benim aklım ermiyor.
Bir bilgisayar görüntüsüne dokuz milyon liraya yakın para ödemek için nasıl bir ruh hastası olmak gerekir ya da parayı nereden kazanmak?
Herhalde kokainden.
Ama onlar yatın "kendisini" alırlar, mücrimdirler ama aptal değildirler.
***
SAY Kİ ÖZELEŞTİRİ
"Allah aşkına bi sus yaa... Bilerek konuşsa eyvallah diyeceğim..." Kemal Kılıçdaroğlu