Galatasaray, Lokomotiv Moskova'yla 1-1 berabere kaldı. (Bilim adamı ve bilim kadınını
"bilim insanı" yapan basın arslanları buna
"birlikte kaldı" diyemiyorlar, çünkü ortaya bambaşka bir anlam çıkacak!)
İsviçreli hakem Scharer
"kural hatası" yapmış.
Jivoglyadov'a birinciden sonra ikinci sarı kartı da göstermiş fakat bunu
"otomatikman" kırmızı karta çevirmemiş. Maçın bitimine çok az kala.
Galatasaray, UEFA'ya başvurdu.
"Ya hükmen galip sayılmayı ya da maçın tekrarını" istedi.
Alan da kaçan mı?
Zar zor yakaladığın beraberlikten sıyrılacaksın, yediğin gol de güme gidecek, durduk yerde 3-0 galip ilan edilip 3 puanı kapacaksın.
2-1 galip olsaydın böyle bir itiraz aklına gelecek miydi? Elbette hayır.
Çünkü herkes aptal, bir tek sen akıllısın.
Ruslar da
"Tekrar oynansın" dediler.
Çünkü olay son saniyelerde cereyan ediyor ve ortada
"hükmen" galip ya da mağlup olacak bir durum yok, o kartın gösterilmesi ya da gösterilmemesi maçın sonucunu etkilemeyecek...
Ama Ruslar da umutlu... Biz bunları bu sefer yeneriz dediler...
***
Fakat Galatasaray da bir kural hatası yaptı!
İtirazın 24 saat içinde yapılması gerekirmiş... Galatasaray günler sonra uyanıp UEFA'ya gitmiş...
Basiret kıyamet maşallah.
Dolayısıyla, havasını aldı.
İtiraz dilekçesi işleme bile konmadı.
Kulüpte
"büyük şaşkınlık" yaşanıyormuş...
Elbette bu skandalın hesabını vermeye kimse yanaşmayacak.
Bu sefer Fatih Terim de
"Bütün sorumluluk benimdir" diyemeyecek, çünkü onun değil.
Konu kapatılacak, unutturulacak.
Bari boş zamanlarınızda oturun da kural çalışın.
Bundan sonra yatacağınız çamurlar gene boşa gitmesin.
***
Maç sırasında aklınız neredeydi?
Son saniyelerin heyecanı içinde gözden kaçmış...
Neden? Siz teknik adam mısınız, sahaya meşale atan lumpen seyirci mi?
Niçin sıcağı sıcağına müdahale etmiyorsunuz?
Niçin hemen ertesi gün kulübü uyarmıyorsunuz?
Bütün sorumluluk sizinse bütün falsolar da sizindir.
Elbette herkes koltuğuna da mıh gibi çakılı kalacak, çünkü ucunda büyük paralar var.
Ama bu sene şampiyon sen değilsin.
Zarar yok, nasıl olsa böyle gelmiş böyle gidiyor.
***
Hani sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı vardı ya...
İşte o adam,
"Beraberliği güç bela kurtardık, bu maç bizim hakkımız değildi ve değildir" diyen adamdır.
O adam,
"Top benden çıktı" diyebilen adamdır.
O adam,
"Arkadaş bana faul yapmadı, ben ona yaptım" diyebilen adamdır.
O adam,
"Evet, penaltı yaptım, hatalıyım" diyebilen adamdır.
O adam,
"Ben ofsayttaydım, attığım gol geçerli değildir, saymayın" diyebilen adamdır.
Haldun Taner'in o nefis öyküsündeki Ases gibi.
Ama Ases futbol hayatına devam edememiş, muslukçu ustası olmuştu.
Futbolcu olamadı, adam oldu.